content

04 Eyl

Kişisel Gelişim Ya da Maskeli Balo

Modernlik denilen müptezellik, insanı insan olmaktan çıkarmak ve dünyayı maskeli baloya çevirmektir. İki yüzlülük yetmezmiş gibi muhatabınız her kişiye göre yeni bir yüz edinmenizi teşvik ediyor. Bunun için sokak maskeleri dağıtıyor.

İnsan ilk önce kuldur. Sadece Rabbinin karşısında eğilmelidir. Oysa adına kişisel gelişim yahut NLP denilen yakın zaman modası, insanı iblisleştirmekten de öte bir çaba içinde. İblis ki; isyanı bir meslek haline getirse de, Rabbini bilir ve O’nun varlığını asla inkâr etmez. Lakin ezberletilen hatta dayatılan yeni öğretide insan, Rabbinden de uzaklaştırılıyor.
İslam, insana yeryüzünde kibirle dolaşmamasını emrederken, o aksini söylüyor. İslam tevazu emrederken, o insana ‘ilah’ gibi davranmasını telkin ediyor. Diploma, başarı, kariyer, motivasyon, makam, mevki, şöhret ve maddi birikimle; inanç, tevazu, zarafet, iyi, güzel, hakikat, terbiye, diğergamlık, tezkiye vb her şeyin yer değiştirmesini istiyor.
Kazanç ve terfi için her şeyi mubahlaştırılıyor. Haz eksenli bir hayat için, nefisler azdırılıyor, benlik ve enaniyet güçlendiriliyor. Yalan, hile, aldatma ve başkalarının hakkına tecavüz, yükselmenin basamakları haline dönüştürülüyor. Bilinçaltlarına şahsiyet, izzet, liyakat ve ehliyetin bu devirde geçersiz şeyler olduğu mesajları yükleniyor.
Bu şeytanî düzende; inanç yok, ahiret yok, tükettiğin kadar varsın. Beden dili, imaj, görüntü her şey, fıtrî ve insanî davranışlar ise hiçbir şey. ‘Tatlı’ yalanlar, kendini sevme, karşı cinsle yarış, kimseye çaktırmadan gemisini yürütmek, başarının olmazsa olmazları…
İmana, dine, kalbe, ruha, manevi boyuta, seyr-i süluka, terbiyeye, nefis tezkiyesine, arınmaya, incelmeye, zarafete, yardımlaşmaya, diğergâmlığa kısaca insan olmaya sırt dönülürken; nefsi azdırmaya, benlik ve enaniyeti ön plana çıkarmaya, yükselmek için her yolu mubah görmeye, ne pahasına olursa olsun kariyer yapmaya, yalana, aldatmaya pirim veriliyor.
Diploman az ve duvar dolusu sertifikan yok ise, batıda eğitim görmemiş ve batı lisanlarını bilmiyorsan, milyonların sahibi değilsen, marka giyinmiyorsan, yaşam koçları, diyetisyenler, mutluluk terapistlerince yönlendirilmiyorsan, rezidansta yaşamıyorsan, nikâhsız birlikteliklerin yoksa, sen cahil, başarısız, geri kafalı, gelişmemiş, yontulmamış kötü birisin.Kısaca bu dünyada telkin edilen tek şey, sadece maddi başarıya endeksli, bencillik. Bu dünyada her şeyi uzmanına soracaksınız. Doğumunuz, hastalığınız, kederiniz, mutluluğunuz ve hatta ölümünüz uzmanların elinde olacak. Evde doğurmuşsanız, hastalandığınızda kendi başınızın çaresine bakmışsanız, konforlu bir hastanenin şatafatlı odasında ölememişseniz, siz de insan mısınız?

Ne dediğini, nereye sürüklediğini bilmeseniz de, popüler kitaplar okumalısınız. Elinizde ipadiniz, altınızda lüks aracınız, bir veya birkaç güzel sevgiliniz olmalı. Allah inancınızda olabilir ama ‘Allah deyip ötesini bırak’malı, Müslüman görünümlü deist olmalısınız. Dua etmek yerine, saatine birkaç bin lira ödeyerek Moonist ve Budist terapistlere gidip yoga öğrenmelisiniz. Kulağınıza küpe takmalı, sakalınızın yanlarını kısaltıp, çene altını uzatmalısınız. Blucin giyip, pantolonunuzu bedene yapışacak şekilde daraltmalısınız. Kurslara katılmalı, Amerikan kafelerinde demlenmelisiniz ki, onlara benzeyebilesiniz.
Bir zamanlar adına ‘NLP’, ‘kişisel gelişim’ doğru ifadesiyle kişisel yoldan çıkma süreçlerinde, ‘din’ şimdilerde hayli eğlenceli hatta gelir getiren bir araca dönüştü... Pek çok kez ifade ettiğimiz üzere, bu şeytanlıklar, merkezi İngiltere olan ‘Tavistock’ adlı kurumda planlanıyor. Dünyanın çeşitli ülkelerindeki -onların tabiriyle- prezantabl tipler, şeytanın rahle-i tedrisinden geçirilip, ülkelerine gönderiliyorlar. Yazılmış metinler ülkelere göre uyarlanıyor. Türkiye’de son günlerdeki dinle-diyanetle ilgisi ve dahi birikimi olmayan tipler, konu başlarına bazı ayetler ekleyip, metinlerini Lafzatullah’la süsleyip toplumu ifsat ediyorlar.
Kendilerini ‘çağın bilgesi’ olarak takdim edip, o sözde kitapları alanları da, aydınlanmaya muhtaç ‘kerizler’ olarak görüyorlar. Namaz kılmak ile Budizm’in yogasını, meditasyonu aynı şey olarak takdim ediyorlar. ‘Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam arasında fark yoktur, o halde Müslüman olmakta gerekmez’ ‘Günahı da Allah yarattı, kötü olsa Allah niye yaratsın,’ ‘Allah demekle, Tanrı demek arasında fark yoktur’ gibi safsatalar yayıyorlar.
Bütün bu iblisi faaliyetleri, büyük paralarla pazarladıkları kişisel gelişim kitaplarında arzsızca kaleme alıyorlar. ‘İnsan nasıl mutlu ve başarılı olur’ gibi tuzaklarla, insanları mayınlı tarlalara çekiyorlar. Şarlatanlığı gizlemek için üç beş klişe veya beylik cümle kurarak, milyonların ümit, hayal ve paralarını iç ediyorlar.
Onların görevi nefis ve şeytanların sayısını çoğaltmak! Bunun için ‘zaman değişim zamanı’ diyerek, herkese rengârenk maskeler dağıtıyorlar. Himmete muhtaç, yeni yetmelerden sözde hikmet dersleri aldırıyorlar. Hiç evlenmemiş, aile nedir bilmeyen, hatta aile kurumuna bile düşman olanlara, aile dersleri verdiriyorlar. Kendileri “üstün insan”, diğer herkes ise “akılsız!” Yerseniz tabi! Eee yiyenler de az değil hani!
Bu zerzevatçılarda yok yok. Dini bile bunlardan öğrenmek gerekiyor. Sonucu hüsran olsa da, bu tür kurslar ve kitaplar ne yazık ki büyük rağbet görüyor. Netice de, kodlarıyla oynanan insan. Sonuç; kadın kadın olmaktan, erkek erkek olmaktan, çocuk coçuk olmaktan, yaşlı yaşlı olmaktan çıkıyor. İnsan insan olmaktan çıkınca, hayatın, inancın tadı-tuzu kalmıyor. Hatta bal bile tat vermiyor artık!
İnsanî hasletler; özgüveni yüksek, bedenleri gibi benlikleri şişman, samimiyetsiz ilişkiler, sahte selamlaşmalar, profesyonel davranışlar denilen yapmacıklığa bıraktı kendini. Kişisel olarak geliştik gelişmesine de, biz artık biz değiliz. Bizi biz yapan selam, tebessüm, samimiyet gitti ve dünya adeta bir maskeli baloya dönüştü.
Kişisel gelişim ve onun ürünü kitaplar ve diğer aktiviteler, bizi bir başkasına dönüştürmek, moderniteye kul, kapitalizme hizmet için geliştirilen liberalizm projesidir.
Allah encamımızı hayretsin. Kendimiz ve çocuklarımızın sadece midesini değil, ruh ve bilincini de beslemeliyiz. Ama bu liberalizmin bencil, şehevi ve ifsat edici bilgisiyle değil; sahih bir iman, ihlâs, ihsan ve sahih bilgi gıdasıyla… Başka çare yok!Bu makale İlim ve İrfan Dergisi için kaleme alınmıştır

Önerilen ilgili yazı Bu koşu ‘Uğur’ getirmez!

Etiketler : , , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank