content

28 Oca

Doktorlar Göçe Zorlanıyor

Ankara Tabip Odası yayın organı Hekimpostası’ ndan:

Özel hastaneler ve tıp merkezleriyle ilgili yapılan yasal düzenlemelerle kadro satışı ve devri yasal hale geldi. Kadro satışları sonrası hekimler işsizlik veya yaşadıkları il dışında iş arama arasında bir tercih yapmak zorunda kalabiliyor.

Hekimin yıllardır yaşadığı şehirde işsiz bırakılması, o şehirde istihdamını sağlayacak kadro bulunmaması; geçimini sağlayabilmek ve hayatta kalabilmek için çoluğunu çocuğunu bırakıp başka şehirlere zorla göç ettirilmesi (tehcir) anlamına geliyor.

Özel İmece Tıp Merkezi’ndeki ondokuz hekim 2011’in son günlerinde, kadroların başka şehirdeki bir tıp merkezine devredileceği gerekçesiyle işten çıkarıldı. Hekimler son bir buçuk aylık maaşlarını alabilmek için, kıdem ve ihbar tazminatı da dahil olmak üzere merkezden hiçbir alacakları olmadığına dair belge imzalamak zorunda bırakıldılar.

Merkezin sahibi Hüsamettin Kaya’nın, kredi borçları nedeniyle hekim kadrolarını satışa çıkarmak zorunda kaldığını ifade ettiği ve 31 Aralık 2011’den bu yana merkeze gelip de doktorlarını göremeyen hastalara da hekimlerin istifa ettiğini söylediği belirtiliyor. Kadroların Gaziantep’te yeni açılacak bir tıp merkezinde kullanılacağı öğrenildi.

İşten çıkarılan hekimlerin yedisi halen işsiz. Bazı hekimlerse Ankara’da iş bulamadıkları için başka şehirlere göç etmek zorunda kaldı.

“Kadro satışı ile hekimler göçe zorlanıyor”

Özel hastaneler ve tıp merkezleriyle ilgili yapılan yasal düzenlemelerle kadro satışı ve devri yasal hale geldi. Kadro satışları sonrası hekimler işsizlik veya yaşadıkları il dışında iş arama arasında bir tercih yapmak zorunda kalabiliyor.

Konuyla ilgili görüş istediğimiz ATO Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Özden Şener şöyle konuştu: “Sağlık Bakanlığı Türkiye’nin farklı bölgelerinde nüfusa düşen hekim yoğunluğunu birbirine yakın hale getirmek üzere sağlık işgücü planlaması adı altında bir program yürütüyor. Bu program uyarınca, hekimlerin daha yoğun olduğu bölgelerde veya illerde özel sağlık kuruluşu açmak zorlaştırılıyor.

İlk bakışta hekim dağılımının homojenize edilmesi, hekim açığı olan şehirler bakımından faydalı bir düzenleme gibi görünse de, dikkatli bir değerlendirmeyle yöntemin zarar verici etkileri fark ediliyor.

Her şeyden önce; bu uygulamada hekimin de herkes gibi bir insan ve bir sosyal varlık olduğu unutuluyor. İmece Tıp Merkezi olayında somutlandığı gibi, kadroları başka şehirlere satılan hekimlerin yıllardır yaşadıkları şehirde iş bulması neredeyse imkansız.

Hekim, çalıştığı işyeri kapansa dahi, yıllardır takip ettiği hastaları kendi muayenehanesinde görmeye devam edebilir ve bu şekilde yaşamını devam ettirebilir. Ancak, yine Bakanlık, “asansör kapısının kalınlığı 30 cm olmalı” gibi devletin en yeni hastanelerinde bile karşılayamadığı kriterler koyarak muayenehane açmayı neredeyse imkansız kılıyor. Yani bu yol da kapalı. Bu hekimlerin çoğunun birer aileleri, çoluk çocukları var.

Çoğunlukla eşleri de çalışan insanlar. Hekimin yıllardır yaşadığı şehirde işsiz bırakılması, o şehirde istihdamını sağlayacak kadro bulunmaması, geçimini sağlayabilmek, hayatta kalabilmek için çoluğunu çocuğunu bırakıp başka şehirlere zorla göç ettirilmesi (tehcir) anlamına geliyor. Hekimin birey olmaktan gelen temel haklarını çiğneyen, serbest çalışma hakkına engel olan, onu yerinden yurdundan eden, ailesini parçalayan, göç etmek zorunda bırakan bu düzenlemelerde kamu yararından söz edilemez. Zira kişi temel hakları her türlü kamu yararının üzerindedir.

“Doktorların emeği patronların cebine”
İkincisi; bu düzenleme ile özel sağlık kuruluşu sahiplerine bir gecede milyonlarca lira aktarılmıştır. Düzenleme öncesi her merkez ihtiyacı kadar, yani hasta talebine uygun sayıda hekim istihdam ediyor iken, kuruluşların düzenleme anındaki kadroları bakanlık tarafından o kuruluşa tescil edilmiş ve kadroların devrine de izin verilmiştir. Şimdi açıktan veya el altından alınıp verilen paralarla bu kadrolar satılmaktadır. Bir kadro 50.000 ila 150.000 liraya alıcı bulmaktadır.

Bir özel hastaneyi kurabilmek için ihtiyaç duyulan hekim kadrosunun maliyeti milyonlarca liraya varmaktadır. Hastane sahibi bu yatırımı çıkarabilmek için hekimi haftalık 45 saatten uzun sürelerde ve düşük ücretle, ağır ciro baskısı altında çalıştırmakta; kadro sınırlaması nedeniyle kaçacak yeri olmayan hekim çaresiz daha düşük ücretlerle daha uzun saatler çalışmayı kabul etmektedir. Yani; kadro satışından doğan rant hekimin ücretinden kesilmekte, emeğini ucuzlatmaktadır. Kadro sınırlaması ve kadro devrine izin veren düzenleme ile bir gecede doktorların alın teri hastane patronlarının cebine inivermiştir.

Bir diğer nokta da bu rantın halka, tedavi maliyetlerine yansıtılacak olmasıdır. Doktorlara benzer şekilde halk da, artan kuruluş maliyetini üstlenmektedir.”

Hekimler ne yapabilir?

ATO Hukuk Bürosu’ndan Av. Ayşegül Bulut: hekimin yönetmeliğe karşı dava açabilmesi için kendi adına bir işlem tesis edilmiş olması gereklidir. Olayımızda bir işlem olmamakla birlikte yönetmelikten kaynaklı bir hak kaybı ve mağduriyet olduğu açıktır. Bu gerekçe ile maddenin iptali için idari yargıya başvuru hakkı doğabilir.

Bununla birlikte, hekimlerin birey olarak Bakanlığa, kadro devrinin yapılmaması ve kadro devrinin yapılması sonucu mağduriyetler oluşacağı şeklinde bir yazı ile başvurup o yazıya gelen ret yanıtı üzerine bireysel dava açılabilir. Bir diğer yol da; kadro devri nedeniyle işsiz kalan, iş değiştirmek veya başka şehre göçmek zorunda kalan hekimlerin Ankara Tabip Odası’na bir şikayet dilekçesi vermesidir. Bu yolla da hukuki süreç başlatılabilir.

KAYNAK: http://www.hekimpostasi.org/16/01/2012/doktorlar-goce-zorlaniyor-tehcir/

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank