Günah Keçisi Doktorlar
Toplumumuzda her alanındaki yozlaşmadan tıp da nasibini alıyor ve bir zamanlar kutsal meslek olarak bilinen doktorluğun saygınlığı her geçen gün mum gibi eriyor. Hekimliğin son yıllarda büyük itibar kaybına uğramasının pek çok nedeni var elbette. Bunlardan biri de gazetelerde, televizyonlarda… sağlıkla ilgili her olumsuzlukta hemen doktorların suçlanması. Kan bulunamaz, suçlu doktordur. İlaç alerji yapar, suçlu doktordur. Yoğun bakımda yer yoktur, suçlu doktordur. Ameliyatta elektrikler kesilir, suçlu doktordur. Hasta iyileşmez, suçlu doktordur.
Doktorlar günah keçisi
Çarşamba günü Sabah gazetesinin birinci sayfasında manşetten verilen ve ‘Şeker hastası Remziye Yücel’ in kırık ayak bileği sıkıca alçıya alınınca iltihap kaptı. Çürüyen başparmağı kesilen Yücel, MRSA mikrobu kaptığı için yaşamını yitirdi…’ diye başlayıp süren haberde de tabii ki yine doktorlar günah keçisi yapılmakta.
Gazetenin internet sitesindeki okuyucu yorumlarını okuyunca bu tür haberlerin ve özellikle de bunların veriliş şeklinin ne kadar yanlış ve yanıltıcı olduğu da açıkça görülüyor.
Hele bunlar içinde okuyanların yüzde 42’ sinin de katıldıklarını bildirdikleri bir okuyucu yorumu var ki; tüyler ürpertici:
‘Eleştirileri bırakalım da aile yakınlarını harekete geçmeleri için cesaretlendirelim. Hastanelerin ve doktorların yanlarına kaldıkça bu sorunlar düzelmeyecek. Tazminat davası açın. Bir avukatla konuşun, göreceksiniz ki kazanma şansınız çok yüksek. Peşini bırakmayın. Göz göre yapılan hataların bedelini sadece canıyla ödeyen biri olmasın ortada. ‘
Hastane mikropları küresel bir sorun
Bu haberin konusu, yani hastaların hastanede mikrop kapmaları sadece ülkemize özgü bir şey değil. Bu, en gelişmişinden en geri kalmışına kadar tüm dünyanın en önemli sorunlarından biri.
Nitekim Amerika’ da birkaç gün önce yayınlanan ve 1.200’ ün üzerinde hastaneyi kapsayan bir araştırma durumun ciddiyetini tüm açıklığı ile gözler önüne seriyor. Bu araştırmaya göre, yılda ortalama 35 milyon kadar insanın hastanede yatırılarak tedavi gördükleri Amerika’ da her bin hastanın 46’ sına MRSA mikrobu bulaşmakta, bunların 12’ si taşıyıcı olarak kalırken, 34’ü zatürree, septisemi(kan zehirlenmesi) gibi ciddi enfeksiyonlara yakalanmaktadır.
Bu veriler, Amerika’ da her yıl 1 milyon 200 bin kişinin hastanelerden antibiyotiklere dirençli MRSA mikrobu kaptığını ve sayıları 119 bine kadar ulaştığı tahmin edilen hastanın da bu yüzden öldüklerini ortaya koymaktadır.
Durum Avrupa’ da da farklı değildir. Avrupa Birliği Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi’ nin bu sene haziran başında yayınlanan raporu da bu ülkelerde hastaneye yatan her 10 kişiden birinin yani, her yıl 3 milyon insanın hastanelerden enfeksiyon kaptıklarını ve bunlardan 50 bin kişinin de bu sebeple öldüklerini bildirmektedir.
Neticede, hastane enfeksiyonları sadece ülkemizin değil tüm dünyanın bir sorunudur. Bir takım tedbirlerle bunların azaltılması elbette mümkündür, bunda da başta doktorlar olmak üzere sağlıka ilgili tüm birimlerin –bu arada hastaların ve hasta yakınlarının bile- rolleri vardır; ama bu enfeksiyonları tamamen ortadan kaldırmak da maalesef mümkün değildir.
Gelelim neticeye
Medya, bu örnekte de olduğu gibi, sağlık haberlerini verirken çok dikkatli davranmalı, tek taraflı suçlamaların haberleştirilmesinden titizlikle kaçınmalıdır.
Zaten çok zor şartlar altında, fedakârca hizmet veren doktorların yalan yanlış suçlamalarla morallerinin bozulmasından, motivasyonlarını yitirmelerinden en çok zararı yine hastaların göreceğinin bilmem kimse farkında mı?
