content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

26 Haz

Evrene Müdahale: Mucize

“Acz” kökünden türeyen bu kelime, tam anlamıyla karşı konulamaz gerçek, âciz bırakan, müthiş olaylar veya hârikalar anlamına gelir. Esasında Kur’an’da kelime olarak mucize kavramı geçmez. Ancak bunun yerine işaret anlamına gelen ayet veya çoğulu olan ayat geçer. Ayatın anlamı nişan, belirti, işaret, ibret demektir; Türkçe’de ayete karşılık “bellik” kelimesi kullanılır. Bugün Türkçe’de kullanılan mucize, peygamberlerin yaşamında meydana gelen olağan-üstü olaylara denir. Yunanca’da Mythos/Mitos, söz anlamına gelip, anlatılan masallara, hikayelere verilen addır. Zazamanla eski tanrılar, kahramanlıklar üzerinde gerçekleşen destansı ve olağan-dışı tüm olaylara mitos/mythos yani efsane denilmiştir. Türkçe’de Mucize özel bir ad hâline gelip, sadece İslami bir terim olarak kullanılırken; efsane antik-çağ’da meydana gelen, o dönemde kabul edilen masallara, destanlara, hikayelere, tanrılarla ilgi kahramanlıklara, olağan dışı olaylara deniliyor.

Hz.Muhammed’in yaşamında olağan-üstü, mucize denilen olaylar yaşanmış mıdır? Konuya dair İslam tarihinde ve geleneğinde 700′e yakın Mucize anlatılır. Peygamberlerin yaşamında meydana gelen olağan-üstü olaylara “Mucize” denir, Evliya/Ermiş insanların yaşamında meydana gelen ilginç olaylara Keramet denirken; sıradan samimi Müslümanların yaşamında görülen olaylara ise “hârikulâde” yani harika olaylar/adetler denir. Olağan dışı olaylara örnek olarak, insanın uçması, balığın konuşması, kişinin işaretiyle dağları/taşları ikiye ayırması ve benzeri. Ayrıca Sihir denilen İlizyon/yanıltma bu konunun dışındadır. İslam literatüründe “sihir” kabul edilmekle birlikte, inanılması ve yapılması kınanmıştır. İlginç olan ise Harut ve Marut olarak ifade edilen iki meleğin bu ilmi insanlara öğretmesidir, aynı zamanda Harut ile Marut’un bu öğretiden ötürü günah işlemediklerinin kabul edilmesidir.

Tanrı müdahale evrene eder mi? Eğer herşey bir düzen ve nizam çerçevesinde yaratılmışsa; Allah neden yeryüzündeki bazı kulları için, sevdiği bazı kullarının hatırı adına -kendi koyduğu yasalara- müdahalede bulunsun? Kuran’ı incelediğimizde “Allah’ın evreni bir takım yasalarla donattığı” görülür. Bu yasalara ise Âdetullah denir. Âdet, lügatte “Avd” kökünden türemiş olup, dönüşü zor veya geri dönülmez anlamındadır. Örneğin Kuran’da “Biz bir Resul göndermedikçe, hiçbir kimseye azap edecek değiliz.” (İsrâ Suresi, 17/15) diyerek bir kural bırakıyor. Peygamber gönderilmeyen halkların azap çekmeyeceği bir adettir. ve Allah bu adeti bozmayacağına dair sözleri vardır. Âdetullah mefhumunun yanı sıra, bir de Sünetullah kavramı vardır. Sünnet lügatte yol, anlamı; kanun, gidilecek yol, izlenecek kurallar veya geleneklerdir. Mesela Kuran’da verilen bir söz herşeyi açıklıyor: “Allah’ın kanununda aslâ bir döneklik de bulamazsın” (Fâtır Suresi, 35/43) Başka bir ayette evrenin de yasalarla yönetildiğini görüyoruz: “{Allah} Böylece onları yedi gök olarak iki devirde {günde} var etti ve her göğe kanununu {özünü} yerleştirdi {emretti}…” (Fussilet, 43/12), “Onun yanında her şey bir ölçü iledir” (Ra’d Suresi, 13/8), “Bir toplum kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez” Ra’d Suresi, 13/11), “Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzün önüne geçebilir. Hepsi bir yörüngede yüzmektedirler” (Yasin Suresi, 36/40), “Bu, Allah’ın öteden beri süregelen yasasıdır; Allah’ın yasasında bir değişiklik bulamazsın” (Fetih, 48/22,23) ve daha birçok ayet bu kuralları açıklar. Toplumda, bireyde, evrende; döklerde, yerde, her yerde bir adetin/sünnetin ve yasanın bulunduğuna dair verdiğimiz ayetler -konunun anlaşılması adına yeterlidir.

Ayrıca Ankebut Suresi 50. ayetinde geçtiğine göre, o dönemin insanları peygambere gelip bir takım mucizeler talep ediyorlar. “Dediler ki: ‘Ona Rabbinden ayetler (birtakım mucizeler) indirilmeli değil miydi?’ De ki: ‘Ayetler yalnızca Allah’ın katındadır. Ben ise, ancak apaçık bir uyarıcıyım.’ Bunun üzerinde 51. ayette cevap olarak mucize talebi kabul edilmiyor: “Bu kitabı sana indirmiş olmamız ve kendilerine okunması onlara yetmez mi? Bunda inanan bir toplum için bir rahmet ve öğüt vardır.” Kuran’a göre “mucize/ayet” varolan şeylerdir. Örneğin yerçekimi bir yasadır ve bu ayettir; yani mucizedir. İstenen olağan-dışı mucizeler ise kabul edilmiyor. Peki o zaman Müslüman dünyada varolan efsanelerin kaynağı neresidir?

Doğal olarak her peygamberden sonra mucize furyası başlatılır. Sadece peygamberler için değil, aynı zamanda kahramanlar, büyük işler başaran insanlar adına; insanların daha çok bağlılığını sağlamak adına böyle olaylar uydurulur. Hz.Muhammed’in adına kurulan hadis merkezleri vardı. Küfe’de, Basra’da; buralarda ve daha birçok yerde insanlara hikayeler anlatılırdı. İktidarı güçlendirmek adına, hatta soğanlarını, hurmalarını sattırmak isteyen tüccarlar adına bile hadis uydurulduğu görülülüyordu. “Şeyh uçmaz, mürit uçurur” deyimiyle, her şahsın yaşamından sonra, farklı bir şahıs ortaya çıkar. Lakin bu seferki olağan-üstüdür. Gerçi Hz.Muhammed, zamanında insanları çok uyarmıştır, ama ne yazar. Marks’ın yaşamında çok ilginç bir anekdot anlatılır. Birgün Marks, kendi adı ve Marksizm üzerindeki absürd tartışmaları görünce “Ben Marksist değilim” demiştir. Bu da o mesele. Xalo’nun dediği gibi Hz.Muhammed bir gözünü açıp Müslüman topluma baksa, çok daha kesin bir dille, “Ben İslam değilim” diyecektir.

{...}

Mehmetsalih Özalp

Mazdek.com

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank