content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

09 Nis

Hasan Cemal ve Ahmet Altan’a Cevap…

Yukarıda isimlerini gördüğünüz kişileri tanımam. Sadece isimlerini bilirim, birkaç da kitaplarını okudum, o kadar. Bu yüzden doğrudan benim muhatabım değiller. Muhatabım olmayan kişilere neden mi cevap verme ihtiyacı duydum? Anlatayım… Hasan Cemal'in 18 Nisan 2009 tarihli Milliyet'teki, köşesinden yazdığı yazı neden oldu buna. O gün köşesinin yarısını da kankası Ahmet Altan'a ayırmış. Yazıyı okuyunca, sanki, ikisi birlik olmuş da bana,çekişiyorlar gibi geldi!.. Susamadım, cevap verme ihtiyacı duydum.

Emekli generallerin ilk kez ciddi olarak yargı önüne çıkarılmasından ötürü önemsiyormuş Ergenokon'u Hasan Cemal.. Fırsatın iyi değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. Davanın inandırıcılığı törpülenmemeli diyor. Ve ekliyor; Prof. Dr. Türkan Saylan ve Tijen Mergen'e karşı yapılanları talihsiz ve çirkin olarak niteliyor. Ayni Hasan Cemal, ayni gün ayni saatlerde alınan diğer aydınlarla ilgili hiçbir yorum yapmıyor.. İşte Hasan Cemal ve benzerlerinin hukuk anlayışı!..
Bizim yüreğimiz sade ikisine değil, hepsine yandı. Her dalgada ayrı acıdı içimiz. Hasan Cemal, karşı çıkıyormuş gibi davranma!.. Sahte davranışlara karnımız tok!.. Geçmişini inkar ettin, bari gününe sadık kal!…Hukuksuzluklar karşısında, vicdanen duyduğun sorumluluğu sadece bu iki saygın isim üzerinden ödemeye çalışıyorsan vazgeç!.. İnandırıcı değilsin!…
Suçları varsa, cezalarını çekmelerini istemediğimizden değil, hukukun üstünlüğü ve herkese eşit uygulanması gerektiği ilkesinin zedelenmiş, hatta hiçe sayılmış olmasınadır tepkimiz… Her biri bu ülkenin zenginliği olan bunca aydın kolay yetişmiyor ki? Bu aydınların fikirlerinden, düşüncelerinden yararlanma hakkımız elimizden alınmış ve haksızlığa uğramış addediyoruz kendimizi!…
Sanki pusula, dalgalar boyunca, sapmamış gibi, "pusula şaşarsa 12 Mart sonrasında olduğu gibi darbeciler bir kez daha demokrasi kahramanı haline gelirler" diyorsun. O dönemin MDD'cilerinden (Milli Demokratik Devrim) birisi olarak, bu kahramanlardan(!) birisi de sen misin yoksa!
12 Mart'çılardan bir tekini bile kahraman görecek kadar alçalmış gerçek bir solcu olamaz!.. Dünün solcularından olupta, kişiliğini ve idrakini bugünlere taşıyamayanlar elbet bu genellemenin dışındadır.
"Benim derdimi de çok iyi anlatmış" diyerek köşenin büyük bir bölümünü de Ahmet Altan'a bırakmışsın. Kanka olmak ne güzel!…
"Darbeden yana mısın?, değil misin?" Diye başlamış Ahmet Altan sözlerine. Sanki, kendisi gibi düşünmeyenlerin tamamını potansiyel darbeci olarak almış karşısına, açmış ağzını yummuş gözünü, ar, edep, hak, hukuk dümdüz!.. Ne alçaklıkları, ne Küçük Evren'likleri, ne kaypaklıkları, ne rezillikleri kalmış potansiyel(?) darbecilerin… Ve devam ediyor:
Darbeye karşıyım diyorsan, o zaman Ergenekonu niye savunduğunu dilini kulağından çıkarıp açıkça anlat" diyor.
Peki!…yıllar, yıllar önce, babasını idol bilip çok sevdiğim, Ahmet Altan!…
Sen de elini bir  apışarandan kurtarda, aç kulağını iyi dinle iyi dinle!!!…
Bu ülkenin darbelerden neler çektiğini, benim neslim çok iyi bilir. Özellikle 12 Mart ve 12 Eylül'ün bu ülkeye neler yaptığını, kimlerin ne tür bedeller ödediğini, bu ülkenin gerçek aydınlarının nasıl hapislerde çürüdüğünü, nasıl işkenceler gördüğünü!
Sen de bilirdin, beynini ve vicdanını iki bacak arasında hapsederek, topluma kaçamak ve aldatma dersleri vermek için zaman harcamasaydın!…
Hukukun üstünlüğünü savunmak, dalga'ların , hukuksal sistem içinde yapılmasını savunmak, velev ki darbeci bile olsalar; insan haklarının ihlal edilmemesini istemek Ergenekon'cu olmayı mı gerektirir? "
Bu ülkenin hukukçuları ayaktaysa, baroları, Yargıtay onursal Başkanları, Anayasa Mahkemesi başkanları, hukuk profösörleri … bunca yurtseverler "hukuk çiğneniyor" çığlıkları atıyorlarsa , hukuksuzluğun yarattığı çığ, bunca aydını yutmuşsa ve yutmaya devam edecekse, ve yine hukuk buna dur diyemiyecekse… sonuç ne olur? Sonucu, hiçbir yurtsever aydın düşünmek istemez!.. Sen ve senin gibiler bile!…
"AKP'ye yakın olmakla eleştirilen Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Yüce Mahkemenin 47'inci yıldönümünde iktidara önemli uyarılar yaptı…"
Yukarıdaki satırlar bir gazete başlığı (25 Nisan 2009-Vatan) Ve devam ediyor haber: "Ergenekon'da suç işleniyor. Yargı kararı olmadan, insanların onurları yok edilmektedir. Bu bir insanlık suçudur, yasaları uygulama aşamasındaki özensizlikler, onarılması güç yaralar açmaktadır. Açıkça suç olmasına rağmen yargıyı etkileme ve yönlendirme çabaları halen devam etmektedir. Savcılarımızın işlenen bu suça karşı hareketsizliği ise düşündürücüdür"
Bu sesler, en Yüce Mahkemeden yükselmektedir. İşte Ahmet Altan, Senin Ergenekoncu dediğin, darbecilikle suçladığın aydınların da söylediği tam bu!.., Hadi, gücün yetiyorsa Anayasa Mahkemesi Başkanı'nıda Ergenekoncu- darbeci ilan et!..
Ne Şeriat Ne Darbe, Tam Bağımsız Türkiye" diyenler bile onca dalgalardan paylarına düşeni almadılar mı? Niçin? Darbe istediklerinden mi? yoksa şeriat istemediklerinden mi?, Yoksa ta 70'li yıllarda olduğu gibi *Tam Bağımsızlık * istediklerinden mi?
Yazında, darbeci diye saydığın bunca saygın kişilerin, sözlerini, konuşmalarını, yazılarını henüz mahkeme bile suç olarak kabul etmemişken, senin bunları kafana göre yorumlayıp peşin hükümle sonuca gide bilmen, suçluluklarından bu kadar emin olabilmen, geriye zayıfta olsa sadece şu ihtimalleri ortaya koyuyor: ya sen de onlarla birlikteydin, ya da oturup senaryoyu sen yazdın!…
Bak şu cümlene de feci takıldım. Diyorsun ki:" Darbecilerin gelip dindarları, Kürtleri, demokratları asması çok mu mutlu edecek seni? Çok mu sevineceksin?"
Bu sözlerinle ne yapmak istediğin ve niyetinin ne olduğunu sezmek, birazcık düşünebilen bir kafa için hiç de zor değil!.. kışkırtıcılık!!!..
Olmamış; olup olmama ihtimali bile tartışma konusu yapılmakta olan bir darbenin, bu kadar kestirme ve kesin yoldan, sonuçlarının ortaya konulması dengeli bir ruh yapısının eseri olabilir mi? Bu bozuk ruh yapısının rezilce yorumu bu ülkede taraftar bulabiliyorsa vay benim o ülkemin insanlarının haline. Yuh olsun bu ülkenin insanlarını bu idrakten yoksun bırakanlara!.. yuh olsun!…
Ve devam ediyor yazısına Ahmet Altan!… *Dindarları, Kürtleri, demokratları
Assınlar' bunu mu istiyorsun?*, sen buna solculuk mu diyorsun?
Solculuğu adam asmak olarak algılayanlara binlerce, milyonlarca kere gene yuh olsun!.. Solculuğu böyle gösterenlere de!.. Bari babanızdan biraz solculuk öğrenseydiniz!…Bir zamanlar en iyi o bilirdi solculuğu.. Babanız kaç dindar, kaç Kürt kaç demokrat kesti(!)!.. Solculuk konusunda bize çok şey kattı ama sizlere hiç birşey verememiş. Yazık!.. Solculuğun özü insanları sevmektir, asmak değil!
Bu noktadan sonra, Ahmet Altan'a cevaplarım, aynen kendi cümleleriyle olacaktır!.. Noktasına virgülüne kadar!. Sadece okun yönünü değiştirerek…
"Kendine sanatçı diyen, aydın diyen, gazeteci diyen daha da önemlisi, kendine insan diyen biri için 'darbeyi desteklemekten' daha büyük günah, daha büyük alçaklık, daha büyük suç yoktur" diyerek sürdürüyorsun sözlerini.
Haklısın Ahmet Altan!… Kendine insan diyen biri "binlerce sayfalık iddianamelerle suçları kanıtlanmıştır" yorumuna dayalı bir ithamla insanları peşinen suçlamaktan daha büyük günah, daha büyük alçaklık, daha büyük suç yoktur!…
"Ben AKP"ye kızıyorum, onun için darbeyi destekliyorum demek insanı alçaklıktan kurtarmaz" buyurmuşsun. Ne kadar haklısın. Sözlerine aynen, kelimesi kelimesine katılıyorum. Aksi gerçekten alçaklık olurdu!.. Ve bende diyorum ki; "Ben AKP'yi seviyorum, bunun için huhuka uygunmuş yada değilmiş, alınanlar yurtsever aydınlarmış, sap saman karışmış, suçlu bulunsun da delil arkadan gelir, gibi safsatalarla, kesinkes saptanmış delillere dayalı mahkeme kararları olmasa da, insan hakları ve evrensel hukuk çiğnense de, ben Ergenekon destekliyorum" demek de insanı alçaklıktan kurtarmaz.
Yazındaki İşbirlikçilik sözüne de takıldım. Sanki doğrudan bana söylenmiş duygusuna kapıldım… Vallahi çok alındım. Kenan Evren darbe yapmış, ben ve benim gibi düşünenler Evren'e işbirlikçi olmuş… İşbirlikçilik, yardımcı olma, yardakçı olma, taraf olma, hizmetinde bulunma, biad'a çanak tutma, çıkarlardan nemalanma… Gibi anlamlara gelmez miydi?
Yeminle… benim bunların hiçbiriyle uzaktan yakından ilgim yok. Senin
var mı yoksa?
Gel senin yazındaki son paragrafı, kelimesi kelimesine, harfi harfine, noktalamalarına varana kadar ortaklaşa kullanalım. Sen bana söylemiş ol, ben de sana. Sonuçta en çok kime yakışıyorsa onda kalsın!..
"Bunlar ilericilikse, 'rezillik' nedir be oğlum, kaypaklık nedir, alçaklık nedir?"

Etiketler :

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank