content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

25 May

Kim Ne Derse Desin Kılıçdaroğlu Tutar

Cuma akşamı dört arkadaşımızla beraber Ankara'ya doğru yola çıktık. Bolu Dağı'nda sabah güzel bir kahvaltı ettikten sonra, saat 10 civarında kongrenin yapıldığı Atatürk Kapalı Spor Salonu'na vardık.

Yolda salonun dolduğu ve içeri girilemediği haberini almıştık ama önceden basın akredike yaptırdığımız için salona kolay gireceğimizi düşünüyorum. Salonun önüne geldiğimizde binlerce insanı salona giremediğini görünce Kılıçdaroğlu isminin CHP'yi nasıl hareketlendirdiğini görüyoruz. Bu Anadolu'ya adım adım yayılır. 

Toplumdaki genel dinamizm ortaya çıkınca, Deniz Baykal tarafından di-zayn edilen partide bile statükonun kıymeti harbiyesi kalmıyordu. bin 300'e yakın delegenin bin 249'u Kılıçdaroğlu'nun adaylığı için imza veriyordu. Düşünün İzmir Milletvekili Canan Arıtman, (Baykal'ın istifa ettiğini açıkladığı toplantıda salya sümük ağlıyordu) Kılıçdaroğlu kürsüde konuşurken, divanın önüne gelerek atmadığı destek imzasını atıyordu.

Önder Sav'a gösterilen sevgi selinin nedeni

Saat 11'e doğru Kemal Kılıçdaroğlu ve Önder Sav kongreye geldiğinde dışarıdaki kalabalık sloganlar atarak iki aracın etrafından sevgi çemberi oluşturuyorlardı. Bugüne kadar Parti içersinde büyük gücü olmasına rağmen aynı zamanda da büyük tepki çeken Önder Sav'ın siyasal yaşamında tahmin ediyorum en büyük sevgi çemberi ile karşılaştığı bir kongreyi yaşaması ilginçti. Çünkü Sav, Baykal'ın geri dönme operasyonu Kılıçdaroğlu'na destek vererek önlüyordu. İşte bu destek, delegeler tarafından Sav'a büyük sevgi gösterilerek karşılığını buluyordu.

Yeni Tüzükle Genel Sekreterlik makamı tarih olacakken, kongrede yapılan oylama ile 2008 yılında yapılmış tüzük rafa kaldırılıyor ve Sav yoluna devam ediyordu. Anlayacağınız Sav tasfiye edilecekken, tasfiye eden ve ortaya çıkan sonuçtan en çok yararlanan Önder Sav ve parti içindeki Baykal muhalifleri oluyordu.

Organize berbat

Neyse salona giriyorum ama bırakın yürümeyi itilmeden kakılmadan ayakta durmak bile mümkün değil. Salon ana baba günü, organize kötü demek yetersiz kalır. Berbat.

Sırtımda içinde fotoğraf makinesi ve malzemeleri ve de lap topumla kilolarca ağırlıkta olan sırt çantam. Salonun içinde çalışmak mümkün değil, basına ayrılmış alanda görevliler, konuklar ve delegelere kadar herkes var.

Basın mensupları en iyi görüntüyü alabilmek için koşturuyorlar, partililerde Kılıçdaroğlu'nu görebilmek ve dokunabilmek için…

İktidara aday olduğunu partinin kongresini izlemek için kongreye gelmiş binlerce kişi dışarıda kalmış, 4 bin kişilik salon ise ağzına kadar tıklım tıklım.

900'e yakın gazetecinin akredike yaptırdığı salonda, delege olmayan partililer ise boyunlarında basın mensubu kartları ile dolaşıyorlar. Basın masası arıyorum meğerse basın mensubu kartları CHP genel merkezinden dağıtılmış.

Konuşmalar 23 Nisan törenlerini anımsatıyor

Genel Başkan Vekili Cevdet Selvi'nin açılış konuşmasından sonra Divan Başkanı Kemal Anadol gündeme geçiyor. Gündem maddelerini oylatıyor ve delegeler konuşma yapıyor. Kendimi 23 Nisan törenlerinde zannediyorum. Koca koca adamlar çocukların ezberledikleri cümleleri tekrar ediyorlar. Hay Allah diyorum bu partide mi değişim olacak? İktidara talip olacaklar.

Yalova Milletvekili Muarrem İnce'yi ilk defa dinliyorum. O ne büyük bir konuşma, şarkı sözü yazmış gibi. Kafiyeli çalıntı sözcüklerden oluşturulmuş ajitasyon kokan konuşma. Partililer coşkuyla alkışlıyor. Ve bir tek Sabri Ergül'ün konuşmasını beğeniyorum. Partiye yönelik eleştiriler getiriyor ve önerilerini söylüyor. Neyse Anadol konuşmaların yapılmaması için verilen önergeyi oylatıyor ve oy birliği ile kabul ediliyor. 23 Nisan benzeri konuşmalara ara veriliyor.

Partililer ve delegeler Kılıçdaroğlu'nun dinlemek için sabırsızlanıyorlar. Anadol bunu fark ediyor ve Kılıçdaroğlu düşünülenden daha erken kürsüye çıkıyor.

Delegeler içlerinden kaseti çıkaranlara teşekkür etmişlerdir

Salonda inanılmaz bir coşku yaşanıyor. Bunu anlamak için orada olmak gerekiyor. AK Parti iktidarına yönelik yaptığı her eleştiri salonda büyük bir karşılık alıyor. Kılıçdaroğlu'nun 'Recep Efendi' hitabı öylesine tutuyor ki, anlatamam. İktidara yönelik yapılan yolsuzluk eleştirileri salonda patlamaya neden oluyor. Partililer Kılıçdaroğlu ile CHP'nin iktidar olabileceğine inanmışlar. Atılan sloganlar ve alkışlar bunun göstergesi.

Baykal adı duyulduğunda yapılan alkışlar ise inanın vefasızlık olarak değerlendirilmesi diye insanların utangaçlığından kaynaklanan alkışlar. Utanmasalar 'iyi ki Baykal gitti' diye sevinecekler. Kaseti ortaya çıkarana dua edecekler.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının ayrıntıları hepiniz biliyorsunuz. Benim ekleyeceğim şu. Kılıçdaroğlu'nun konuşmaları göreceksiniz yollara düştüğünde bir çığ gibi büyüyecek. Havuzlu villa göndermelerinin, iktidarda bulunanların zenginleşmesi, yolsuzluklar Anadolu'da fırtına yaratır. Recep Efendi sözü tutar. Kılıçdaroğlu'nun Başbakana yönelik 'Kalpazan' suçlaması yenilir yutulur değil.

Kılıçdaroğlu, CHP'nin politika yapma formatını değiştirir. Cumhuriyet ve Atatürk ilkeleri üzerinden siyaset yapan CHP, yine bunları söyler ancak vitrinin arkasında kalır bu söylemler. Bu söylemi seslendirmek ve devam etmek zorunda kalınır ancak çok öne çıkmaz. Bunu yapmak zorundalar çünkü parti içinde ve kamuoyunda bunun karşılığı var. O alanı Kılıçdaroğlu'lu CHP boşaltmaz.

CHP'nin hareketlenmesi, AK Parti'de rehaveti kaldırır

AK Parti iktidarı son 8 yıllık ilk kez ciddi eleştiriler alacak. Rehavete kapılan örgütleri ise canlanacaktır. AK Parti'nin güçlü muhalefetinin olmaması parti içinde müthiş bir içine kapanma sürece getirmişti. Bu yakında aşılacaktır.

Baykal için şer olan kaset olayı CHP için nasıl hayra neden olmuşsu, AK Parti için şer diye görülebilecek Kılıçdaroğlu'nun genel başkan seçilmesi parti ve iktidar için hayra neden olacaktır. Rekabetin olduğu yerde herkes yenilenir ve değişime uğrar. Ve rekabete dayalı bir siyaset ortamı Türkiye'yi zenginleştirir.

Kılıçdaroğlu'nun demokrasi, hukuk ve özgürlükler açısından yetersiz bulanlara söylenecek söz şudur. Kongrede başka türlüsü mümkün olamazdı. Parti Meclis yapısına bakınca değişimin ve yeni politikaların nasıl değişeceğini iyi okumak gerekiyor.

Ali Kılıç neden tasfiye edildi?

Son bir söz. Eski MYK Üyesi Ali Kılıç'ın tasfiye edilmesi ile ilgili sözümüzü söyleyelim. Baykal'ın ekibinden olan Kılıç aynı zamanda Kılıçdaroğlu ile oldukça yakındı. Deniz Feneri yolsuzluğunu ortaya çıkaran ve takipçisi olan Ali Kılıç'ın tasfiyesinin bir başka anlamı şudur. Deniz Feneri yolsuzluk iddiaları öyle ya da böyle kapanacak (mı?)
Daha sonra CHP'ye yapılan operasyon AK Parti'ye de yapılır mı? Baykal CHP'den kimi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e göndermişti?  Neden? Ve bu görüşmenin hemen sonrasında neden kaset olayı ortaya çıkarıldı? Konularına değiniriz.

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

2 Kere Cevaplanmış to “Kim Ne Derse Desin Kılıçdaroğlu Tutar”

  1. 1
    Uğur ÖZALTIN Says:

    Başlık ve içerik birbirini tutmamış sanki :>

  2. 2
    admin Says:

    Bu yazı başlığının altındaki yazı içeriği, vt aktarımı esnasında yanlış dizine gitmiş ve
    Dr. Ahmet Fidan'ın "Sağduyu ve İstikrarın Sembolü Başaklar" adlı https://www.bilgiagi.net/sukunet-sagduyu-ve-istikrarin-sembolu-basaklar/16406/
    linkindeki yazı ile yer değiştirmiştir.

    Söz konusu yazı ve bu yazı da 27. Haziran 2010 tarihi itibarıyla olması gerektiği gibi düzeltilmiştir.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank