content

22 Şub

İşbirlikçiler Ve İktidar

Tarih, yaşananları anlamak isteyenler için bir aynadadır. Yine tarih,
tekerrürden ibarettir.

1920'lerde Fransa ve İngiltere tarafından şekillendirilen Ortadoğu

coğrafyasını  ABD-İngiltere-Fransa, yeniden şekillendirmektedirler.
İşbirlikçileri ise işbaşına getirmektedir.

Nasıl mı? Hatırlayalım!

İran şahı Ortadoğu'nun jandarması olarak algılanıyordu. İran ordusu en
güçlü ordulardandı. ABD yanlısı Şah ülkesini terk etti Fransa Humeyni'yi
barındırdı sonrada İran'a gönderdi.

Saddam ABD'nin gözbebeğiydi. Arap dünyasından ödüller verdirildi. Arap ve
İslam dünyasının kahramanı olarak lanse edildi. İran'la savaştırıldı.
Yıllar süren savaş yüzbinlerce ölü bıraktı arkada. Sonra Irak işgal edildi
ve Saddam oğullarıyla öldürüldü.

Tunus'ta da Bin Ali'nin, Habib Burgiba'ya karşı 1987 yılında ABD darbesiyle
iş başına getirilmiş 23 yıllık diktatördü. CIA görevlisi olan Bin Ali;
ABD'nin istihbarat okulu olan The Senior Intellegence School at Fort
Holabird'*de eğitilmiştir.

Mısır'da da Mübarek işbaşına gelmesi, ABD'ce planlanmıştı. Akdeniz'i
Kızıldeniz'e bağlayan petrol ve doğal gaz hatları üzerinde bulunan Süveyş
kanalı gibi stratejik bir bölge olan Mısır; önce İngilizlerin sonra ABD'nin
kontrolüne girmişti. Sosyalist Nasır hareketinden sonra Mısır'ın başına CIA
tarafından eğitilmiş kurslar almış mübarek getirildi.

Tunus'ta ABD'nin beslediği NGO'lar da, Bin Ali sonrasının kontrolü için
Washington'un olaylar başladıktan sonra devreye soktuğu, diğer alt
müttefikleridir. Görevleri, tepkilerin

sınırlı kalmasını sağlayarak, ABD'nin çıkarlarını koruyacak bir ara süreci
yaratmaktır.

Bazı Türk aydınlarında tuhaf bir bakış açısı vardır. Kırıntı bilgilerle
yorum yaparlar ama tespitleri doğrultusunda olaylar gelişmez. Kimi 100 yıl
öncesinin kavram ve olgularıyla yorum yapıyorlar. Oysa; 21 yüzyıldayız. Ve
insanoğlu gelişiyor, değişiyor, dönüşüyor.

Şimdi de, Tunus ve Mısır'daki halk hareketlerini, Gürcistan ve
Ukrayna'daki gibi Sorosçu darbeler olarak değerlendirmektedirler. Wikileaks
belgeleri ortaya çıktığında da, diplomatik mektupların, bir çok ülkede
sarsıntı meydana getireceği açıktı. Yolsuzluklar bulanmış ülke kaynaklarını
kendine yandaşlarına aktaran liderlerin gerçek yüzleri ortaya dökülmüştür.

* *
Zannedilmesin ki Türkiye bundan uzak kalacak. Türkiye'yi yönetenlerin,
olayların olduğu ülke liderlerinden farklı olmadığı ortadadır.

Tunus ve Mısır'daki olaylar ABD planıdır. Olaylarda yer alan kimi
NGO'ların, ABD'den fonlanmıştır. ABD Irak işgali yayınlar yapılmaması için
medya merkezi oluşturmuş milyonlarca dolar yandaş medya akademisyen
siyasetçilere verdiği açıklanmıştı.

Tunus'taki NGO'lar da, başka ülkelerdeki NGO'lar gibi ABD ve AB'den
fonlanmışlar. Sivil toplumculuk anlayışının 1980'lerde piyasa
sürülmesinin nedeni de, batıdan beslenen sivil toplum kuruluşlarının, yerel
olan demokratik kitle örgütlerinin yerini almasıydı.

Türkiye'deki fonlanan sivil toplum kuruluşları göz önüne alınırsa,
Türkiye'de önümüzdeki günlerde yaşanacakların habercisidir.

Bir halk hareketini, içinde yer alan bazı unsurların NGO olması şaşırtıcı
değildir.

2003 yılında ABD'de yazılan senaryo sahneye konulmuştur. Aktörleri de,
mekanları da  bellidir. Sırası gelen, oyuna giriyor. Oyunun ismi BOP. Yani
Büyük Ortadoğu Projesidir.

20 Mart 2003 tarihinde, Beyaz Saray Oval Ofis'te ABD yetkililerinin
müzakere ettiği Türkiye raporu aynen şöyle:

'BOP'un (Büyük Ortadoğu Projesi) kilit ülkeleri Türkiye ve İran'dır. Bu iki
ülke ya bizimle olmalı ya da çökertilmelidir. Türkiye'nin konumu ve
olaylara bakışı ile İran'ınki birbirinden çok farklıdır. Bu nedenle
uygulanacak politikalar ve planlar da farklı olmalıdır. Türkiye'ye karşı
ekonomik destekli bir seri psikolojik operasyon uygulanarak halkın,
özellikle Silahlı Kuvvetler'in direnişi kırılmalıdır. Türkiye'yi ekonomik
olarak kriz sınırında tutarak siyasal isteklerimize hayır diyemeyecek bir
noktaya getirmeliyiz. Bu planlar uygulanırken PKK örgütü de etkin bir
şekilde kullanılmalıdır. Bu planların uygulanması için çok önemli olan
medya desteği için Türkiye'de yeterli alt yapımız mevcuttur. Türkiye'de
küreselleşme ve ılımlı İslam modeli üzerinde çalışırken, Azerbaycan'da ve
İran'da sosyal yapıya dönük milliyetçilik planları uygulanmalıdır.'

Türkiye'de yaşananlar, bu raporda belirtilenlerden bir farkı var mı? Yok.

Hedef;  Türkiye'dir. Yaşanacak olanlara karşı hazırlanalım.

Günün Sözü: Öngörüsü olmayanlar, oynanan oyun karşısında şaşkına
düşerler.
 

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank