content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

05 Ağu

Darbe Kürdlere Ne Kazandırırdı?

Biten bir gün!

Birilerinin neler çektiğinden habersiz geçen bir gün daha. Kiminin evinde acı, açlık, hüzün, hasret, kimi de evsiz barksız.

Dünya bir günlük olsaydı; sözümü söyler giderdim. Fakat dünya bir günde yaratılmadı ki bir günde yıkılsın.

Anlık sinirle hareket etmeyin.

Başka bir yerde yolunuzun kesişeceği kişilere ve her hangi bir sebepten dolayı tekrar karşılaşacağınız kişilere söylemeniz gereken son sözü en başta söylemeyin.

Her şey vaktinde olunca güzel ve anlamlı oluyor.

Zamanı geçmiş ilaç, şifa yerine zarar verebiliyor. Namaz dahi vaktinde kılınmayınca adı kaza oluyor. Vaktinde söylenmeyen söz ve yapılmayan eylem de böyledir. Fakat yerinde ve vaktinde yapılan her duyarlılık da teşekküre medyun olmalıdır.

Darbe(ler)den en çok çeken bir milletin bir bireyi olarak, daha ilk dakikalarda (en hafif tabir ile sosyal medyada) darbe karşıtı tavır takınmak kaydıyla, seçilmiş olan meşru hükümet şahsında birçok unsuru içinde barından millete yapılan çirkin ve meşum darbe girişiminin karşısında oldum. Dün Mısır'da gerçekleşen darbeye karşı net bir karşıt tavır takınmayan aksine ılımlı ve olumlayan açıklamalarla meşrulaştıran ABD ve batı toplumu gibi ikiyüzlü davranmamızı hiç kimse beklemesin. Sadece Türkiye'de değil dünyanın neresinde olursa olsun, tüm darbelere karşıyım…

Darbeye karşı olduğumuz için inancımız üzerinden Kürdlüğümüze laf edenlere soruyorum, şayet darbeciler başarılı olsaydı ve darbe gerçekleşmiş olsaydı acaba Kürdler ne kazanırdı veya darbenin Kürd halkına ne gibi bir getirisi olurdu?

Belki cevaplayacak yüreğe de sahip değilsiniz.

En kısa ifade şekliyle de olsa ben söyleyeyim: Ne darbelere zemin hazırlanması için Kürdlere yapılan kıyım ve katliamları ne de darbe sonrası zindanlarda ve sürgünlerde heba olan Kürdleri unutmuş değilim. Yani darbe demek, yıllarca Kürd annelerinin ağıtlarına konu olan yeni Diyarbakır/Amed zindanları ve dilleri yasaklandığı için o zindanlarda ziyaret esnasında bile çocuklarıyla sadece bakışmakla yetinen anneler oluşacaktı demem yeterli olacaktır sanırım… Onu yaşayanlar var hala. Bekâra karı boşamak kolay tabi… O zindanlara düşenlerin ve çocuklarının neler çektiğini bir onlar bilir bir de Allah! Bilmiyorsanız araştırın diyeceğim ama araştırmaktan aciz olmasaydınız, bize böylesi haksız saldırıda bulunmaz ve laf etmezdiniz… Ne yazık ki hala eleştirme yaklaşımını ve hakaret etme zihniyetini birbirinden ayırt edememişsiniz…

Evet, şayet darbe girişimi başarılı olsaydı; kan, gözyaşı, zindan ve sürgünlerden başka haklar konusunda da Kürdlere kocaman bir sıfırdan başka hiçbir şey ‘kazandırmazdı'.

Neyse 12 Eylül Darbesinin ardından gelişen bazı olayları da aktarayım:
1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
650 bin kişi gözaltına alındı,
Sadece 171 kişinin gözaltında işkenceden öldüğü belgelendi.
Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı,
7 bin kişi için idam cezası istendi.
517 kişiye idam cezası verildi,
98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı,
30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı.
30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurt dışına gitti.

Ayrıca bu çirkin ve meşum darbe girişiminin, mevcut hükümetin Sayın Barzani şahsında Kürdistan (Güney) ile olan sıcak ilişkileri, Kürdistan'da Barzani şahsında halkının kazanımlarına yapılmak istenen darbe veya suikast girişimi, son günlerde Kürdistan'ın Türkiye'de temsilcilik açacağına dair yapılan açıklamalar, bu gelişmelerin nelere gebe olduğu, istikbalde nelere tekabül edebileceği ve daha bilemediğimiz birçok şey dikkate alınmadan değerlendirilmesinin yanlış veya eksik kalacağı kanısındayım.

Şunu iyi kavrayın:

İyi bir insan olmadıktan sonra

İyi bir Müslüman,

İyi bir Hıristiyan,

İyi bir Yahudi,

İyi bir ateist,

İyi bir sosyalist

İyi bir Türk,

İyi bir Arap,

İyi bir Kürt,

Olunmaz...

İyi bir insan olmak için de kindar olunmamalı, ötekinin-başkalarının hukukuna yapılan saldırıda da en azından kendi hukukuna yapılan saldırıda gösterdiği tavrı sergilemeli, kişisel davranılmamalı ve imkân bulduğu halde insan şahsiyetine saldırıda bulunmamalı. Fakat siz bunu nerden bileceksiniz… Unutmayın ki çocuklar temiz doğarlar fakat nefreti büyüklerinden öğrenip kirlenirler. İşte siz bu tavır ve davranışlarınızla sizden sonraki nesilleri de kirletiyorsunuz, bilesiniz…

Bugün gösterilen tavır, cuntaya/darbe(ci)lere gösterilen bir tavırdır. Hiç kimse sağa-sola çekmesin, bu halklar kendilerine sahip çıkana sahip çıktılar. Bu bağlamda değerlendirilmelidir, aksi, hata ve kişisel haklara saldırı ve onur kırıcı olacağından zulüm olacaktır.

Ayrıca ben (o, biz veya bir başkası) nerde, ne zaman hangi olay karşısında nasıl bir tepki, tavır ve davranış gösterdiğimi sana söylemek ve/veya ispat etmek zorunda değilim fakat sen bunu araştırmadan, bilmeden anlık ve lokal durumlar üzerinden beni töhmet altında bırakacak ithamlarda bulunarak başkalarının da benim hakkımda yanlış yargıda bulunmasına sebep olduğundan, bu dünyada olmasa da öte dünyada sorumlu tutulacak ve yargılanacaksın.

Anasırı İslam'ı oluşturan diğer kardeşlerime de diyecek bir çift lafım var elbette. Kürd, Türk, Arap vd. hepimiz kesrette vahdet, vahdette tevhid şiarı ile kardeşiz. Fakat maalesef Kürdçe iki kelime yazınca veya konuşunca rahatsız olup ayrılan "müslümanlar" bilirim! Ümmet bilinci ve sorumluluğu gereği bunu da paylaşmak ve bu menfi tavır ve davranışların ümmet bilincine ve birlikteliğine zarar vereceğini/verdiğini belirtmek istiyorum...

Zira artık ‘biz kardeşiz' cümlesiyle başlayan bir şey yazdığımızda ve /veya dediğimizde, “Bu yazı içi boş bir kovan gibidir, Kürtlerin düşmanları bile daha iyi yazamazdı” cümleleriyle muhatap oluyoruz…

Unutmayın! Ne zaman ki Müslümanlar kardeşlik hukukunu bireysel ve/veya ırksal haklara feda etti, İslam âlemi acılara gark oldu. Şayet Türk'ün siyaseti, Kürd'ün cesareti, Arab'ın hikmeti (Kur'an Arap dilinde indirildiği için) birleşirse; sadece orta doğuda değil dünyada da huzur ve barış kaim ve hâkim olacaktır diye düşünüyorum.

Artık dış odaklardan şikâyet etmekten ve denizlerin bile mezarlığa dönüştüğü bir dönemde ellerini uzatmadıklarından ve yardım etmediklerinden ötürü de sitem etmekten vazgeçmeli, şikâyet etmenin de bir tür acizlik olduğunun farkına varmalıyız.

Sözüm ona sözde evrensel ‘değerler' temelinde oluşan fakat Ortadoğu halklarının hiçbir çilesine ve yarasına merhem olmayıp sadece kendi taraftarlarının çıkarları zora girince sesi duyulan Birleşmiş Milletler Örgütü (BM) yerine Birleşmiş Müslümanlar Örgütünün (BM) zamanı gelmiş geçiyor bile. Fakat böylesi bir oluşum, Müslümanlar olarak bu mevcut zihniyet ve anlayış içinde olduğumuz müddetçe hayli zor görünmektedir.

Şayet dünyada sadece İsrail, ABD vatandaşı veya Batı insanlarının imtiyazlı, onuru ve hakları dokunulmaz olmasın, bunların yanında Somali'de, Hocalı'da, Bosna'da, Burma'da, Mahabad'ta, Arakan'da, Uygur-Sincan'da, Şengal'de, Halept'e, Halepçe'de yaşayanların (!) onuru ve hakları da onlarınki gibi dokunulmaz olsun, kadınları tecavüze uğramasın istiyorsak bu sakat düşünceden bir an önce uzaklaşmalıyız. Yeter(!)

Evet, şayet böylesi onurlu bir yaşam isteniyorsa, Ortadoğu'da halen egemen olan Arap, Fars ve Türk halkları feragat ve fedakârlık temelinde bu oluşuma (Birleşmiş Müslümanlar Örgütü) öncülük etmelidirler. Ayrıca bu oluşum, Birleşmiş Milletler Örgütü gibi tutarsız, ilkesiz ve sadece kendinden olana yardım eden bir oluşum değil, insanlık onurunu kurtarmak ve korumak adına herkese elini uzatmaktan geri durmamalıdır.

Allah biliyor, görüyor, duyuyor ve her şeye gücü yetiyor. Her hüzünlendiğinizde, hastalandığınızda, dara düştüğünüzde veya daraldığınızda ellerinizi kaldırıp duaların kıblesi olan gökyüzüne derin derin bakın ve O'na sığının! Ben öyle yapıyorum. Çünkü O, sığınılacak ve tevekkül edileceklerin en hayırlısıdır...

Etiketler : , , , , , , , , , , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank