content
08 Ağu

İÇERDEbirODAdahaVARMIŞ…

İçerde bir oda daha varmış, ya da içerde bir oda varmış... 

Bir oda varmış, o odanın varlığı yetmemiş; o odaya sığmaz olmuş, dar gelmiş oda. Belki korkmuş odadan; oda da olmaktan, kendinden... Belki de sıkılmış odadan, odadakilerden, kendinden... Belki de merak etmiş sadece odanın dışını... Öyle ya! Bir oda var ise, başka odalar da olmalı. Bir odanın varlığı, var olması; ona bir yandan benzeyen öte yandan da hiç benzemeyen aynı anda hem aynı hem de ayrı odaları çağrıştırmış ona... başka odaları... 

Başka odalarda olanları düşlemeye, düşünmeye; merak etmeye başlamış. Yan yana mı imiş odalar yoksa iç içe mi? Şekilleri nasılmış... birbirlerine muhakkak gizli ya da açık bağlantıları... giriş; dolayısıyla da çıkış kapıları olmalıymış... her şey zıddı ile bilinebilirmiş; bir şeyin var olması zıddının, tersinin ya da aksinin olması ile mümkün olurmuş... 

Başka odaları düşlemeye başlamış önce... o odalarda olan başkaları var mıymış; o odalar başkalarına mı aitmiş yoksa kendine mi? Hiç düşünmemiş bunları çünkü kendini var hissetmiyormuş; düşünmüyor, düşlemiyormuş kendini. Kendini göreceği, kendini kıyaslayacağı bir aynası yokmuş. Aynası yokmuş... kendisi yokmuş. Bilmemiş kendini; var olduğunu... kendini bilmediği için de hiç var olmamış, var olmadığı için de hiç yok olmamış. Varlığın yokluğun ortasında değil; dışında ötesinde bir yerlerdeymiş.... 

Hem var hem yok olduğu için de ne var ne de yokmuş. Kendini bilmeden kendi kendine sorarmış “ Ne var, ne yok!”; kendini bilmeden kendi kendine cevaplarmış “Hem var hem yok!”... 

Önceden... isimsizmiş odadakiler; isimsiz oldukları için de cisimsiz. Eşya, şeyler ancak isimlendirildikçe cisimleşirlermiş; var olurlar, şey olurlar; çoğalır eşya olurlarmış. 

Yokluktan var olmaya başlamış birşeyler; yokluktan var etmeye başlamış birşeyleri... yokluktan var edilenler isim konuldukça şahsiyet kazanıyor; şahsileşiyormuş... şey olmadan, çoğalıp eşya olmadan isim konuldukça cisim olmuşlar, şahsiyet kazanmışlar... zamanın uğramadığı mekanın olmadığı... zaman ve mekanın varlığının bilinmediği için yokluğunun da bilinmediği... var olmadığı için yok olmayan o odada... olmayan şeyler; olan, cisimlikten geçip şahsiyet kazanmış birden bire. Her şey o kadar ani olmuş ki... tüm bunlar olurken... daha “an” bile varmış, “an” bile yokmuş...

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank