content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

05 Ara

Hikâyelerim

Gördüğümüz ve Gerçek Olan
Simsiyah bir gecede annesiyle birlikte sahilde dalgaların sesini dinliyor ve gökyüzündeki yıldızları seyrediyordu Dilhan. Sağ elini olabildiğince gökyüzüne uzatıp, "Yıldızlara dokunabilir miyim, anne?" diye sordu. Annesi gülümseyerek "Bu harika olurdu, değil mi? Ama dokunamayız, canım. Aslında onlar göründüklerinden çok daha büyükler tatlım. Tıpkı üzerinde yaşadığımız dünya gibi." dedi. "Ama anne, yıldızlar bir sim gibi pırıl pırıl parlıyorlar. Bizim dünyamızda böyle parlıyor mu yani?" diye sordu Dilhan. Annesi uzakta görünen bir ışığı gösterdi. "Bak tatlım, denizin üzerine bak. İşte tam şurada bir ışık görüyor musun? O ışık bize yaklaşıyor. Biraz sonra ışık giderek dağılacak ve aslında sadece bir ışık gibi görünenin altında başka bir şey olduğunu anlayacağız." Dilhan bir daha şaşırmıştı. Şu anda gördüğü, giderek büyüyen bir ışıktı sadece... Beklemeye başladılar. Zaman geçtikçe ışık kaybolmuş ve ortaya büyük bir vapur çıkmıştı.
Dilhan o günden sonra gördüğünü zannettiği şeylerin altından aslında başka bir şey çıkabileceğini anladı.

Sabırla Beklemek.

Hasan'ın en büyük zevki ağaçların dibine düşen tohumları toplamaktı. Rengarenk, farklı şekillerde bir sürü tohumu olmuştu. Bazen onları koyduğu tahta kutudan çıkarıyor renklerine ve şekillerine göre ayırıp sayıyordu.
Yine bir gün kutudan çıkardığı tohumları sayarken babası yanına geldi. Oğlunun ne yaptığını sordu.

Hasan ağaçların dibine düşen tohumları topladığını söyledi. Babasının aklına bir fikir geldi.
- "Haydi bunları ekelim ve bu küçücük tohumlardan kocaman bir ağacın nasıl çıktığını izleyelim, ne dersin?" diye sordu.
Hasan tohumları toplarken bunların bir gün ağaca dönüşebileceğini hiç düşünmemişti. Bahçeye indiler.

Tohumları ekip, toprağı iyice suladılar. Hasan her gün tohumları kontrol ediyordu. Ama ilk günkü gibi, toprağın üzerini dümdüz buluyordu. Umudu kırılmaya başlamıştı. Babası onu teselli ediyordu. "Biraz sabır Hasancım. Küçük bir tohumdan büyük bir ağaç çıkmasını bekliyoruz. Onun, zamana ihtiyacı var, bizim de sabretmeye ihtiyacımız var." dedi.
Tohumları toprağa ektikleri günün üzerinden yaklaşık bir ay geçmişti. Hasan, okul dönüşü bahçeye hiç uğramadan doğruca evine çıkmıştı. Beklemekten sıkılmıştı. Son günlerde bahçeye hiç uğramıyordu.

Babasına da kızmıştı. Artık tohum da toplamıyordu.
Ertesi gün babası bahçeden Hasan'a seslendi. Hasan babasının onu neden çağırdığını düşündü. Babası tekrar seslendi: "Hemen gelmelisin!" Koşarak babasının yanına gitti. Babası tohumları ektikleri yerde çömelmiş duruyordu ve heyecanla Hasan'a parmağı ile toprağı işaret ediyordu: "Bak dev ağaçlarımızın ilk fidesi, ektiğimiz bu küçük tohumlardan çıkmaya başladı oğlum." Hasan gözlerine inanamadı. Gerçekten sonuca ulaşmak için sabırla beklemesi gerektiğini bir kere daha anlamış oldu.

Öğretmenler Günü

O gün öğretmenler günüydü. İlknur öğretmen bu sene ilk defa öğrencilerinin yanında değildi. Hasta olmasına değil de en çok öğrencilerinin yanında olamamasına üzülüyordu. Tam bir hafta olmuştu hastanede yatıyordu. Bu bir hafta içinde, öğrencilerinden onu arayan kimse olmamıştı. Belli ki öğrencileri onun yokluğundan memnundular. Bu düşünce onu çok üzüyordu. Oysa çocukları gibi gördüğü öğrencilerini ne çok önemsiyor, onlara bir şeyler öğretmek, onların sorunlarını çözmek için gecesini gündüzüne katıyordu. İçlerinden bazıları çok çalışkan, bazıları ise çok yaramazdı ama o hepsini ayrı ayrı seviyordu.

Pencerenin yanında yatarken dışarıya bakıyor ve tüm öğrencilerinin yüzlerini tek tek aklına getiriyor onlarla yaşadıklarını düşünüyordu. Hastaydı ama yine de onlara daha iyi bir öğretmen nasıl olabileceğini düşünüyordu. Hastaneden çıkar çıkmaz sınıfa girdiğini, tüm öğrencilerin koşup ona sarıldığını hayal ediyordu.

Bugün 24 Kasım öğretmenler günüydü ve bir haftadır hastanede yatıyordu ama henüz kimse onu aramamıştı.

Bu düşüncelerle uyuya kalan İlknur öğretmen uyandığında karşısında 3 öğrencisini gördü. Gülümsedi ve kendi kendine: "Bu kadar çok onları düşünürsem, tabi ki rüyama girerler." dedi. Çocuklardan biri: "Hayır öğretmenim, rüya görmüyorsunuz. Sizi ziyarete geldik. Arayıp rahatsız etmek istemedik. Gelip kendimiz görmek istedik. Bütün arkadaşlarımızın geçmiş olsun dileklerini bir mektupla ve bu çiçeklerle size getirdik. Öğretmenler gününüz kutlu olsun, öğretmenim!" dedi.
İlknur öğretmen, bir kere daha öğretmen olduğu için ne kadar şanslı olduğunu düşündü ve mutluluk gözyaşlarını yanaklarından sildi.

Etiketler : , , , , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

2 Kere Cevaplanmış to “Hikâyelerim”

  1. 1
    Ahmet AY Says:

    Duygulu, akıcı ve nefis bir pazar yazısı;
    Hazal Hocam sizi daha sık görme hakkımız var değil mi?

  2. 2
    Hazal S. Says:

    Nazik yorumunuz için teşekkür ederim Ahmet Bey..
    Saygılarımla,



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank