Çözümü Bulduk: Marka Kentler Yaratalım!!!
Dilek GAPPİ
GÖZLEM
Global krizin teğet geçip gitmesi beklenirken, doğrudan üretimi nasıl kalbinden vurduğu, başkanların özenle hazırladıkları dosyaların içindeydi.
“Ankara Ankara duy sesimizi” diye gidildi.
Ankara yanıt verdi. “Merak etmeyin önlemlerimizi zaten aldık” Ankara’nın yalnızca “buraya kadar boşuna zahmet etmişsiniz” demediği kaldı.
Bakan Nazım Ekren tek tek sıraladı yapılanları.
** Merkez Bankası döviz ve
YTL likiditesini takip ederek gerekli entrümanları devreye soktu.
** Varlık yasası Meclis’te kabul edildi.
** Hisse senedi kazançlarında yerli yatırımcılara uygulanan stopaj sıfıra düşürüldü.
** İmalatçı KOBİ’ler ve esnafa 350 milyon ytl’lik sıfır faizli kredi desteği sağlandı.
** Vergi borçları 18 ay süreyle yüzde 3 faizle taksitlendirildi.
Evet, hepsi yapıldı, daha ne istiyorsunuz ?
*****
Gerçi kriz son 1,5 yıldır yüzünü gösterirken; “alındı” denilen önlemlerin büyük bölümü son 15-20 günde yapıldı ama o kadar kusur kadı kızında yok mu sanıyorsunuz….
Yalnız görmemezlikten gelmeyelim, o gün Hükümet’in reel sektörün önünü açmak için dile getirdiği somut bir vaad daha oldu . Girdi maliyetlerini azaltmak üzere elektrik enerjisi satış fiyatları içerisinde yer alan TRT payının yeniden belirleneceği sözü verildi.
Nasıl bir yüzde 2’lik paysa bu, en azından ben, bu satırların naçiz yazarı en az 10 yıldır bu payın kaldırılacağına yönelik vaadlere tanıktır.
Global krizden bu yana elektrik ve doğalgaz fiyatlarına yüzde 85 zam yapıldı ama şimdi yüzde 2 pay eğer başarılır ve kaldırılabilirse sanayici kriz döneminde soluk alacak. Süper !
*****
Haksızlık yapmayalım, Türkiye genelinden Ankara’ya giden dosya başlıklarına da bakalım. Birkaç can alıcı kriz döneminde doğrudan katkı sağlayacak çözüm önerileri, yıllardır söyleye söyleye eskiyen beklentilerin içerisine özenle sıkıştırılmış sanki.
Mesala, “bankaların sendikasyon kredilerini yenilemelerinde sorun yaşamamaları için devlet kefil olsun” önerisi. Gerçekten çok önemli…
Döviz kredilerinde yenileme dönemi gelen firmalar panik içinde, döviz yükselmiş, kaynak kullandıran finans kurumları darboğazda. Ciddi şekilde değerlendirilmesi gereken bir öneri. Ama hemen üstünde ne var… Kentlerin markalaşmasına yönelik çalışmalar yapılsın.
Oldu, gözler doldu…
En azından hani bugünlerde moda olan “terazi var, tartı var, her şeyin bir vakti var” meselesi…
Firmalar, üreticiler, insanlar çok zor durumda. Birçok kuruluştan gruplar halinde işten çıkarma haberleri geliyor.
Vergi gelirleri azaltılmasın ve denk bütçe derken piyasaları kilitlenir noktalara taşıdık. Çin bile geçen hafta 526 milyar dolarlık bir canlandırma paketi hazırlamaya başladı. .
Türkiye’de vergiler azalmasın paniği ile çalışan ve işveren üzerindeki vergi yükünün azaltılmasına yönelik radikal bir önlem alınmazsa yakında vergi alınacak reel sektör kalmayacak.
Cari açık başımızda demoklesin kılıcı gibi sallanırken, çok dikkatli ama köklü önlemler beklemek gerekiyor.
*****
Biz hala ne konuşuyor, bu can hıraş ortamda ne talep ediyoruz.
Marka kentler yaratılsın…
Çözüm ne …
Merak etmeyin TRT payı yakında kaldırılacak!…
**********
GÜNAH KEÇİSİ KİM ?
Başbakan’ın sürekli bankalara yüklenmesi “Yaşanan krize bir günah keçisi” aranıyor havası yaratıyor. Bir Başbakan’ın bankalara televizyonlardan direktif verme yetkisi olmadığı gibi, eğer haksızlık yapan banka varsa BDDK kanalıyla da uyaraabilir.
Ancak hiçbir bankacıdan geri dönüşü riskli olan firmaya yeniden kredi vermesini kimse isteyemez. Çünkü sonuçta bankalar halkın tasarruflarını kullanırlar. Halkın tasarrufu olan mevduatların ortalama vadeleri 3 ayı geçmediği için özellikle kriz dönemlerinde bankalar verdikleri kredilerde daha hassas davranmak durumundalar aksi takdirde yürürlükteki Bankalar Yasası’na göre yöneticiler ağır şekilde yargılanabilirler.
BDDK eliyle uyarmak varken, sanki tüm sıkıntıların nedeni bankalarmış gibi davranmak, reel sektörün nasıl riskli hale geldiğine bakmadan “bakın biz reel sektörün yanındayız” havası yaratmak bir çeşit şov sayılmaz mı ?
**********
TURGUT AMCA’NIN PROJESİ HAZIR YATIRIMCI ARIYOR
Oldukça nazik, insana değer veren yapısıyla İzmir ve çevresinin tanınan sevilen yüzlerinden biridir Turgut Koyuncuoğlu... Ömrünün önemli bir kısmı, tam … yılı Hindistan Fahri konsolosu olarak geçti. O nedenle kentte hatta Ege Bölgesi ‘nde Hindistan deyince akla ilk o gelir. Hem iki ülke ilişkilerinin geliştirilmesi için çaba harcar, hem de 81 yaşında olmasına karşın sürekli, yeni işlerin yeni projelerin peşinde koşar.
İzmir’in bu enerji dolu “Turgut Amca’sı, şimdi gökdelenler bölgesi olarak tanımlanan Bayraklı Turanlı bölgesinde Koyuncuoğlu Center’i hayata geçirmek için çabalıyor.
Kendi mülkiyetindeki arsa üzerinde yaklaşık 65 000 m2 kapalı alandan oluşan Otel-Alışveriş Merkezi-Rezidans bölümlerinden oluşan kompleksin proje çalışmaları hayli heyecanlandırıyor onu.
Herkesin kriz diye üretimi kıstığı beklemeye girdiği bir süreçte o yaşta yeni bir yatırımı hayata geçirmenin çabasını haycıyor.
SİPİL A.Ş. Teknik Ofisi tarafından ön proje çalışmaları tamamlanan ‘’Koyuncuoğlu Center’’ 600 yatak kapasine sahip 5 yıldızlı otel, 18 bin 000 m2 alışveriş merkezi ve 17600 m2 rezidanstan oluşuyor. Ön proje ve fizibilitenin bitirildiğini, projenin 36 ay içinde tamamlanması amacıyla finans çalışmalarına başlandığını vurgulayan bizlerin “Turgut Amca”sı projenin yeni kent merkezinin en gözde projelerinden biri olarak kazandırılması için bugünlerde harıl harıl yerli ve yabancı gayrimenkul yatırımcıları ve otel işletmeleri ile görüşüyor.
Yaşamının her döneminde kendisini en çok üretimin ve yatırımın heyecanlandırdığını anlatan Koyuncuğlu’nun öncelikli dileği bir an önce bu kompleksi hayata geçirebilmek…
