content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

31 Ara

Gündemden Kesitler…

sıkıntıların/üzüntülerin/kavgaların/ihanetlerin yaşandığı bir yılı bitirdik. Rabbim; 2012 yılının sağlık/huzur ve mutluluk içinde geçmesinin lütfetsin.

Kötülere, hainlere, iç ve dış düşmanlara, çıkarcılara, fırsat vermesin. Birlik ve beraberliğimiz güçlensin. İsrail/Vatikan/ABD/AB şer ittifaklarının senaryoları başarılı olamasın- kardeş kardeşi kırmasın. Yılın bu son yazısında, birkaç konuya dokunmak istedim; 1-GDO ihaneti; Büyük tepkilere rağmen, Türkiye’ye GDO’lu ürünlerin ithalatı devam etmektedir. Biyogüvenlik Kurulu (kimlerden yana davranıyor, acaba), sessiz sedasız 13 tür GDO’lu mısırın, hayvan yemi olarak ithaline izin vermiştir. (Zaten, 3 tür soya ithal edilmişti. Şimdi; sırada, kolza/şeker pancarı/patates/soya/mısır vb. olmak üzere, 42 çeşit izin için beklemektedir) Rabbim, Türk halkını korusun.

Zira; açıkça ve pervasızca, zehirleniyoruz, kısırlaştırılıyoruz, karakter yapımızla oynatıyoruz, genetik ve mikrobiyolojik harbe karşı savunmasız bırakılıyoruz. ABD’nin baskısı, Türk halkının sağlığı ve geleceğinden daha önemli sayılıyor. Alınan talimatlara, harfiyen ve itirassız itaat ediliyor. Sayın Başbakan sessiz ve tepkisiz. Domuz gribinde, yeri göğü inleten Sağlık Bakanı, suskun. Tarım Bakanı ise, bunların avukatlığını yapmakla meşgul. Şahıslarımız, evlatlarımız ve torunlarımız; tam anlamı ile tehlike altındadır. Gerek et, gerekse süt ürünleri (yumurta ve peynir dahil) zehir saçmaktadır.

Ama, ne yazık ki, gösterilen tüm tepkilere karşı bigane kalınmaktadır. ABD/Kanada ve Latin Amerika’dan ithalat devam etmektedir. Önemli olan, bizi yöneten (?) ABD kartellerinin çıkarlarıdır. Bizim sağlığımız değil. Yazıklar olsun, tüm alet olanlara ve sessiz kalanlara. (SN. Milletvekillerimiz, zam işiyle uğraşmaktan, böyle önemsiz (?) konulara zaman ayıramamaktadırlar. Zaten, her partiden temsilci olan bir heyet ABD’ye gitti ve dönünce tümünün sesi kesildi.) 2-Menemen Olayı: 81 yıldır, bir provakasyon; Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın (Cumhuriyet döneminin yiyici takımınca) başını yemek için düzenlenen bir komplo; Atatürk-İnönü arasındaki gizli rekabet ve iktidar çekişmesinin, bir sonucu; Milleti Ali Fethi Okyar’a destek vererek, ortaya koyduğu tepkilerin susturulması/bu amaçla demokrasinin önünü kesecek terör havasının estirilmesi gayelerine matuf, bir karanlık tertip; devamlı olarak istismar edilmektedir. Haksız yere çok sayıda insanımızın idam edilmesi yetmezmiş gibi, devamlı olarak milli ve manevi değerlere sahip kitlelere saldırmak için vesile kılınmaktadır.

1930 yılında, Türkiye’de tam anlamı ile, ekonomik/sosyal ve mali buhran vardı. (Dünya’da da 1929 buhranı yaşanıyordu.) Takrir_i Sükun Kanunu ile de, herkes susturulmuştu. İnançlı olmak suç sayılıyordu. Kurtuluş Savaşı’nın sarıklı kahramanları (Özbekler Tekkesi Şeyhi-Mehmet Ata Efendi/Gazi M. Kemal Paşa’yı karşılayan ve her türlü desteği veren, Amasya Müftüsü-Hacı Hafız Tevfik Efendi/Denizli Çal Müftüsü-Ahmet İzzet Çalgüner/Diyanet İşleri Başkanı-Rıfat Börekçi/Şehit edilen Bilecik Müftüsü-M. Nuri Efendi/Nakşibendi Şeyhi ve Erzincan mebusu-Fevzi Efendi/Halvetiye Şeyhi ve Bolu mebusu-Abdullah Sabri Bey/Halvetiye Şeyhi ve Kırşehir mebusu- Yahya Galip Kargı Bey/Kadiriye Dergahı, Hatuniyye Tekkesi Şeyhi Sadedin Ceylan Efendi/Hacı Bektaş Veli Dergahı’nın Nakşi Şeyhi Hacı Hasan Efendi ve binlercesi) çoktan unutulmuştu. İzmir Suikasti olayı vesilesiyle de herkese, tam anlamı ile gözdağı verilmişti. Bizzat Atatürk’ün emri ile kurulan (kız kardeşini bile buraya yerleştirmişti) Serbest Fırka’nın, tüm Türkiye’de ve özellikle de Ege’de doğurduğu coşkunluk, İnönü ve ekibini panikletmişti. Her türlü, tehdit/baskı ve şantajlar başlamıştı.

5 Ekim 1930’da, açık oy-gizli tasnif esasına göre yapılan ve her türlü hile/yolsuzluk ve zorbalığın uygulandığı belediye seçimlerinde Menemen dahil 31 ilçede ve Samsun’da, Serbest Fırka galip gelmiştir. İşte, Rahmetli Kubilay’ın kurban edildiği; ilçedeki askeri ve sivil yetkililerin seyirci kaldığı cinayetin, gerçek sebebi; CHP’nin mağlubiyetine kesilen cezadır. Olayın faillerinin, dinle hiçbir ilgisi yoktur. Derviş Mehmet/Şamdan Mehmet/Sütçü Mehmet/Emrullahoğlu Mehmet/Nalıncı Hasan/Alioğlu Hasan ve Çakıroğlu Ramazan denen rezillerin tümü, esrarkeşti. Para ve uyuşturucu veren herkese köpeklik edebilir, her türlü melaneti icra edebilirlerdi. 23 Aralık günü, bu güruh, ağızları afyon köpüğü saçarak, nara atarken, hiçbir kolluk kuvveti ortada yoktu. Tesadüfen oradan geçen, Askerlik Şube Başkanı da korkup, sıvışmıştı. Menemen Jandarma Komutanı (4 askeri ile birlikte) ve Kaymakam ile memurları, yaralı olarak gelen Merhum Kubilay’a Hükümet Konağı kapısını bile açmamıştı. Halktan, bu serserilere destek veren olmamıştı. /Ancak, cinayet işlendikten sonra, yani provakasyon tamamlanınca) iki bekçi (Hasan ve Şefki) bunları durdurdu.

Kısa bir süre sonra, mitralyözlü bir bölük geldi ve 6 serserinin-Derviş Mehmet dahil-dördünü gebertti. Kaçan Giritli Hasan ile Nalıncı Hasan, hemen yakalandı ve asıldı. Emrullahoğlu Mehmet, yaralı iken, ölü taklidi yapmıştı, yutturamamıştı. (Tümünün üzerinden bolca esrar çıkmıştı.) Neticede, olay büyütüldü. Çok sayıda insanımız, (Erbilli Esad Hoca dahil) suçsuz olarak, idam edildi. Hayim oğlu Josef, irtica suçuyla asıldı. Çok sayıda Bulgar göçmeni, sorgusuz sualsiz/Sıkıyönetim Mahkemesi Başkanı- Mustafa Muğlalı Paşa’nın talimatı ile asıldı. Ve 81 yıldır, CHP kendi tezgahladığı bir çirkin oyunu, istismar etmektedir. Sonra da, Türk halkını niçin bana oy vermiyor, diye sormaktadır… Not: Vedat Sağlam’ın, “Ne Menem Menemen” kitabında, tüm detayları görebilirsiniz.

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank