content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

19 Haz

Empati ve Sosyalleşme Ayı

Dinin ve ibadetin ahlâkî seviyeyi yükselttiği bilinmektedir.

Zira dindar kimseler sorumlu bulunduğu alan itibarı ile davranışlarını daha iyi kontrol etmekte, daha disiplinli ve sorumlu bir hayat yaşamaktadırlar. Daha doğrusu öyle olmalıdırlar…

İbadetlerini bihakkın yerine getiren insanların nezaket ve dürüstlükleriyle bilindikleri, bencil davranışlardan uzak durdukları, diğergam oldukları da gözlemlenmiştir.

Bu bağlamda manevî kirlenmenin önlenmesi ve ahlâkî zaafların giderilmesi, uyumlu, tutarlı ve huzurlu bir hayatın yaşanması bakımından ibadetler en etkili vasıtalardır denilebilir.

İbadetler, kişinin sosyal davranışları ve ilişkileri üzerinde de olumlu etkiler yapmaktadır. Düzenli bir ibadet hayatı, beden ve ruh sağlığında olduğu gibi mutluluk bakımından da müspet tesirler vücuda getirmektedir. İbadetlere devam edenler, başkaları ile iyi geçindikleri gibi, kendileri ile de iyi geçinir.

Fakat tüm bu olgulara rağmen günümüz dindarlarının hala; sahtekârlık ve benzeri dinen günah ve toplum nezdinde yüz kızartıcı hareketlerle anılması düşündürücüdür.

İdrak edeceğimiz ay; Kur’an ayı olan ramazan olması hasebiyle yine anlaşılmadan çokça okunacaktır Kur’an.

Oysaki peygamberimiz s.a.v: “Sen, seni günahtan alıkoyduğu müddetçe Kur'an okumuş olursun. O halde eğer seni günahtan alıkoymazsa Kur'an okumamış sayılırsın." buyurmaktadır. Kur’an: “Oruç, size de farz kılındı. Umulur ki, sakınırsınız.” buyurmakta.

Peki, oruç tuttuğu halde çirkinliklerden sakınmayanın hali nicedir!

Bu kıstas üzerine dikkat etmemiz gereken şudur: Namazımız, orucumuz ve tüm ibadetlerimiz bizi kötülükten alıkoyuyorsa, ibadettir ve makbuldur.

Nitekim bir hadis-i şerifte peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlar: Beş şey oruçluya orucunu iftar etmiş gibi yaptırtır.
1- Yalan söylemek.
2- Gıybet etmek.
3- Koğuculuk yapmak. Yâni birisinin lafını alıp ötekisine götürmek, ikisinin arasının bozulmasına sebep olmak.
4- Yalan yere yemin etmek.
5- Şehvetle bakmak.

Burada orucunun bozulduğunu söyleyince: Bunları yapan kimse; nasıl olsa benim orucum bozuldu deyip de yemeğe içmeğe kalkmasın. Çünkü mânevî/sevap bakımdan bozuluyor. Yani; iftar etmiş gibi orucunun sevabını kaçırtır. Ayrıca: "Nice oruç tutan insan vadır ki, onun tuttuğu oruçtan kendisine, aç kalmaktan, susuz kalmaktan başka bir şey yoktur. " Yâni; bir sevabı yoktur, hadisinin ihtivası ve ikazını da özümseyerek oruç tutmamız gerek.

Yüce Allah Bakara suresinin 183. ayetinde şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Sizden öncekilere yazıldığı/farz kılındığı gibi oruç, size de farz kılındı. Umulur ki, sakınırsınız.”

Niyet ederek tan yerinin ağarmaya başlamasından akşam güneş batıncaya kadar yeme-içme ve cinsel ilişkiden uzak durmak suretiyle tutulan oruç ibadetinin de dinî, ahlâkî, ruhsal, sosyal ve sağlık yönünden birçok yararları vardır. Kısaca değinmek gerekirse; oruç tutan kimse sabretme, sıkıntılara göğüs germe, açlığa ve susuzluğa dayanma ve nefse hakim olma melekelerini güçlendirir/kazanır.

Fakirlik ve yoksulluğun ne demek olduğunu daha iyi anlar.

Bunun sonucunda, şefkat ve merhamet gibi yüce duygular kazanır. İsraftan sakınmayı öğrenir. Oruç, insanın manen yükselmesini sağladığı gibi kişinin iradesini güçlendirir, başkalarına karşı, sevgi ve yardım hislerinin gelişmesini de temin eder.

Oruç, en etkin ruh terbiyelerinden biridir. Oruç ibadetinin bizlere sağladığı önemli kazanımlardan birisi de nefis terbiyesidir.

İslâm’da nefis terbiyesine ayrı bir önem verilir.

Yüce Allah bu önemi vurgulamak için nefse yemin ettikten sonra: “Nefsini kötülükten arındıran kurtulmuş, onu kirleten de hüsrana düşmüştür. 91/9-10” buyurur.

Oruç ibadeti, insanın arzularına hâkim olması ve irade eğitimi açısından çok önemli bir işlev görür, kişinin nefsini terbiye etmesine yardımcı olur, insanın olgunlaşmasında çok önemli bir yeri olan sabrı öğretir.

Oruç ve Empati

Orucun empatiyi artırdığı, açlık duygusunu tadan kişinin yoksulları anlaması açısından önemli olduğu, fitre ve sadakanın da sosyal ilişkileri güçlendirdiği inkâr edilmeyecek ve küçümsenmeyecek derecededir.

Ayrıca günümüzde adet olma yolunda olan (büyük şehirlerde de ihtiyaç olan) iftar çadırları ve toplu iftarlar sosyalleşmeye zemin oluşturmakta, sadaka ve fitrenin de yardımlaşma duygusunu ve sosyal ilişkileri güçlendirdiği de aşikârdır.

Teravih, iftar yemekleri için davetler, kandil akşamları, bayram namazı gibi etkinlikleri ile insanlar arası ilişkileri güçlendirmenin yanı sıra aile içi bağların güçlenmesi ve pekişmesine de katkı sunmaktadır.

Ramazanda açlık duygusunu yoğun bir şekilde hisseden ve mücadele veren insanın, açlığın ne olduğunu, fakir insanların hissiyatlarını da anlaması açısından anlamlı olmakta ve “Empati” yapma yeteneğini geliştirmekte. Bu da ruh sağlığı açısından önemli bir katkıdır.

Orucumuzun bizleri sakındırması dileğiyle…

Etiketler : , , , , , , , , , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank