content

ikradan-mahyaya-aydinlanma

19 Oca

Ey Devlet-i Ali’nin Ali Yöneticileri!

Sevgili meslektaşım, Eyüp KOÇAK bey’in ülkemizde, kardeşliğin, barışın, sevginin, güvenin gerçekleşmesi uğruna“Devlet Büyüklerimize Çağrı” adıyla kaleme aldığı bu talep ve duygulara katılmamak ne mümkün! Aynı özlemleri duyan bir insan olarak Antalya’dan mailime gelen bu anlamlı yazıyı önemine binaen bende değerli okurlarımla “Yüksel Mert”imzasıyla paylaşmak istiyorum.Yükleniyor. Lütfen, bekleyin...

“Devlet Büyüklerimize Çağrı”

Aşık Reyhani, Murat Çobanoğlu, Rüstem Alyansoğlu, İlhami Demir, Abdulvahap Kocaman, Ali Ekber Çiçek, Aşık Mahsun-i Şerif, Aşık Veysel, Aşık Daimi, Abdullah Papur, Musa Eroğlu, Hayati Vasfi Taşyürek ve Hilmi Şahballı...

Elleri öpülesi bu ozanlarımızı yeterince tanıyor muyuz? Onların yaşam felsefelerini, dünya görüşlerini, eserlerindeki ince nüansları ne kadar anlayabiliyoruz? Türkiye'nin değişen koşulları içerisinde ömürleri boyunca, karın tokluğuna da olsa insanlarımız için kalem oynatan, gönül telimizi titreten tezenelerimize verdiğimiz değer acaba ne kadar yeterli?

Türkiye'nin birlik ve beraberlikten yana olması gerektiğini; Türkmeni, Alevisi, Sunnisi, Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkezi ile bu ülkenin değerlerine hitap eden kültürümüzü yeri geldiğinde ırkçı, yeri geldiğinde solcu, yeri geldiğinde faşist, yeri geldiğinde çok ütopik kabul etmedik mi? Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgemizde yıllardır yaşanan çatışma süreci, evlere ateş düşen on binlerce ocağın sesi olan bu ozanlarımızı daha ne kadar 'yok' sayacağız?

'Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri yok olmuş demektir' diyen, Mustafa Kemal bu sözü söylerken ne söylemek istemişti? Bu soruları ve yapılan muameleleri fazlasıyla çoğaltmak, üstüne konuşmak mümkün. Türkiye'de kavram kargaşılığının hat sahfada olduğu, ak ile siyahın bile şaşırtıcı yer değiştiriciliğine şahit olduğumuz şu günlerde, elimizi yüzümüze koyup bir kez daha düşünmek gerekiyor. Teknolojinin alabildiğince geliştiği, insanı saf dışı edecek özelliklerin gelişimine yakın şu günlerde; hiç bir şey yapamasak da, sosyal paylaşım sitelerinde, video paylaşım sitelerinde bu insanların eserlerine göz gezdirmek gerekmez mi?

Sanatçısına 'tırşoförü' gözü ile bakan, ağıtlarını 'çığlık' olarak görmeyen bir toplum psikolojisi yeni nesillerine doğruları anlatmak da ne kadar samimi olur?

Bir arkadaşım, Aşık Mahsuni Şerif'in ameliyat parası olmadığı için ameliyat edilmediğini, bu nedenle büyük bir değerin ölüme terkedildiğini söyledi. İddiaların gerçek olma ihtimalini vazgeçtim, böyle bir soru işaretinin kafalarda oluşmasını bile 'kabul edilemez' görüyorum.

Benim bildiğim, hemen hemen eserleri yüzlerce sanatçı tarafından seslendirilmiş, binlerce kez dinlenen eserleri üreten, yaşayan beş tane halk ozanımız var. Bunlardan bir tanesi Hilmi Şahballı, Aşık Feymani, Abdurrahim Karakoç, Ali Kızıltuğ ve Musa Eroğlu... Eserleri ile Türkiye ve dünyada abartısız söylüyorum, binlerce kişiyi harekete geçirebilecek kadar gücü olan bu ozanlarımıza yaşarken değer versek ne kaybederiz? Onları yaşarken rahata kavuşturmak, geçim sıkıntısı çekmemeleri için her türlü ortamı sağlasak, ozanlarımız vasıtasıyla birlik ve beraberlik kavramını anlatmak yine de bu kadar zor olur muydu?

'Türkiye'nin her köşesine sevgi ve hoşgörü okulu kurulmalı. Ülkemizdeki ayrımcılık, ülkemizdeki sevgisizlik ancak böyle sona erer. Birlik beraberlik bilinci gelişen bir nesil ortaya çıkar' diyerek çağımızın üstün filozoflarına taş çıkartacak bir sosyal analiz ortaya koyan HilmiŞahballı gibi ozanlarımıza devletimiz sahip çıkmalı.Onları fahri değil gerçek kültür elçileri olarak kabul etmeli. Üretkenliklerine sınır getirip, yaşama kaygısına düşürmemeli..

Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a, Başbakan Yardımcımız Sayın Bülent Arınç'a ve Kültür Bakanımız Sayın Ertuğrul Günay'a bu ülkenin sade bir vatandaşı olarak sesleniyorum. Lütfen yaşayan halk ozanlarıma yaşarken sahip çıkınız. Onları yok kabul etmeyiniz. Eserleri ile milyonların gönlünde taht kurmuş kültür elçilerimize bu ülkenin kendi kanalında yer veriniz...

Kardeş kavgasını sona erdirmeye milyonlarca liralık para harcıyoruz. Bütün farklı görüşlerde olan halk ozanlarımızın bir araya gelerek, birlik ve beraberlik mesajı veren konserler vermesi, halkı aydınlatması, yanlış yoldan döndürmesi kaç milyon liraya bedeldir?

Hepimizin vergileri ile ayakta duran TRT'nin genel müdürü Sayın İbrahim Şahin Beyefendi!

Bütün farklıgörüşleri bir arada tutan, özü birlik ve beraberliğe dayanan, bütün etnik kökenleri bu ülkenin zenginliği olduğunu haykıran Hilmi Şahballı, Musa Eroğlu, Ali Kızıltuğ, Aşık Feymani, Abdurrahim Karakoç gibi ozanlarımızın ortak sunduğu bir türkü programı kokuşmuş medya programlarına kafa tutmaz mı? Türkiye'nin özüni ifade eden türkülerimizin batı özentisi gençlik tarafından farkedilmesi, yaşayan halk ozanlarımızı halka emanet edilmesi sizi tarihin en parıltılısayfalarına yerleştirmez mi?

Bence başımızı iki elimizin arasına alıp, samiyetle tekrar tekrar düşünmek gerekiyor.

Türkiye'de Türkçeyi en iyi kullanan ozanlarımız sayesinde Türkçe'nin mükemmelliğini, etnik dillerimizin kültürel zenginliğimiz olduğunu zorlanmadan, savaşa, topa tüfeğe,şehite gerek kalmadan anlatabiliriz!

Tabi bunu yapabilmek için gerçekten samimi olmak gerekiyor...

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank