content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

04 Kas

CHP’de Üç Tarz-ı Siyaset

CHP’DE yaşandığı iddia edilen eksen kayması üzerine…

Epey zamandır Türkiye’de bir eksen kayması tartışması yaşanıyor. Türkiye’nin ekseni kayıyor mu kaymıyor mu bilemem ama CHP’nin ekseni çoktan kaymış durumda. Gerçi, “CHP’nin şaftı mı kayıyor ekseni mi orası da pek net değil” diyenler de var ya. Ben durumu izah edeyim kararı siz verin.

CHP’ye neler oluyor? Kimileri Baykal sonrası CHP’de eksen kayıyor derken kimi muzip muhalifler ise CHP’nin ekseni değil şaftı kayıyor diye takılıyor.

Baykal Operasyonu’ndan hareketle CHP’de yaşananları anlamak için başta bunun bir iç politika dizaynı olduğunu kabul etmek gerekir. Baykal, Türkiye’de bir anlayışın bir ana damarın temsilcisiydi. Baykal’ın gitmesi her şeyden önce bu kalenin düşürülmesi, Kurucu Sistem’e hayat sağlayan bir ana damarın saf dışı bırakılmasıdır. Baykal, ülkemizde bir kültür kodunun ana temsilcisidir. Her ne kadar homojen bir niteliği olmasa da bu kültür yapılanması, Cumhuriyet’in temel değerlerini en sıkı sahiplenenlerden oluşmaktadır.

"CHP" İçindeki Derin Yapılar

Baykal’ın gidişi ve şu son referandum süreci ile birlikte CHP’nin ülkemizde bir kaç ana katmanın temsilcisi olduğu ortaya çıkmıştır.

  • Bunlardan birincisi, etnik kökenine bakmaksızın Türk üst kimliğini ve bu üst kimliğin temsil makamı olarak cumhuriyeti savunan kesimdir. Bu kısmı sert çekirdek olarak tanımlamak mümkündür. Bu kesim, katı devletçi kesim olarak da bilinmektedir. Bu kesimin en büyük kaygısı Türkiye’nin Cumhuriyet ile elde edilen kazanımlarının yok edilerek İranlaştırılması kaygısıdır. Baykal ile birlikte Onur Öymen bu kanadın en belirgin isimleridir. CHP’nin birçoğu by-pass edilmiş okları bu kesimin sadağında yüklüdür.
  • İkinci kesim, CHP içine yuvalanmış olan ve CHP’nin yücelttiği değerler üzerinden topluma önemli ölçüde yabancılaşmış olan asalak kesimdir. Bu kesimin en önemli özelliği “çağdaşlık” vurgusu üzerinden toplumun yerleşik değer yargılarını dışlaması, onları sosyal ve kamusal hayattan dışlamaya çalışmalarıdır. CHP içindeki en çığırtkan kesim bunlardır ve toplumun özellikle ekonomik açıdan geri kalmış kesimlerinin yaşam biçimine ve değer yargılarına yabancılaşmış bireylerden oluşmaktadır. Bunların en büyük endişesi ise vakti zamanında kazanılmış ayrıcalıkların toplumun diğer kesimlerinin yükselmesi ise kaybedilmesi korkusudur.
  • Üçüncü kesim ise CHP’yi bir kuluçka makinesi, bir koza olarak kullanan fraksiyonel gruplardır. Bunların başında ise Aleviler ve Kürtçüler gelmektedir. Alevilerin kaygısı Sünni bir devlet yapılanmasının kendilerini ezmesi iken Kürtçülerin çabası ise Kürt Ayrılıkçılığı’nın kaleyi içerden fethedebilmesidir.

Baykal Operasyonu’nun Sonuçları

Baykal Operasyonu, bu üç kesim tarafından farklı tepkilerle karşılanmıştır. Birinci kesim durumu pek içine sindiremese de Kılıçdaroğlu ile gelen rüzgârın CHP’yi yükselteceği umuduyla sesini çıkarmamıştır. Ancak Kılıçdaroğlu’nun daha gelir gelmez,  Onur Öymen’i saf dışı etmesi bir “devletle hesaplaşma” görüntüsü sergilemektedir. Bu durum birinci kesimde yer alanları el altından Baykal’ı geri getirme çabalarına itmiştir.

İkinci kesim her dönemin adamı sıfatıyla yeni yapılanma içinde de konumunu korumanın derdine düşerek Baykal’ı ilk terk edenler olmuştur.

Üçüncü kesim içinde Alevilerin tutumu net değilken Kürtçüler bizzat Kılıçdaroğlu’nun önderliğinde AKP’ye alternatif Kürt Açılımı’nı gerçekleştirmeye girişmiştir.

Sonuç olarak CHP’liler Baykal’ın Türkiye için ifade ettiği anlamı kavramaktan yoksun bir şekilde, birçok MHP’linin ortaya koyduğu tavır kadar bir tavır bile geliştiremediler.

Operasyonun içerden mi dışardan mı olduğu çok tartışıldı. Bilemiyoruz doğrusunu ancak tahminler, operasyonun hem Türk siyasetine bir gözdağı verme hem de o dönemde ufukta görünen CHP-MHP Koalisyonu’nun önünü kesmek şeklinde olduğudur.

Zaten daha o günlerde hem Sayın Başbakan’ın hem de Sayın Bahçeli’nin “Papazı dövdürmemesi” konusunda çağrılar olmuş, Baykal’a sahip çıkamayan siyasilerin aynı sopa ile terbiye edileceği söylenmişti. Sayın Bahçeli güçlü bir tavır geliştiremezken Sayın Başbakan bu durumdan kar ettiğini sanarak, “Yatağa ben mi soktum?” gibi inceden inceye bel altı bir vuruş yapmıştı.

Her ne şekilde giderse gitsin Baykal’ın gidişi, Türk siyasetinde kâğıtların yeniden karılması demektir. Bu olay, Kanımca hiç piyasada olmayan bir partinin ortaya çıkıp oyların tamamını silip süpürmesinden bile önemlidir bu değişim. Nedeninin artık çok bir önemi kalmamıştır, önemli olan CHP’de olanların ne anlama geldiği ve Türkiye’yi nereye götüreceğidir.

CHP’nin Okları

CHP’de yaşananlar zaten birçoğu by-pass edilmiş okların, bir Kılıç(daroğlu) darbesiyle tek tek kırılmasıdır. Geldiği günden beri çeşitli kesimlerce “rüzgârın oğlu” gibi sunulmasına karşın Kılıçdaroğlu’nun CHP’deki tek icraatı çeşitli kırılmalara imza atmak olmuştur. Kırılan da dediğimiz gibi CHP’nin kendisiyle ve tarihiyle özdeşleşmiş olan oklarıdır.

Kazanalar-Kaybedenler

Sonuç itibarıyla CHP’de, partinin bugünkü yapısını oluşturan üç temel ekibin yarışını ifade üç ayrı siyaset cereyan etmektedir. Kemalist ekip, CHP’deki tasfiye sürecinin ana hedefi iken sürecin temel kazananı ABD ve AB destekli Kürtçülük olmuştur. CHP’nin yeni yüzü olarak lanse edilen bu süreçte CHP içinde yaşanan türban, yeni demokrasi, Kürt kimliği gibi tartışmalarda partinin kadim müdavimleri Alevilere ise “hani bana hani bana” demek düşmüştür.

Menfaat perest çığırtkanlar mı? Onlar yol ayrımı günlerinden beri her daim kazanmışlardır. Maalesef ki bu ülkede onlara karada ölüm yoktur…

NOT: Bu yazı daha önce 18.10.2010 tarihinde http://birincikuvvet.com/Halil_Dag/779/CHPde_Uc_Tarz-i_Siyaset.html adresinde yayınlanmıştır.

Etiketler : , , , , , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank