content

04 Mar

Ey Başbakan! Bu Bankayı Açmamalısınız!

Dün, Ergenekon sanığı Bedrettin Dalan’ın Yeditepe Üniversitesi’nden bir GDO yandaşı GDO’nun zararından çok faydasının olduğunu, hormonun ise şu ana kadar ispatlanmış bir zararının olmadığını gibi trajikomik bir iddia bulunmuş.Her gün Dalan aleyhine haberler yapan ‘dindar’ bir gazete ise talihsiz açıklamayı dördüncü sayfasından “bilinçsiz açıklamalara tepki gösteren Prof Şahin: GDO’nun zararlarından çok faydası var” şeklinde büyükçe haberleştirmiş.

Bu açıklamayı ciddiye alıp cevap vermeye gerek yok. Bu gazetenin yakından tanıdığım patronun bu haberin aslını bilse asla izin vermeyeceğini biliyorum. Fakat GDO karşıtlarını “İsrail aşığı” olarak yaftalayan aynı gazetenin orta sayfa yazarı için bu hassasiyetten söz edilebilir mi?

Stanford Üniversitesi Biyofizikçisi Prof Steven Block; “Aklıselim hiç kimse GDO’lu ürünleri kullanmaz. Ancak herkes aklıselim değil” diyerek başka söze gerek bırakmıyor.

Bu ‘fıtratı düşmanı’ tarım ilacı, gübre, hibrit tohum, GDO, nano gıda ve katkı maddelerinin neden olduğu ürkütücü birkaç iki günün yeni örnekleriyle Başbakanın açacağı bankaya dönelim.

Bir: Atrazin adlı tarım ilacının ilacın kullanıldığı bölgelerdeki erkek kurbağaların cinsiyetini değiştirdiği tespit edildi.

İki: Bir tavşan, fil şeklinde yavru doğurdu. Siyah yavru sadece 5 saat yaşayabildi.

Üç: Çin’de cildi balık derisi gibi pullu bir bebek dünyaya geldi. Çocuk terleyemediği için  sürekli sorun yaşıyor.

Dört: Hazır meyve sularında 2,5 ile 10 katı arasında miktarında kanserojen maddeye tespit edildi.

Beş: Balıklar ve özellikle de kabuklu deniz ürünlerinde demir, asbest gibi onlarda kanserojen madde tespit edildi.

Dün ajanslar, okuyanları üstelik birde Ak Partili iseniz çok memnun edici bir haber geçti.

Neydi haber?

Başlığı “Tohum gen bankasının temelleri atılacak” şeklinde olan haberin devamı “Temeli 30 Temmuz 2009'da atılan Türkiye Tohum Gen Bankası, yarın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılacağı törenle açılacak” şeklinde kafa karıştırıcıydı.

Bu iddialı habere ne kadar sevindiğinizi tahmin edebiliyoruz.

Ama biz sizin gibi şanslılardan değildik. Bu “büyük” çalışmayı üzüntüyle hatta ‘nefretle’ karşıladık.

Neden mi?

Küresel sermaye, devletin şirketlerin menfaatlerini bekleyecek kadar güçlü ancak küresel sermayeye kafa tutamayacak kadar da zayıf olmasını arzular. Bunun içinde bazı çalışmalara göz yumarmış gibi gözükerek kontrollü bir biçimde destekler.

Bu güçler, Türkiye’nin tohum bankası kurması fikrine karşı şimdilik sessizler. Nasıl olsa bir yolla, bu bankadaki tohumlara da erişme imkânları olacaktır. Türkiye’nin Tohum Gen Bankası’nın kurulma kararı; Şubat 2008’de Malezya'nın başkenti Kuala Lumpur'da yapılan ‘D-8 Tarım Bakanları Konferansı'nda alınır.

Tarım Bakanı Mehdi Eker, “Yurtiçi ve yurt dışından topladığımız tohumları burada hem genetik olarak muhafaza etmiş olacağız insanlık adına, hem de bilim insanlarının yapacakları çeşitli çalışmalarda bu materyal olarak kullanılabilecektir” şeklinde açıklar.

Para GDO’culardan

D-8’e ait bu bankayı işletme hakkı ‘Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü (TAGEM)’ne verilir. Tohum bankasının kurulması için gereken 350 milyon dolar ile katılımcı ülkelerin tohum bankasında pozisyonlarının nasıl olacağı konusunda 21-24 Temmuz 2009’da İzmir’de bir toplantı gerçekleştirilir.

Toplantıya, tohumcuları temsilen Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) katılır. Toplantı sonrasında TÜRKTOB Başkanı “projeye Birleşmiş Milletler (BM), Dünya Gıda Örgütü (FAO) ve Avrupa Birliği (AB)  mali destek verecek” diye açıklıyor.

Dikkat ediniz. Erbakan Hoca’nın kurduğu D8’ün tohum projesini GDO’cular destekliyor. Bunu Saadet Partisi’nin düzenlediği panelde söylediğimde önemli bir tepki almıştım.

Peki, kim bu TÜRKTOB?

Bu çatı örgüt, Bisab, Fidebirlik, Füab, Süsbir, Todab, Tsüab, Tyap gibi derneklerden oluşuyor. Bu örgütün içinde başta Syngenta ve Monsanto olmak üzere, küresel GDO’cuların tamamı yer alıyor.

D-8’in bu işlerde bir maske olduğunu, TÜRKTED’den Ali Özbuğday’ın “Türkiye D-8 ülkeleri arasında kendine özgü bitki türleri en fazla olan ülkedir. Bu nedenle tohum bankasının burada kurulması, ıslahçı kuruluşların ileride bu genleri araştırma-geliştirme çalışmalarında kullanması ve diğer ülke kaynaklarının da korunması ve geliştirilmesi son derece önemli” açıklamasından anlamak zor olmayacak.

 şin ilginç yanı, deveyi pire yapmaları, bir tesisi üç beş açmalarıyla da tanıdığımız siyasetçilerin bu bankaya ait faaliyetleri çok sessiz yürütmeleri ile küresel tarım tekelleri ve yerli figüranların da üyeleri olduğu derneklerin bu projeyi anlatırken ağızlarının suyunun akması.

Tohumlarımızı en güvenli yerlerde depolayınca tüm sorunlarımız çözülecek mi? Artık bir şey yapmamıza gerek yok mu?

Hayır, hayır! Tohumları saklamak hiçbir şeyi çözmez, çözemez. Bu durum tıpkı, ilacı hastaya vermek yerine kilitli dolaplarda saklamaktan farksız. Dolaptaki ilaç hastaya ne kadar yarar sağlıyorsa, tabiî tohumları depoda saklayıp GDO’lu ve hibrit üretim yapmakta aynı. Hasta ölünce, tedavi edici iksir elinizde olsa ne yararı olabilir? Tohum bankası kurmakta bu kadar anlamsız ve saçma.

Bu oyuna alet olduklarına inandığımız D-8 ülkelerime çağrımız o dur ki:

Bir: Geliniz, GDO konusunda bir yol haritası ortaya koyunuz!

İki: Üyelerinizi Dünya Ticaret Örgütü (WTO), IMF ve Dünya Bankası’nın kumpasından kurtarıcı politikalar geliştiriniz!

Üç: GDO’nun ve GDO’cuların şerrinden korunmak için geliştireceğiniz politikaları İslam Konferansı Teşkilatı ile birlikte ivedi olarak hayata geçiriniz!

Kuracağınız tohum bankalarının GDO’cuların desteğine mazhar olduğu bir çağda görüleceği üzere tohum bankası kurmak çözüm seçeneklerinden biri değil.

Tohum, bankalarda saklanmak için değil, toprakta yeşertilmek için var. İyi bir iş yaptığınızı zannederken birde bakmışsınız birileri sizi şerrin içine çekmiş olabilir. Gün gelir başkaların amacına araç olduğunuzu anlarsınız ama iş içten geçmiştir. Bu ülke bunun sayısız örneğiyle dolu. Tıpkı cehennemi doluşan iyi niyetliler gibi.

Bu nedenle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açacağı Tohum Bankası’nın üzüntü duyuyoruz.

Yanlış alkışlayamayız.

Not: Dün bu makaleyi kaleme Alırken Mazlumder İstanbul Şube Başkanı dostum Cihad bey aradı. Timetürk’de GDO’nun yararlarından söz eden bir haber yer aldığını ve şaşırdığını ve üzüldüğünü belirtti.

Haber Müdürü Emrullah beyi aramadan haberi yayından kaldırdım. Haberi dün Timetürk’e staja başlayan bir editör onay almaksızın yayına almış. Utandım ve kendi okurumdan özür diliyorum.

Eleştirdiğimiz açıklamanın bizde de yer alması utanılacak bir hâdisedir.

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank