content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

17 Oca

Kiracı Değilim Ben!

Kiracıyken ev sahibi olmayı düşündüğümde ev sahibi olmanın bir tür psikotik durum olabileceğini/ psikotik duruma dönebileceğini cidd ciddi düşünüyordum. Ev sahibi olmak; kişi, ev sahibi değilken her ne ise nedir fakat ev sahibi olduktan sonra “eşya bağımlılığı” mikrobu güçlendiği için artık tüm bünyeyi ele geçiriyor. Bu mikroba karşı nadir de olsa dayanıklı çıkanlar oluyor; bir lokma bir hırka; azıcık aşım kaygısız başım... veya benzeri şekillerde hırsını engelleyebilenler nadir de olsa var. Fakat bizim işimiz çoklukla; bir şeyin çoğu çoğalıp bizi-beni boğar oluyorsa gerçekten de durum psikotiktir.

“Diş kirası” diye bir deyim vardır. Nereden nasıl türemiş de böyle bir olgunluğa erişmiş insanlar, bilemem. Hangi kültürde ortaya çıkmıştır, bilemem. Fakat ağırlıklı söylenceler osmanlı zamanını işaret ediyor:

Biri, bir misafirliğe gider. Ev sahibi, misafiri güzelce ağırlar; yedirir, içirir. Misafirin ayrılma zamanı gelince ev sahibi misafire küçük hediye-ler verir. Diş kirası. Sayın misafir, şeref verdiniz, size ikramda bulunduk, yemeğimizi yediniz... dişinizi meşgul ettik; bu da dişinizin kirası.

Birkaç sebep yüzünden kiracı olmak, kiracılık ve benzeri konularda yeniden bir düşünüş gerçekleştirdiğim için yine daldım kiracılık konularına. Korkunç şeyler var! Yani, şu dünyada bir daha da şaşırmam.. dediğim anda insanlar beni yine şaşırtmayı başarıyorlar.

Kaçak kiracı diye bir şey bile gördüm.

Eski şiirleri hep yaktım.. O şiirlerin arasında da gönlün kaçak kiracısı konulu bir şiir de vardı. Ne diyordu şiir?.. Hatırlamıyorum satırları. İnlere cinlere sattım. İnler cinler top oynuyor. Konusunu hatırlıyorum..:

Yani ey sevgili, aylarca değil, yıllarca gönlümde kaçak kalıyorsun. Borçlusun bana. Sen bu kiraları ne zaman ödemeyi düşünüyorsun?.. gibi bir değişik; belki biraz maddiyatçı, fakat yine de gerçeğe simli-ışıltılı çağrışımlar yapan şiirsel bir şiirdi, diye hatırlıyorum.

Öte yandan, para için pul için, devlet tahvili için bu kadar delirmenin alemi yok. Deli taklidi yapsak... o olur bak. Ona bir şey demem.

Geçici kedi- köpek bakım istasyonu kurmak hayalimi gerçekleştirmeme çok az kaldı. Duvara rahat rahat çivi çakma isteğimi gerçekleştime hayalimi gerçekleştirmeme az kaldı.

Ara söz olarak söyleyeyim: zaten kiracıyız bu dünyada. Delirip, ev sahibi gibi psikotik kayışlar göstememek gerekir.

Bir ev almak... hava satın almaktır esasında. Bir apartman...Yüksek girişli olduğu için, birinci katı, ikinci katmış gibi gözüken, içerisi şekilli şekilli betonla doldurulmuş bir hava hacmi. Ben mesela böyle bir daireye girsem, kapı pencere açık tabii, benim kapladığım hacim kadar bir hava pencereden kapıdan dışarı çıkıyor. Hava ile yer değiştiriyoruz yani. Ben giriyorum hava çıkıyor, ben çıkıyorum hava giriyor. Bu durumda ben-hacimli havanın, esas ev sahibi olmadığı ne malum?..

Bazen, insanüstü olduğumu düşünmeden edemiyorum. Bazen... hava gibi hafif hissediyorum kendimi.(Şu, demin bahsettiğim yüksek felsefi, hacim hava meselesi..) Havayım ben. Tabii üstünüm. O hava sesini çıkaramaz bana. Kimmiş o hava. Hem o ev benim! Aldım onu ben! Benim o! Aldım.

Etiketler :

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank