content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

06 May

İklim

Umutsuzluğa gerek yok. Kurtuluş Savaşından önceki günlerden daha mı kötüyüz?
Evet, işgal ve ihanet var. Var ama kahramanlar da var. Silivri’de direnenler var. Yargıda direnenler var. Var oğlu var.Gücümüzü anlamak için size bir ihanet matematiği yapayım.
İhanet gizli yapılan bir iş olduğu içi, ihanet edenlerin sayısının bilinmemesi doğaldır. Eski Bakanlardan Kamuran İnan, Türkiye’deki hain sayısının 200 bin olduğunu söylemişti. Nereden nasıl bir hesap yaptı bilemiyorum.
Ben size tarihimizden bir hesap çıkaracağım.

18 Ekim 1918 tarihinde Mondros Mütarekesi imzalandı. Mütarekenin 7. Maddesi gereğince, İtilaf Devletleri lüzum görürse, Osmanlıya ait yerleri işgal edebileceklerdi.
Saltanat-a Mondros Mütarekesinde dokunulmayacağı belirtilmişti.
Dolayısı ile Hanedan, 16 Mart 1920 de İstanbul’un işgalinde, hiçbir tepki göstermedi.

İngilizler istedikleri evlerin ve binaların boşaltılmasını istiyor, direneceğini tahmin ettiği kişileri, Ferit Paşa vasıtası ile astırıyordu.
Dramalı Hasan, Bahriye Yüzbaşısı Halil İbrahim, Maliye Nezareti Görevlisi Mümeyyiz-i Evvel bu isimlerden bir kaçıdır.
İşgal İstanbul’unda bu olaylar sürerken, İngilizler kendilerine yakın bir cemiyet oluşturmayı planladılar.
Hem işgali meşrulaştırmak, hem de direnci kırmak bakımımdan bu elzemdi.

İngiliz Misyoneri Robert Frew, faaliyetlerini yürütürken, önce, İngilizliğini örtmeye, Müslüman bir kimlik kazanmaya ve Osmanlı Müslüman önderlerini harekete dâhil etmeye büyük çaba gösterdi.(Burada aklıma Fethullah geldi)
Sait Molla İngiliz Muhipler Cemiyetini kurmaya soyundu. İtilaf Devletleri Temsilcisi Ryan, Sait Mollaya kaç üye yapabileceğini sordu. Sait Molla bir sayı veremeyince, çalışmaların sonunda kurulup kurulamayacağına karar vermek üzere dağıldılar.
Bir müddet sonra Molla 50 bin imza ile Ryan’a geldi.

İngiliz Muhipler Cemiyeti, yazımın başında belirtmeye çalıştığım, İngiliz mezalimi ikliminde kuruldu.
O zaman nüfus 13 milyondu. Şimdi sayımız 75 milyondur.
Bu gün AB ve ABD parası ile siyaset yapan, birçok Muhipler Cemiyeti olmakla beraber, orantılarsak, 270 bin hainimiz var demektir.
Bu 270 bin hainin karşısına 300 bin yurtsever aydın, öncü, önder kişi dikebilirsek, Cumhuriyeti kurtarabiliriz.
Her köyden, bir muhtar, bir öğretmen çıkmaz mı?
Bu memleket Kurtuluş Savaşında yüz binlerce kahraman çıkardı.
Gene çıkaracaktır.

Yukarıdaki yazıyı umutsuzluğun yoğun olduğu 2009 yılında, umudu artırmaya katkısı olsun diye yazmıştım.
Bir arkadaşım yazıyı bana geri gönderince, Kurtuluş Savaşının başlangıcındaki “ihanet iklimi” ile bu günkü, sahte barış iklimini karşılaştırmak aklıma geldi.
Osmanlı bölünürken de, Osmanlının başında hainler vardı.

“Yaşadığımız barış iklimi” diye söze başlayan hainlerin dedeleri de aynı teraneleri çalıyorlardı.
İhanet iklimi öyle bir şeydir, yurtseverleri rehavete sokar, hainlere kolay hareket etme olanağı sağlar.
Zaten ihanet yalnızca, milletin topraklarına göz dikerek olmaz. Milletin toprağına göz dikenler, milletin malına haydi haydi diker.
Devleti bölecek kadar gözü mal hırsının içinde olan bu zümre, TEDAŞ’ın elektrik dağıtım ihaleleri yapılırken, devletin dağıtım şirketinin kasasındaki parayı yok sayarak özelleştirmişlerdir.

Millet bu kadar asalak hain bir zümreyi daha fazla sırtında taşıyamaz.
Barış iklimi diye dillerine doladıkları iklim; ihanet iklimidir

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank