content
15 Haz

Geceye Övgü

Kahve tadında bir acı, hayatın işleyen bütün bir yazgısı.Tozların içinde amaçsızca yürüyen bir hamamböceği   gibi ansızın durup yönünü tayin eden başlıklarımla bir hiçten başka neyim şu gündüz vakti?

Ama geceler öyle mi? derdim önceden.

Yine de gecelerin kolları daha sıcak; gövdemi saran hayalet elleri bana ulaştıramasa da, daha sıcak bir duyumsama. Kendim olduğumda çok daha fazla geceyimdir ben! Kitaplar bile bir başka görünür gözlerime.

Hepsi gecenin görkemli entarisini pamuk tenine dolayan, şık dekoltesiyle, nefesi durduran bir sırtın saf pürüzsüzlüğünde, başını hiç kaldırmak istemeyeceğin bir dudak aralığında, o narin omzuyla bir kadının apaçık gel deyişini takınır, ağızlarında dilleri olmasa da bana!

Birden temizlenip, birdenbire kirlenen bir mahlûk gibi, uzak aynaların kırılgan  çatlağına sinen, bir yalnızlık öyküsünü andırır gündüzlerim!

Ben her öldüğümde hep doğduğumu bilirim!

Bu yüzden topuklarımın kanlı dikenlere vurduğunu, en dibin vazgeçilmez ama bir o kadar da ıstıraplı olduğunu bilirim.

Bütün çehresiyle bir güzellikte, farkedilmez bir kayıtsızlık senfonisine çok defa kulak oldum. Görünenin görünmeyen ruhuyla kayıtsız bir çileye ilmek ilmek acılar tuttum.

Kim bildi?

Kim anladı beni?

En güzel ben kendimle içerim demiştim yıllar öncesinde, kendi anlamımın uçurumuna yuvarlanarak… 

Neden bilmem ama bunca ruhun katlanılır gibi olmayan yalnızlığının dehlizlerini giyinen sihirli kelimelerime de, ancak böyle vardığımı da bilirim! Kimse için değilse, kendim için mi, kanatan bıçağın acısını ta derinlerimde duyumsayarak, buna çok defa katlandım?

Kendime bile zor dayandığımı bilirim! Ve bilirim ki her şey yalnızlıkta biter, kök salar derinlere!..

İşte böyle, belki böyle bir nehirde akmayı seviyorum geceleri karanlık pencereme vuran loş masamda hızlı mürekkep akıntısında…

Peki ya neden?

‘Geceleri neden severim?’ diye soran bir dilin, gece şakıyan şarkılarını  dinleyip, usulca  düşlerin uzun pelerinine  sarılan varlığımın vardığı, cehennem kıyıları da bilmedim mi ben!

Nedense her gecenin körpe göğüslerine yaslanan başımın etrafına üşüşen hayallerin, uslanmaz kurbanı oldum!

Gündüzleri bir hayalet gibi dolananın kim olduğunu sorarım kendime.

Kimdir o sahte uzantı?

Görmeyen ve asla görünmez olan bir gözün, güneşli kaldırıma serpilen gölgesinin umursanmaz boşluğuyla, adım adım sancılanan bir yürüyüşün, dönüp dolaşıp vardığı yerde, yeni  yeni kendime dönüşümü kutlarım.

Belki o zaman nefes kurtulur düğümlenmekten, kim bilir! Güneş batarken pencerede belirir, melankolik acının ilk izlenimleri. Soluk bir ışık, masa başı kalem ve defter, bir yol göstericidir o zaman!

 Gece; o  zaman, tam da o an kazanır anlamını, inerek derinlerine; neye yarar boş yere ölmek,  diye söze dizilir harfler bakarak birbirine, yanan kalbin ötesinden hızla yükselen dumanıyla! …

Gece bizi var eden bir boşlukla yayılır içimize, dönüşerek kendi rengine!

İşte o zaman;

Biraz gri ve kurşuni bir gece, yıldızlı ölümsüz bir  ışıkla gelir   bir şairin dizelerine!

Geceyle kalın,gece kalın!......

Etiketler : , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank