content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

22 Ara

Bir Su Damlasının Peşinde

Bir su damlası deyip geçmeyin sizin için neler yapabileceğini, tahmin bile edemezsiniz, algıladığınız alışılmışın dışına çıktıysa eğer, sakin olun ağır adımlar bazı zamanlar kalp atışlarınızı dengelemek için gerekli bir fren sistemidir.

Her birey belli bir amaca yol alırken destek görmek ister hayatınız da ki su damlalarını düşündünüz mü hiç kimler onlar?

Durduğunuz nokta da her şey sabit bir kalıbın içerisin de mi yoksa özgür bir damla yüzünüzü ıslatabiliyor mu hiç ummadığınız bir anınız da.

Kapatın gözlerinizi beyaz düşleriniz arasından yalın bir su damlası düşünün ışığını toplasın belirgin kelimelerin tekrar eden düzlemin de cümleleri araya vermeden.

Dikkatlice baktığınız da görmek istediğinizle size yansıyan arasında oluşacak farkta korkularınız sonbahar da bir yaprağın bedenine düşmüş su damlasının intihar girişimi gibiyse.

Tükenmişlik ümitsiz yağmur bulutlarını üzerinize çekmeye hevesle peşinizdeyse.

Asla pes etme bir su damlasının peşinde olsan bile. Hayatın yollarında ki lekelerimi göstermek acısız sonbahar da, yaşlı duvar kâğıdı deseni sanki üzerimde ki lekelerle bile hala ayaktayım.

Su damlası konuştu ses buldu boşlukta; Biriktim bir yaprağın boşluğa açılan ucunda, aşağısı uçurum korkusuzum düşmekten çekimsiz var olmayana doğru, suyum ben sadece bir damla can olan, toprağa karışamazsam buhar olur araya giderim...

Ve su damlası yaprağa düşer, güneş ısıtırken yüzümü küçük çerçeveden bakıyor insanlar görmüyorlar ki çizgilerimi, nasıl da işlemiş bedenime yollarımın üstünde ki adım izleri...

Kuruyabilirim, Işık aydınlığa kavuştururken bedenimi, yeniden doğum gibi diriliyorum daha parlak, her dalım da sonbahar izleri, yazdan kalma güneş damarlarım da dolaşırken sararıp solmadan sonsuz rengime sahip çıkmaya çalışıyorum.

Saklandım bir sabahın üzerime yağdırdığı tüm su damlalarının ıslaklığıyla, dallarım arasın da her gün gibi değildi nefes alışım, uyanışım uğurlamaya yakın, düşen tek bir damlaya bile ağladım çünkü onu ben özümden sandım...

Köklerimden bağlı bir ağacım ben; Yapraklarım döküldü, sağlam, kararlı, güçlü yapraklarım hepsi tek tek örtü oldu karıştı birbirine, bir halk millet gibi renk renk desen desen koskoca gövdemin iz düşümünde ki çevreye dağıldılar, yeniden var olup canlanmak için dünyanın düzeninde.

Düşen yapraklar; Yeşildik yeryüzünde örtü gibi gökyüzüne uzanan, Biz düştük ıslandık damarlarımız kurudu, aylarca dallarda, ayrı yol ayrımlarında, ağacın gövdesin de, kollarından asılıyken olduğumuz yerden baktık dünyaya, ne en tepe de yer aldık nede yeryüzünün toprağa yakın üzerinde, son bulduk sonbaharın hüznüne yakın kavuşma rengin de...

Bir damla kesti tüm sesi yalınlığından gülümseyişiyle, düşsem şimdi tutunduğum bu daldan, bedenim ağır geldiğinden değil kimsenin bana bu güne dek göstermediği ilginden ötürü, hem düşsem ne olur ki, bir damla düşmüş hayat olmaya toprağa çok mu?

Bakmayın bulanık göründüğüme çevremi saran ışık tek bir noktadan değil, büyüdükçe göz bebeğinizde oluşan izim, belki de yücelen bir yansımayı andırsa da karmaşam tek ses düşerim, yalınım ben içimde olan saflık, biçimler dağınık dursa da yeri gösteren eğilişimde, bir gerçekliğe uyanmışım benim olan.

Yırtıldım bir uçurtma gibi zamanın sert rüzgârına siper ettim gövdemi, düşmemi bekleyen gövdeme kızgındım beni kaybedeceği gün kendini yenilemek için suskunluğa ulaşacaktı, solgun fakat sert bir kuvvetle direnen yaprağa bana üzerimde ki yol haritalarıma ulaşma isteğime engel olamayacaktı...

Topladım gözyaşlarımı topladım son damla düşene kadar açtım ellerimi, gövdemde ki derin çukura uzanmalarını izledim tek tek damlaların, tane tane yaklaştılar özüme, beslediler beni, yaşamam için el verdiler bedenime...

Bir su damlası mıyım, arada kaldım ne sona ulaşabiliyorum nede başa dönebiliyorum, küçücüğüm.

Hala hatırlandığım yalınayak saflığımla, çıkışlarım bir birine geçmiş demir tellerle örülmüş duvar sanki nefes alsam düşecekmiş gibi tedirginim, tutunacak hiçbir yer yok, boşlukta yansımam dahi olmadan son saniyemi toplanmış, bütünlenmiş bir vücut da dile gelmişim, mercek gibi üzerime yaklaşan benim olan hayatın duygusu gibi yaşıyorum...

Bütünlüğümüz bizi kenetleyen bir doğrudan çıkıyor, bir düşün ortaklarıyız düş bizden bir kaç adım uzak, üzerine aldığı ışığın uykusunu dağıtmak için çaba harcıyor, birbirine iç içe geçmiş iki yabancı değiliz artık, düş bizimle adım atmamızı bekliyor kendisine...

Bırak bahçen de olayım der gibi aydınlık yüzlü uzakta ki sıcaklık, karanlığın içinde ki bahçe de olmak istiyor inatla, kimsenin ulaşamadığı bir vakitte aralık pencere den bakışı bu yüzden olsa gerek...

Yıllar oldu, geçti büyüdü yeşeren yeryüzü, sonbahar da yapraklar hep döküldü, aynı noktadan binlerce kez geçtim dedi rüzğar, yağmur, güneş, kendi araların da sohbete daldıkların da kışa dayanmışlar dı kapısını çaldılar kışın oysa kış sonbahara sevdasından korkulu açamıyordu bir tülü kapısını...

Gözyaşım vardı benim sahip olduğum ilk mücevherim nefes almaya olgunlaştığım da ezildim, ıslandım, hırpalandım kayıplarım oldu sardım yaralarımı bir bir, yokluğun eski ince dalları gibi filizlendim, yeni küçük dünyalarla oyalandım belki de.

Şimdi olduğumdan farklı görünmem yalan değil, güçlüyüm hiç ummadığımdan daha güçlü, her yeni küçük dünyamın üzerinde bir su damlası var dallarımda dolaşan...

Hayatınızdaki su damlalarına sahip çıkın onların sizin yüzünüzü nasıl ıslatacağına da nerde ne zaman ıslatacağına da hükmetmeden özgür bırakın akışına bırakın hayat sarsın sizi tüm içtenliğiyle kollarıyla...

Olumsuzluk ile bütünleşen kelimelerden kurtulun uyum sağlayabildiğiniz,bir su damlasının yaklaştığını hissettiğiniz de bedeninizde ki bir yerde o karıncalanma sizi mutlu etsin...

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank