content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

16 Mar

Eğer Hala Kuyudaysan ve Doğru İpi Arıyorsan

Descartes hayatını anlamlandıracağı sağlam bir nokta ararken kendi düşüncesinin gerçekliğine ulaşmıştı. Düşünüyorsam varım,ben varsam beni var eden benden daha bir mükemmel varlık olmalı diyerek huzura kavuşmuştu belki…

Onun için tatmin edici olan bu nokta, benim için bir yerden sonra yetersiz kalmıştır. Akıl yürütme biçimine hayran olsam da başka bir şey daha olmalı daha diye hissedişim, arayışımı sonlandırmama yetmemiştir.

Geçenlerde yazdığım kuyudaki adamın öyküsünden sonra gelen e-postalarda “Hangi ipin doğru ip olduğunu nasıl bileceğiz?” sorularıyla epeyce meşgul olmuştum ki aklıma sonunda bir cevap geldi.İnsan hangi noktada yanıldığı görmeden doğruya bir adım dahi yaklaşamıyor!

Bizim içinde bulunduğumuz karanlık da yalanlarımızın bir sonucu. Her şey kendimize yalan söylemekle başlıyor. “Mış” gibi yaşamlarımız, kendi kendimizi aldatmalarımız, hepsi sadece yalandan ibaret. Beyaz, pembe, gri yalanlar... Bize masum görünen ama gerçekte hem kişisel bozulmanın hem de toplumsal bozulmanın nedeni olan yalanlar.

Bugün her yerde yalan satılıyor. Yalanın alıcısı da satıcısı da bol. Reklamlar ve medya, hep yalan üzerine dönüyor. Araban olursa, evin olursa, yakışıklı veya güzel olursan, en mutlu insanın sen olacağı yalanıyla avutuyorlar bizi. Biz de kendimizi ve başkalarını...

Her yalan biraz daha kirletiyor insan olan yanımızı. Sonra yalanlarımızı savunmaya başlıyoruz. “Bu devirde” ile başlayan bir sürü laf ediyoruz.

Bazen kendimizi olduğumuzdan farklı göstermek, bazen çıkarlarımızı arttırmak, bazen köşeye sıkışmış olmaktan kurtulmak, bazen cezalandırılmaktan kaçınmak, bazen de gerçek olanla yüzleşmemek için yalan söylüyoruz.

Mesela ön tarafa incirin güzelini, arka tarafa kötüsünü koyan satıcı yalan söylüyor. Etin içine sakatatı karıştırıp yüzde yüz dana eti diyen satıcı yalan söylüyor. Organik diyerek yalan söyleniyor.

Seni sonsuza kadar seveceğim diyen adam/kadın yalan söylüyor. Dilenciye “Bozuk param yok!” diyerek hızlı adımlarla ilerleyen adam yalan söylüyor. Beğenmediği halde “Çok güzel olmuş!” diyen kadın yalan söylüyor.

Bilardoda olduğu halde “Toplantıdaydım.” diyen adam yalan söylüyor. Yeni aldığı kazağı “Zaten evde vardı.” diyerek lafı değiştiren kadın yalan söylüyor. Sürekli yalan söylüyoruz. Diğer yandan da çocuklarımıza “Yalan, nasıl yakalanmadan söylenir?”in canlı modellerini sunuyoruz.

Kendi çıkarlarımız söz konusu olduğunda gözümüzü kırpmadan yalan söylüyorsak, bize yalan söylediğini düşündüğümüz karşımızdaki insana neden kızıyoruz?

Bu da bizim insanî çelişkimiz. Aslında kendimize geçtiğimiz torpili, karşımızdakinde gördüğümüzde sıkıntı yaşıyoruz.

Doğruluk, hem bizi hem de ilişkilerimizi kurtaracak yegâne iptir. Yalanlarla düştüğümüz kuyuda bize uzatılmış en sağlam ip, doğruluktur.

Peygamberimizin “Yalan söyleme!” diye nasihat ettiği, Hz. Mevlana’nın “Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol!” diyerek yalan söylememeyi esas aldığı “Urvetül Vüska” ‘’tutulacak sağlam ip’’doğruluktur.

“Mış” gibi yaşamlarımızdan ancak kendi kendimize doğruyu söyleyerek kurtulacağımız kesin. İkili mesajlarla yorulan ruhumuz, doğrulukla dinlenecek gibi görünüyor.

Yanlış da olsa yapılan, doğru söylendiğinde kişinin yanlışını düzeltme ihtimali varken; yalan söylemeye devam edildiğinde insan yalanlar denizinde pusulasız bırakılmış oluyor. Çıkarlarımızın dalkavukluğunu yapmaktan sıyrılarak doğru olmaya niyet edersek, sağlam noktayı bulmuş olacağız sanırım.

İki yol var önümüzde ya doğru söylemek ya da susmak. Üçüncü bir beyaz/yeşil/pembe yalan yok!
Her yerde, her doğruyu söyleyemiyorsak en doğrusu susmak olacaktır. Yani her konuştuğumuz doğru olmalı ama “Her doğruyu, her yerde söyleyeceğiz!” de değil.
Fakat kendimize karşı her daim doğru olmayı öncelemeliyiz. Kuyudan kurtuluşumuz, doğruluğun ipine sımsıkı sarılmakla mümkün olacak.Diğerleri sonradan gelebilirler. Ama hayatımızda doğruluk yoksa diğerleri de yoktur. İyi insan memnun ve huzurlu insan tanımının içine ne koyarsanız koyun en başta doğruluk gelmiyorsa diğerleri sıfırla çarpılmış gibi anlamsız olur.
Şimdi ipi bulduk sıra tutunmak da, aydınlığı eğer istiyorsak hala…

Not: Beklenen kitabımız ‘’ Haz ve Hız Çağında İlişkiler’’ çıktı okuyucularıyla buluşmayı umut etmekte…

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank