content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

15 May

CHP Lideri Bay-TOK, Özel Kalem’de Bay-KAL olsaydı

CHP’nin başında Bay-TOK, Özel Kalem Müdürü’de Bay-KAL olsaydı kaseti ve ilişkiye nasıl okurduk, nasıl değerlendirirdik?CHP Genel Başkanı Deniz  Baykal'ın kaset olayı patladığından beri ortalıkta dolaşan ve herkesin fikir birliğine vardığı aşağılık, kötü, çirkin, kabul edilemez diye baktığı kaset olayına bu yaklaşımları anlayamadığımı ifade etmek isterim.
Her gün  görsel ve yazılı medyada 'o bununla, şu şununla', haberlerini okurken, neler yaşandığını ayrıntısına kadar bilirken, medyanın anlı şanlı yöneticilerine göre sorun olmayan bir ilişkiyi, Baykal'ın yaşadığı ortaya çıkınca komplo yaklaşımlarını anlayamadığımı ifade etmek isterim.
Namuslu bir medya ile karşı karşıyayız(!). Konuşmaları, yazılanları okudukça göz yaşlarımı tutamıyorum. Nasıl da Baykal'ın kaseti ortaya çıkınca, yasak ilişki ortaya dökülünce can siperane bir şekilde; komplo ve alçaklık terimlerine sarılıyorlar.
Çünkü müthiş bir erkek egemen toplumunun egemenlerinin, dayanışmasını görüyoruz Baykal olayında. Biliyorlar kendi başkalarına gelebilir böyle bir olay. Onun için bugünden önlem alıyorlar.
Alçaklı ve komplo olarak değerlendirilen bir olaysa kaset olayı, görsel ve yazılı medyada yazılan onca yazıları, haberleri, tartışma programlarını, kasetler üstünden yapılan tutuklamaları, hayat karartmalarını, medya programlarını, haberlerini ne yapacağız? Ne söyleyeceğiz bunlar için?
 
Şayet CHP'nin başında bir bayan genel başkan bulunsaydı. Özel Kalem Müdürü erkek olsaydı ve aynı olay onun başına gelseydi, ne söylenecekti? Kocasının ne pezevenkliği kalacaktı, ne utanmazlığı… Kadın genel başkan ise müthiş bir linç kampanyasında feda edilecekti. O'nun için geri gelmesi istenir miydi? Evinin önünde akrabalarından oluşturulmuş organazitörlerle 'ne olur geri dönün' diye açlık grevleri, çadırlar kurulur muydu? Gözyaşları dökülür müydü? Anlayacağınız Bay-TOK genel başkan, Bay-KAL özel kalem müdürü olsaydı, sizce neler konuşulurdu, ne konuşurdunuz? Hadi biraz cesaret. Bay-KAL için kullanılan yumuşatıcı dil ortalıkta olur muydu?

Yaklaşık 30 yıl önce yaşanılan Erbulak olayını hatırlıyor musunuz?

Hatırlar mısınız, 70'li yılların sonunda yazar, karikatürist ve tiyatrocu Altan Erbulak'ın eşi Füsun Erbulak eşini nasıl atlattığına dair bir kitap yazmıştı. Ve ortalık karışmıştı, rahmetli Erbulak'a ne küfürler edilmişti. Erbulak'ın yaşadığı olaylar sonrasında öldüğü rivayet  edilirdi.

Bayan Erbulak değil de erkek Erbulak yazsaydı yaşadıklarını 'ne çapkın adam mış!' diye yazılır çizilirdi değil mi? Bayan Erbulak inanın linç edilmişti o dönemde.
Bu toplumun iki yüzlüğünden nefret ediyorum.
Erkek egemen bir toplumun erkeklerinin kendi aralarında yaptığı dayanışma iğrendiriyor beni.
Kadınların da kendi cinslerini yerin di-bine sokarken, erkeklerin kendi cinslerini yüceltmeleri ne utanç verici bir dayanışmadır.

Pardanyanlardan olabilmektir aslolan. Yani şövalye ruhu taşıyabilmek

Dün  Ahmet Altan, Michel Zevaco'nun ünlü şövalye romanı Pardayanlar'dan yola çıkarak insanların "Pardayanlar'ı okuyanlar ve okumayanlar" diye ikiye ayrıldığını ifade ediyordu.

Pardanyanlar'dan şöyle söz ediyordu: "Onlar, "zor durumda kalan düşmanlarına" yardım ederler, düşene vurmazlar, başkalarının acılarına sevinmezler, güçlülerle dövüşmekten kaçınmazlar, başlarına gelecek belaya razı olup güçsüzü savunurlar, kendi çıkarlarını önde tutmazlar, kalleşlik yapmazlar, düelloyu kazanmak için hileye sapmazlar, bir kadının onurunu korumak için gerektiğinde hayatlarını ortaya koyarlar, dostlarını satmazlar ve onlar için "isimleri" hayatlarından kıymetlidir, isimleri kirleneceğine ölmeyi tercih ederler.
Kendi "değerlerine" aykırı her davranış da onların "ismini" kirletir.
Şövalyeliğin bu "değerleri" aslında her kültürde karşılığını bulur, "kabadayılıkta" da, "delikanlılıkta" da, "beyefendilikte" de, "hanımefendilikte" de bu ölçüler aynen geçerlidir.
Gerçek bir şövalyeye, gerçek bir kabadayıya, gerçek bir delikanlıya, gerçek bir beyefendiye, gerçek bir hanımefendiye her zaman güvenebilirsiniz.
Bizde de bu değerler önemliydi.
Kürtlerin feodal ahlakında da, dindarların mütevazı tevekkülünde de, Alevilerin "insanı kutsayan" değerlerinde de, kabadayıların "raconunda" da, beyefendilerin dirençli "çelebiliğinde" de, solcuların "başkaları için mücadele eden" devrimciliğinde de bu "şövalyeliğe" rastlardınız."

Dedem, babam, ben ve oğlum Bay-KAL'ı gördü. Yetmez mi?

İşte dedim tam da bu. Baykal'ın kaset olayında ortaya koyması gereken tavır Pardanyalılar'ın tavrı olmalıydı. Bu soylu davranışı önce Bay-KAL ortaya koymalıydı. Sonrada Bay-TOK. Medya ve kamuoyu işte o zaman alkışlamalıydı, istifayı ya da ortaya konulan davranışı. Ya da medyanın anlı şanlı kalemleri, şövalye ruhunu ortaya koymalıydılar.

Ve cıvıklaşmış, suçlu ve başkalarının hayatını gözlemekten mutlu olanlarında böyle bir ruhu ortaya koymaları mümkün değildi ki!
49 yılını CHP'ye vermiş olan Bay-KAL'ın partinin başından gitmesinin mümkün olduğunu, yeni bir kaset tehdidi olmadığı ve başka olayların çıkabileceği gerçeği olmadığı sürece, mümkün olmadığını düşünüyorum.
Dün Demirel için söylüyorduk. Dedemin döneminde Baykal vardı. Babamın döneminde de… Ve benim dönemimde de… Oğlum da Bay-KAL'ı gördü. Yetmez mi?
Bay-KAL'ın deyimiyle 'komplo olmadan' bunlar partilerinin başından gitmezler mi? Hatta komplolar bile partinin başından gitmeye yetmiyor mu?

Neyin komplosu bu? O zaman taraflar yan yana neden açıklama yapmazlar?

Komplo iddiaları ortalıkta dolaşıyor. Neyin komplosu CHP Ankara Milletvekili Nesrin Baytok ile Baykal'ın yaşadığı bir ilişki mi? İlişki değilse Baykal neden cesaretli çıkıp bu bir yalandır diyerek kendini savunmuyor?

'Montaj yapılmış, ekleme yapılmış, farklı acılardan farklı kameralarla çekilmiş miş, miş…' de, geçin anam babam geçin bunları. Bay-KAL ile Bay-TOK arasında bir ilişki yaşanmış öyle yada böyle… Bunun adı bir komplo değildir. Komplo, olmayan bir ilişkinin ortaya konulması yada orada başka bir iş için buluşmuşken, görüntülerde geçen ilişkinin yaşanmış gibi gösterilmesidir.

Bugün yaşanan olmuş bir ilişkinin ortaya konulmasıdır. Ve kimilerinin bu sonuçtan faydalanmaya çalışması da onlarca yıldır ortaya konulan siyaset ahlakının bir gereğidir.
Bay-KAL ve Bay-TOK böyle bir ilişki yaşamasalardı ve yalan olsaydı sizce bugün nasıl bir tartışma yaşanırdı? Merak etmiyor musunuz? Sadece birazcık zaman. Göreceksiniz ne yaparlarsa yapsınlar, bu sistem değişecek. Öyle ya da böyle.

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

1 Kere Cevaplanmış to “CHP Lideri Bay-TOK, Özel Kalem’de Bay-KAL olsaydı”

  1. 1
    Nevzat Dağlı Says:

    Nasreddin Hoca gibi...

    Dostlar bizi suçluyor, soyana kızdık diye,
    Soyan soylu kalırsa, hırsız demeyelim mi?
    Günah mı işliyoruz, yanlışı yazdık diye?
    Hırsız kılıf bulursa, hırsız demeyelim mi?

    Tamam; kapı açıktı, pencere demirsizdi,
    Ortamı göremedik, gözlerimiz fersizdi,
    Uyuyan bizler idik, uyanıklar hırsızdı,
    Çaktırmadan alırsa, hırsız demeyelim mi?

    Çalınan bir şey varsa, çalanı görmez isek,
    Bu yiğittir diyerek, eline vurmaz isek,
    Hırsıza inanmayıp, yanında durmaz isek,
    Bizi korkak bilirse, hırsız demeyelim mi?

    Gizli iş yapanların üstüne ay doğarmış,
    Nefsine esir olan, kendisini boğarmış.
    Velev ki deneyimli, saçı bile ağarmış,
    Yaşı yetmiş olursa, hırsız demeyelim mi?

    Nasreddin Hoca gibi, bütün suçlar bizde mi?
    Hırsızın kerameti büründüğü gizde mi?
    Utanç nerde saklıdır, gözlerde mi, yüzde mi?
    Mağduriyet belirse, hırsız demeyelim mi?

    İradesi zayıflar, kendini kullandırır,
    Olmadık yerlerini çarşafa dolandırır.
    Nevzat’ın midesini sinekler bulandırır,
    Kanattan yağ gelirse, hırsız demeyelim mi?

    Halk Ozanı Karamanlı Nevzat



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank