content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

12 Oca

Gerçekleri Gizleyenler, Açanlar, Saptıranlar

 

  GERÇEKLERİ GİZLEYENLER AÇANLAR  

 

 

     "Beşer şaşar", " insanoğlu kusursuzluktan uzaktır" "kusursuzluk Allaha mahsustur" diye yazan din kitaplarında din büyükleri veya toplum liderleri anlatılırken bu sözler unutulur nedense?!  Peygamberlere ve din büyüklerine atfedilen uydurma mucizeler, ahireti bile gören gözler, olağanüstülükler, kafası çalışana itici geliyor tabi ki... Şunu da belirteyim: ön sezgileri oldukça gelişmiş, basireti olağan üstü, manevi yönüyle diğer insanların fevkinde olan insanların varlığına candan inanırım. Pek çok insanın göremediğini gören, duyamadığını duyan insan vardır.  (Peygamberler, bazı liderler, evliyalar, sıradan sandığımız insanların içinde bile )

    Ama bu insanları anlatan, tanıtan, yazanlar, onlara toz kondurmazlar.  Bir yönüyle çok mükemmel veya olağanüstü olan zatlar, diğer yönüyle zaaf içinde olamaz mı ?  Yüceltilen kişilerin zaafları niçin gizlenmeye çalışılır?

 

    Kusursuz gösterilmeye çalışılan şey aslında o kişinin şahsında bazı fikirleri empoze edebilmektir… Ama olağanüstülüğüyle mümkünsüz bir irade, nefis ve fedakârlığa sahip olan bir şahıs, nasıl örnek alınır?  İnandırıcılığı veya yapılabilirliği kalmayınca tümden kaybediyor örnek örnekliğini. Bu kişileri kusursuzlaştıranlar, tabulaştırıp köşeye süs diye astırdıklarını fark etmiyorlar bile.

     Tarihte üstün başarılar elde etmiş olan han, hakan, kumandan, padişah ve bu gibi kişiler de yine aynı şekilde olağanüstü bir hale getiriliyorlar. Şeyhi şeyh yapan müridler, kraldan öte kralcılar öyle çok ki; neden bu kadar ileri gitme ihtiyacı duyuluyor anlamış değilim. Önemli bir yazar, şair, siyasetçi ve bunun gibi toplum önüne geçmiş kişileri anma günlerinde bu davranışlara  çok rastlıyoruz. Konuşmacılar bu kişiler için öyle bir tablo çiziyorlar ki aklım şaşıyor..." Ya kardeşim hangi konuda üstünlük göstermişse; o yönünü anlatın bu şahsın, tüm hayatıyla muhteşemleştirmeyin!" diye haykırmak istedim her zaman bunlara.

 

   Aynen aşığın maşuğunda kusur göremediği gibi bu kişilere hayran olanlar da bir nevi aşk yaşıyorlar galiba. Veya birisine tapınma ihtiyacı mı duyuyorlar acaba diye düşünüyorum? Bunların bastığı toprak kutsal,  sevdiği yemek mübarek, dinlediği şarkı ibadet oluyor adeta. Çünkü onlara tapındıklarının farkında bile değiller.

   

     Etkiye tepki doğması muhtemeldir. Birileri bu kişilerin sadece başarılarını anlatmak yerine top yekün tüm yönünü şişirmeye kalkışırlarsa; elbette birileri de çıkar bu şişirmeleri indirmeye çalışır. Tepki gösteren taraf, sadece şişirilmiş olan bölümde kalsalar; gerçekten baş tacı edilecek yönlerini de unutturmaya, küçültmeye kalkışıyor, yok etme cüretine giriyorlar.

 

      Mesela, halifelik makamına sahip olan padişahları, peygamber ayarında gösterilme çabaları gibi...  Halbuki, Peygamberimiz bile "ben insanım, hatasız değilim" diyor. Padişahın içki içmiş olmasından gocunanlar,  padişahlara hain denseydi belki de bu kadar gocunmazlardı. Haremde çok eşlilik mevzusunu bire bin katarak açmaya veya tüm gerçekleri kapatmaya çalışanları anlamak mümkün değil... Gerçek neyse adabı muaşeret kurallarına uyarak anlatın ki, iyi niyetinizi takdir edeyim. Madem amacınız topluma hizmet öyleyse;  vazifenizi toplum kurallarına, kişilik haklarına, ahlak seviyesine uygun yapın. Kimsenin yatak odasında, gönül hanesinde gezinmeyin!

     Atatürk'ü kadın düşkünü ve ayyaş göstermeye çalışan zihniyetle, padişah ve çevresini cinsi sapkın, şehvet düşkünü göstermeye çalışan zihniyet aynı basitliği paylaşıyor... Padişah o günün anlayışına göre çok eşli olabilir. Atatürk bir veya birkaç  kadına gönül verebilir, aşk hayatı çalkantılı geçebilir, içki içebilir... Nihayet onlar da insan.

 

    Sudan çıkmış ak kaşıkların (!) kafalarını taktıkları kişileri  zifire bulamaya çalışmaları, ya art niyetlerinden ya da ruhsal dengesizliklerinden kaynaklanıyor.

 

    Özelinde ne yaşamışsa yaşamış, hesabını Allaha versin bana ne?  Benim milletim, devletim için çalışmış, çırpınmış ya; hatasıyla kusuruyla onlar benim.

     Onları, sevabıyla, günahıyla, kusuruyla, tarafsız şeffaf bir anlatımla anlatın ki, kutuplaşmalar olmasın...

    Seviyeli, insaflı yaklaşımlarla maziden dersler alıp atiye güvenli kulaçlar atalım attıralım.

 Siyasi görüş bataklığına bulayarak geçmişimizi ziyan etmeyelim lütfen!

 

 Asuman Soydan Atasayar

Etiketler : , , , , , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank