content
03 Tem

İkinci Perde

Hadi geçmiş olsun! Kenardan seyrettiğim bir seçim sürecini geride bıraktık. Sonucun ve bu sonucun getireceği bundan sonraki sürecin milletimize hayırlı olmasını diliyorum.

Bildiğiniz gibi siyaset kurumu ucu tek tek her birimize dokunan/dokunacak toplumsal gidişatı şekillendiren karmaşık mekanizmanın önemli bir parçasıdır. Bu mekanizmada yer alan ferdi ve kurumsal her unsurun/aktörün etkileşimi tek taraflı değil daima iki yönlüdür. Kim ne ektiyse, karşılıklı olarak onu biçer..

Ve yine bildiğiniz gibi yazılarımda gelişmelere, beklentilere, sorunlara ve varsa çözüme dair önerilerime doğrudan siyaset ve/veya onun aktörlerini merkeze koyarak değil, toplumsal ve insani değerler perspektifinden bakarak birşeyler söylemeye çalışıyorum. Son onbeş yıllık sürece ve dün yapılan seçimin sonucuna baktığımda da şaşırtıcı bir olağanüstülük görmüyorum. Şaşıranlar düşünsün; bir şeyi yaparken kapıldığı coşku ile ve elde ettiği bir takım kazanımların getirdiği rehavetle aynaya bakmaktan kaçınanların, kaçınılmaz sonuçla yüzleştiklerinde sükût-u hayale uğramaları normaldir.

Kıdemli okuyucularım hatırlayacaktır; muhtelif yazılarımda "Tarihin Dökülme Süreci"ni yaşadığımızı, Tarihin Eli'nin Türk Milleti'ni yeniden rüşdünü ispatlamaya zorladığını ve haliyle çetin bir sınavdan geçtiğimizi ifade etmiştim. Toplumun davranış kodlarına biraz aşinalığınız varsa ve bu seçim sonuçları bu bağlamda okunursa şaşıracak birşey olmadığı zaten görülecektir. Tek tek bireyler olarak üzerimize düşeni yapmadığımız sürece, üzerine düşeni yapmayanları ve masum gibi görünen ayıpları hayat tarzına haline getirmiş nâdânları görmezden gelip onlara karşı sesimizi yükseltmediğimiz sürece bundan daha iyi semereler beklemek, en hafif deyimle safdillik olur.

Herkes başı sıkışınca "nasılsanız öyle idare edilirsiniz" hadis-i şerifine sarılıyor. Eğer mesela; kamu otoritesi, sürücü, yaya ve bunların karşılıklı hak ve sorumluluklara riayeti açısından "trafik olgusu"na şöyle bir göz atıp "nasılız?" sorusunun cevabı ile yüzleşmek işimize gelmiyorsa şüphesiz 'zeki ve yaratıcı bir millet(!)' olarak kendimizi avutacak teselliler bulmakta zorlanmayız.. Trafiği de sadece duble yol uzunluğu üzerinden okumayı tercih edersek işte o "nasılız?" sorusunun cevabını tebdil-i kıyafetle, kah seçim hüsranı, kah maden faciası, kah dişe dokunur bir yağışta derivasyon tüneli görüntüsü veren caddeler olarak karşımızda bulur ve doğru anlayamayız.

Meselenin pek çok boyutu var, teknik analizleri siyaset bilimi ile uğraşanlar zaten yapıyor ve yapacaklar. Ancak, siyasete bakışı ne olursa olsun daha yaşanabilir bir Türkiye isteyenler, daha huzurlu ve kaliteli bir toplum hayali olanlar, saygı-sevgi-hakşinaslık gözetenler çok da fazla heveslenmesinler.. Hem yıllardır gücüm yettiğince dikkat çektiğim trafik meselesini iyi okuyarak (geçmişte bu konuda birbirinin devamı niteliğinde dört yazı yazdım), hem de şimdi vereceğim ve fena halde yaygın olan bir örneğe bakarak bile bunun mümkün olup olmayacağını kestirebilirsiniz.

Adam sosyal medyadaki sayfasında ayet-hadis paylaşıyor, Yunus'tan Mevlana'dan feyiz saçan sözler gırla gidiyor. Bunların arasında bir paylaşımı daha var; başkasının emek vererek hazırladığı bir metni alıp yapıştırıvermiş, saydım tam 604 (yazı ile altıyüzdört) kelime yani okkalı bir makale hacminde.. Lakin emek sahibine atıf yapan tek bir harf yok! Çeşm-i insaf sahiplerine soruyorum; bu nevi emek ve hak gasplarının vakâ-yı âdiye haline geldiği ve diğerlerinin de bunu dert etmediği bir toplumdan ne beklenebilir ki?!

Pide kuyruğundan kaldırım işgaline, adam kayırmadan "bizdense hata yapmaz" anlayışına kadar; küçük göründüğü için ya da ucu doğrudan bize dokunmadığı için görmeye yanaşmadığımız menfi örnekleri saymakla bitiremezsiniz. Hasıl-ı kelam; bence siz seçim sonuçlarına dair teknik analizleri şöyle bir kenara bırakın, seçim sonuçlarının satır aralarında verilmiş ahlaki mesajları, çürümüşlükleri, kokuşmaları doğru okumaya bakın erenler!

Ustaca..

Kendini kaybetmiş olanın desteğinden korkmayanın korktuğu başına gelir! Bkz: Sağı solu yalayanları, liderlerini uçurup insanlıktan çıkaracak kadar kendinden geçmişleri destek kategorisinde görüp ses çıkarmayanlar.. Bu itibarla, benim bir davam var diyenin evvela müptezelleri yakasından silkeleyip atması gerekir(di)!

İster biyolojik olsun ister toplumsal, karmaşık organizmalar aynı zamanda her türlü asalağın hücumuna ve kokuşmaya açıktırlar; eşyanın tabiatı böyle buyurur.. Sağlıklı bünyeler ancak her daim teyakkuzda kalarak ve belli aralıklarla bu tür zararlı unsurları bloke edip, dışlayıp bünyeden atarak sağlıklı kalmayı sürdürebilir. İlle de örnek istenirse, bkz: İnsan vücudu!..

Seçim sonuçlarından gerekli mesajı alıp almadığımızı hep birlikte göreceğiz..

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank