content
04 Ara

Hayat Bir Sözcükten İbaret!

Hayat bir vardı, bir yoktu! Ne tuhaf bir kelime… Hayat yok mu? Şimdi yaşanan biz gerçek değil miyiz?
Bir zaman soluk alıp verirken zaman bir anda tekrar soluk alıp vermediğimizde bitiyor. Bu kadar basit ya da kolay bir açıklama, tek bir cümlelik. Yalan mı onca yaşananlar? Onca çırpınma, çekilen acılar, sevinçler, idealler ne o zaman? Ölüp gidiyorsun

ve masal oluyorsun.
Eğer geride çok şey bıraktıysan, çok ses getirdiysen uzun zaman anılıyor dillerden düşmüyorsun. Hayırlı da olsa hayırsız da olsa dildesin uzun süre…
Hele de insanlığa çok hizmet etmişsen seni tarih bile unutturamıyor!
Aslında insanlığa çok kötülüğü olanı da unutmuyor tarih? İbret olsun diye ama anlayan nerde?
**
Sanırım dünyanın yalan olduğunun kabul görülmüş şekli yalan söz söylemek! Her şey bu çoğu zaman yüreği dinlemeyen dilde bitiyor. Duygular bir yana yaşanmışlıkları da yanlış dillendiriyor.
Ya bu yaşamın içindeki anlarda?..Yaşayıp tarihe damgasını vuranı da sorguluyor bu dil! Söylenen geçmişin, yalan olduğuysa eğer önce kendi sözlerine kulak vermeli…Anlatmalı önce kendini…
Anlatırken kendini ya da yaşadığımız ne varsa sarf ettiğimiz cümlelerin doğruluğu sorgulansa eğer, daha anlaşılır olacaktır.
Hayattayken belli… Yaşattığımız zamanda ki gerçeklik önemli! Yalansa o zamanı göstermeli.
“O yalan bu yalan…”
**
Ya şu yaşan yaşamdaki yalan?
İncecik bir çizgidir hayatı ikiye bölen, bazen üçe-beşe… O kadar büyük şeyler sanırız ki hayatımızı kırıp dökenleri, bir türlü üstesinden gelinmez zannederiz.
Oysaki bizim baktığımız pencere kadardır tüm gördüklerimiz. Tüm büyüklükler de bu pencere ile orantılı…
Bazen o pencerelerin dışına taştığımızı düşünür ona göre kurarız cümlelerimizi. Boyumuzu aşan laflar ederiz, hoş bir seda bırakmak umuduyla yüreklerde. Ama her zaman başladığı yerden doğru gitmez cümleler…
Bir bakarsınız başı ile sonu apayrı yönlere gitmiş anlattıklarımızın. Kimi zaman cesaret vermek, kimi zaman azarlamak, kimi zaman teselli etmek için eğip büküvermişiz gerçekleri…
İşte o zaman, bu sözlere yalan denir mi, bilemezsiniz.
**
Siz demezsiniz, başkaları der belki ama bir de vicdan vardır, yürek çarpıntıları vardır, kalp ağrıları, sevilenler için duyulan endişeler vardır.
**
Yalan diyemezsiniz bütün bunlara. Ve bütün bunlar camı eriten ateş gibi cümleleri eritir, eğip büker içinizde.
Hepsini sizde anlayamazsınız. Bir bakarsınız, cümleler başladıkları yerden farklı istikametlere dönmüş yüzlerini…
O zaman bir bakarsınız ki; yalanlar nerede başlamış doğrular nerede bitmiş hiç mi hiç anlayamazsınız.
**
Hayatın bir sözcük yani düşüncenin söze dökülmesinden ibaret olduğunu anlamak lazım! Düşünceleri söze dökmemekse farklı bir boyutu… Dillendirsen bir türlü, dil sussa bir türlü düşünce zihinde yaşadığı sürece aynı.
Farklı tepkiler farklı anlamlar çıkıyor bu dilden; hem ne yazık, hem ne mutlu…
Yalan dünyada doğruluğu bulmak dileği ile…

Uzun aradan sonra yeniden bilgi ağı okurlarımla buluşmaktan dolayı son derece mutluyum. Daha nice güzel düşünce iklimlerinde buluşmak ümidi ile.

Sevgiyle kalın.

Etiketler : , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank