content

20 Eki

Hastayı Sağlık Sistemi Tepti!

Hasta sahibi doktor babası çok sevgi ve saygı duyduğumuz bir arkadaşımız. Telefon etti ve annesinde hafif şuur bozukluğu olduğunu söyledi. Acilen en yakın doktora başvurmasını ve nörolojik bir problem düşünürse beni aramasını söyledim. Ardından başka profesör arkadaşını aradığını ve hastaneye yatırdıklarını söyledi. 3 gün sonra ziyaret amacıyla gittiğimde hastanın yoğun bakım servisinde şuuru hafif kapalı olarak yattığını gördüm. Üriner infeksiyon tanısı ile tedavisi görüyordu. Kısa bir muayenede sağ hemiparezi farkettim ve acilen beyin MR çekilmesini ve nöroloji ile görüşülmesini talep ettim.

Hatta ziyaretçi rolünden çıkıp resmi bir konsültasyon notu da yazdım. Yoğun bakım nöbetçisi arkadaş telaşlandı ve büyük çabalarla hastane MR teknisyenine ulaştı. Hafta sonu nedeniyle evinden gelen teknisyen beyin MR çekti ve beyin damar tıkanıklığı tesbit edildi. Nöroloji bölümüne devredildikten sonra hasta ziyaretini bitirdim. karşılaştıklarım beni çok üzdü

Neredeyse 40 seneye yakın zamandır tanıdığım ve sevdiğim arkadaşım nöroloji uzmanı Dr. Sema Öztürk’ ten aldığım mektubu yaynılıyorum:

Sevgili arkadaşım;
 
Çeşitli hikayeler dinliyorsun. Bir tane de benden. Hikaye dışında yorumlarımı numaralayarak özetledim. Bu yalnızca bir tanesi. Hergün buna benzer 1-2 hasta görüyor ve dinliyorum. Anlattığım hikayede hasta sahibi, özel hastane, devlet hastanesi, bakımevi var. Hastayı ise gerçekten tıp tepti.      

Hasta sahibi doktor babası çok sevgi ve saygı duyduğumuz bir arkadaşımız. Telefon etti ve annesinde hafif şuur bozukluğu olduğunu söyledi. Acilen en yakın doktora başvurmasını ve nörolojik bir problem düşünürse beni aramasını söyledim. Ardından başka profesör arkadaşını aradığını ve hastaneye yatırdıklarını söyledi. 3 gün sonra ziyaret amacıyla gittiğimde hastanın yoğun bakım servisinde şuuru hafif kapalı olarak yattığını gördüm. Üriner infeksiyon tanısı ile tedavisi görüyordu. Kısa bir muayenede sağ hemiparezi farkettim ve acilen beyin MR çekilmesini ve nöroloji ile görüşülmesini talep ettim. Hatta ziyaretçi rolünden çıkıp resmi bir konsültasyon notu da yazdım. Yoğun bakım nöbetçisi arkadaş telaşlandı ve büyük çabalarla hastane MR teknisyenine ulaştı. Hafta sonu nedeniyle evinden gelen teknisyen beyin MR çekti ve beyin damar tıkanıklığı tesbit edildi. Nöroloji bölümüne devredildikten sonra hasta ziyaretini bitirdim. karşılaştıklarım beni çok üzdü

1-Arkadaşım sadece eşe-dosta ve akademik titre güveniyordu.

2-Hasta basit bir üriner infeksiyon tanısı ile özel bir hastanede 3 gündür SGK’dan yoğun bakım tedavisi alıyordu, ve toplam yoğun bakım kullanma hakı 3 ya da 5 gündü, inme olunca özel hastane zarara girmek istemeyecek ve hastayı bir an önce taburcu etmek isteyecekti

3-Özel hastanede hafta sonları hemen hemen tüm birimler icapçı olarak çalışıyordu. Bu şu anlama gelmekte icapçı grup tüm hafta sonunu hastaya çağrılma sıkıntısı ile geçirir ve hizmet kesinlikle aksar. Özellikle acili olan bölümlerde nöbetçi olması şarttır ama özel hastaneler böyle bir yükü kaldıramaz.

Devam ediyorum. Arkadaşım hastanın iyileştiğini ve bir bakım evine yerleştirildiğini söyledi. Sağ tarafındaki kuvvetsizlik nedeniyle muhakkak bir fizyoterapist eşliğinde yürüme rehabilitasyonu gerektiğini alzheimer tanısı olan hastada zor da olsa şart olduğunu ve hastayı yataktan kurtarmanın önemli olduğunu anlattım. Bakımevi anlaşmalı fizyoterapistini görevlendirdi. 1 hafta sonra arkadaşım telefonla hastada kasılmalar olduğunu ve görmemi istedi.

Hastanın ateşi hastaneden çıktığı günden beri 38 derece üzerinde seyrediyordu. Fokal başlayıp generalize epilepsi nöbetleri vardı. Hastane epikrizini istedim ve nöbetlerinin hastanede başladığını ilaç başlandığını öğrendim. Hastanın infeksiyonu tam düzelmeden taburcu olmuş ve taburcu edildikten sonra epilepsi tedavisi devam etmemişti. Bakımevinde böyle bir hastanın tedavisi yapılamazdı. Ve maalesef bu hastaları özel hastaneler SGK karnesi ile kabul etmiyordu. Aile özel hastane fark ücretini ödemek istemiyordu. Büyük güçlük ve ricalarla Şişli Etfal Hastanesi İnfeksiyon Bölümüne hastayı kabul ettirdim. İnfeksiyon ve epilepsi kontrol altına alındı. PEG takıldı ve rehabilitasyon programlanarak evine taburcu oldu. Bu ikinci aşamayı da özetlersem;

4-Hasta genç, yaşlı ve Alzheimer gibi kronik hasta ise ailenin yaklaşımı değişiyordu. Genç bir hastada beklenmedik bir hastalık aynı aileye tüm varlığını yok ettirebilirdi.

5-Özel hastaneler para kazanamayacakları hastalara bakamazlardı. SGK’nın verdiği parayla minimum tetkik ve tedavi yapılacak, kol kırılacak ve yen içinde kalacaktı. Ve maalesef sağlık sistemi satılmıştı.

6-Devlet hastaneleri kimsenin bakmak istemediği ağır ve emek gerektiren ama para kazandırmayacak hastaların kapılarda beklediği merkezler olmaya başlayacaktı.

7-Hekimler hastayı kabullense de özel hastaneyi kazandırmak zorundadırlar. yoksa tüm tetkik ve tedavilerdeki aksama hemen hemen yok.
 
Sevgili arkadaşım, keşke hasta ile doktor karşı karşıya kalabilse. Keşke araya para girmese, keşke hastana gönlünce yardım edebilsen. Sanırım artık arkadaşlarımız bu şansı kaçırdılar. Ya özel hastanelerde patronun çalışan elemenı olacaklar ya da Sağlık Bakanlığının çalışan elemanı. yani ya patrona para kazandıracaklar ya da sağlık bakanlığına oy. Kendileri de patron ne verirse, performans ne getirirse mutlu olmaya çalışacaklar.
Sevgili Ahmet ben bile 2 yıldır çocuklara hekim olun diyemiyorum. En çok da buna üzülüyorum.

Etiketler : , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank