content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

27 May

Bu İktidar Üretim Ekonomisine Geçebilir mi?

Hayatı üretim ve imalat içinde geçmiş birisi olarak, üretim ekonomisine geçilmesini yürekten isterim.

65. Hükümet Programı üretim ekonomisine geçileceği ifade ediyor.

Gelin üretim ekonomisi nedir onu anlamaya çalışalım.

Ürettiklerimizin büyük kısmının, Türkiye’de, üretilmesini amaçlıyoruz demektir. Bunun için üretim planlaması gerekir. Üretimi planlamak, üretime hükmetmek anlamını taşır.

Oysa özelleştirmelerden sonra, kamunun elinde, ekonomiye hükmedecek araçlar ortadan yok oldu. KİT’ler, ülke ekonomisini düzenleyen, regüle eden, ayar veren düzenlemelerdi.

Üretim planlaması, ekonominin önemli kararlarını, ne olduğu belirsiz,  ucube piyasanın yerine, bir planlama teşkilatının karar vermesidir.

Neyin üretilip, neyin satılacağına memleketin a..sına koyanlar değil, halk adına planlama teşkilatının, bilimsel verileri de, kullanarak vermesidir.

Plan yoksa üretim de yoktur. İthalat vardır. Tıpkı şimdi içine düştüğümüz durum gibi…

Eskiden üreten özel sektörümüz bile artık ithalatçı oldu. Çokuluslu yabancı şirketlerin uzantısına dönüştüler.

Üreticiler ithalatçı oldu. İthalatçılar finasçı, sıcak para sağlayıcıları oldu.

Piyasa sisteminde, üretime karar verenler ulus-devletin yöneticileri değil ki, üretmeye veya her hangi bir ekonomi biçimine karar versinler.

Ulusal pazarlarımız, çokuluslu şirketlerin pazarları olduğundan beri, ülkemizdeki ekonomi kararlarını siyasi iktidar vermiyor. Sadece var olanları satıyor.

Ekonomiye, sanal iktisadı elinde bulunduranlar, türev piyasaları, döviz piyasaları ve finans kumarhaneleri(borsalar) karar veriyor.

Zaten Amerika bu iktidarı önümüze koyarken, özelleştirmeler olsun, türev piyasaları olsun, sıcak para akışı olsun diye koydu.

Şimdi AKP diyor ki, ben bunlardan vazgeçtim. Beni kandırmışlar, ben üretim ekonomisine geçeceğim.

Aslında bir ara aşama olarak, direnme ekonomisine geçmeden, üretim ekonomisine geçilemez.

Direnme ekonomisinden anladığımı kısaca ifade edeyim.

Kümese giren tilkilerin kümesteki tavukları yemesini engellemek için, kümesin kapısına, bekçiyi dikmemiz gerekir.

Yani Gümrük Birliği Antlaşması’ndan derhal çıkmalıyız. Ve çokuluslu şirketlerin mallarının pazarlandığı bir ülke olmaktan çıkmalıyız. Üretelim ki evlatlarımıza istihdam sağlayalım. Genç işsizlik %19’da tavan yaptı.

Stratejik kurumları yeniden kamulaştırmalıyız. Başta enerji olmak üzere, haberleştirme ve devleti denetim altına alacak kadar büyümüş sermaye kurumlarını devlet denetimine almalıyız.

Gene bu stratejik kurumlar ürettikleri ürünlerini ticaretini özel sektöre bırakabilirler.

Devleti büyük sermaye sahipleri değil, halkın seçtiği hükümetler yönetmelidir.

Aksi taktirde, büyük yığınların çıkarlarını, bir avuç memleketin a..sına koyanların eline bırakırız.

Üretim ekonomisine geçmek için siyasi bir zihniyet değişikliği zorunluluğu vardır.

AKP iktidarı, piyasa ekonomisi ve dünya ile bütünleşeceğim diye iktidarı aldı. Ve ulusal pazarları çokuluslu şirketlerin uzantılarına sattı.

Altı yıldır, RTE yerli otomobil yapacağım diye kıvranıyor. Çokuluslu şirketler oto pazarına sahip olduğu için bizim pazarımızı bize bırakmıyorlar. Oto üretimine izin vermiyorlar.

Üretmek için ilk şart; bağımsızlığımıza sahip çıkmaktır. Bağımsızlığa sahip çıkmaksa, ulusal pazarlara sahip çıkmaktan geçer.

Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank