content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

03 Nis

Bir Hikayenin Ortasından

1
Mekan iki insanın sığabildiği bir mekandır… Ne büyüktür, ne küçüktür… Sığabildikleri kadardır…
Kadın adama der ki:
-Seninle olduğum her an mutluyum… Ötesi yok… Önemli olan seni hissetmek… Sıcaklığını güzelliğini, seni… Sende kendimi… Bende seni hissetmek…

Adam sadece susuyor.
-Haklısın canım  diyebiliyor.
Devam ediyor diyalog…
– Uykularımı bölüyorsun, bir hiçlik uğruna.
– Hiçiz zaten. Hiç uğruna hiç olmak… Felsefi ve derin… Anın ötesi yok… Hayat olması gereken yere doğru akıyor. Sabah olmayabilirim. Şuan gerçek ötesi yok…
– Kendini kaybederken seni sevenleri kaybetme, sevdiğim adam…
– Seninle başbaşa herkesten uzak, kaygısız, korkusuz, tedirgin olmadan 3 gün istiyorum. Kimsecikler yokmuş gibi yaşayalım… Dünya durmuşcasına sadece ikimiz olalım.. Sonrasında ise ölelim… Ya da başka bir yerde yeni bir hayata başlayalım… Kısacık üç günde, bir ömürü yaşamış gibi dolu dolu
yaşayalım.
– Geç kalmışlık ne kadar kötü.
– Sonuçta yaşadığım herşey kendi tercihim… Başkasını suçlama hakkına sahip değilim.
– Harika yaa… Senin tercihin… Ve bu senin hiçiz düşüncen ve anı yaşadığın anına göre değişir… Değişmeseydi gelecek geçmiş şuan diye zaman olmazdı… Yani sen bazen mutlu olduğunu sandığın ya da kendi iç sesini duymamak için sabit bir mantığa girmiş ve cümlelerle bunu ifade edince geçici rahatlama hissediyorsun. Anı yaşadığını, hayatın an olduğunu düşünen kişi her kimse, senin kadar teslimiyetçi olamaz. Sen anı yaşamadan teslim oluyorsun, ana… 
– Öyle ya da böyle geçecek bu durumum… Sorun bende… Çaresizliğim korkularımla ilgili… Bugünün belirsizliği, geleceği karanlık yapıyor. Ne olursa olsun yaşadığım hayat sonuçta kendi tercihim. İyi ya da kötü… Önemli olan bu…
 2
Kadın durmuyor, bastırdığı duygularını döküyor.
-Üzülüyorum sana, kendime… Seni bu kadar çaresiz bırakana, seni çıkmaza sokana kızıyorum. Bu kadar kaygın, korkun seni tüketiyor. Evet hayatta yaşıyorsan, kaygın korkun illaki olacak… Ancak bu kadar teslim olmak yolunu kesiyor. Adım dahi atamıyorsun, olduğun yerdesin sadece…
Öteki durmuyor…
İçindeki biriktirdiklerini akıtıyor…
Bir çağlayan gibi…
– Kalsaydım, sevseydim, direnseydim ki, yapabilirdim, incinirdik… Kırılmayalım, üzülmeyelim diye gittim… Gittim çünkü gün gelip yolda karşılaştığımızda iki sohbet edecek yüzümüz kalsın diye… Hakaret etmeden… Beddua etmemişken, birbirimize… Fırtına çıkmamışken, yol yakınken dönelim istedim. Yol da pek yakın sayılmazdı ya, neyse…
Kadın susmuyor devam ediyor, adam ise sadece susuyor… Söyleyebileceği kelimeler ise yok oluyor…
-Senden vazgeçtim çünkü sana öğretemediklerimden sorumlu tuttum kendimi. Özveriyi, emeği, sevmeyi, düşünmeyi öğretemediğim için suçladım yüreğimi. Sonra düşündüm ve dedim ki; hamurundan yoksak öğrenmek, sen ister aşk vaat et, ister cennet…
Adam şaşırıyor… Şok oluyor sözleri duydukça… “Ne kadar biriktirmiş içinde… Bir kez daha anlıyor… Her insan bir deryadır…”diyebiliyor…
 3
Yine konuşmaya devam ediyor kadın. Adam ise sadece susuyor, içinden bile konuşamıyor.
– Sen uyuyordun, uzun süre seyrettim seni. Gözlerini, kirpiklerini, burnunu, çeneni, ellerini, kollarını, her nefes alışında bedeninin nasıl inip kalktığını izledim. Hani bir kelimeyi arka arkaya söylediğinde anlamını kaybeder ya içinde. İşte öyle, sana baktıkça anlamını yitirdin içimde… Ayağa kalktım, üstümü giyindim, seviştiğimiz yatağı düzelttim, çarşafları kirliye atıp yenilerini serdim. Makineye kahveyi koydum. Üstüne ‘düğmeye basarsan beş dakika sonra hazır olacak’ diye not yazıp bıraktım. Eşyalarımı toparladım, anahtarlarını masanın üstüne bıraktım. Çekip kapıyı çıktım. Yemeği yer yemez kalkan misafir gibi.. Seviştikten sonra terk ederek biraz ayıp etmiş olabilirim. Üzgünüm ama senden ümidimi kestim. Çünkü direndim, direndim… Sevmeyi öğrenmeni beklemekten, sevgini belil etmeni beklemekten, bu ilişkiye beklentiler yüklemekten, hep aynı yerde sayarak yürüyoruz zannetmekten ve senden vazgeçtim ve gittim. Üzgünüm…
– Canım anlıyorum anlıyorum.. Kendimi anlamıyorum… Seni seviyorum.. Yüreğinin güzelliğini, paylaşmanı, akıl yürütmeni seviyorum. İçtenliğini seviyorum.. Cesaretini, özgüvenini seviyorum. Bana iyi geliyorsun.
– Sende bana iyi geliyorsun.. İyi ki varsın, iyi ki, hayatıma girmişsin…
 4
Konuşmaya ara veriliyor… Herkes kendi dünyasına çekiliyor kısa bir süreliğine…
Kadın yeniden başlıyor.
– Önemli olan ‘seni, bizi yaşadım’ diyebilmem… ‘Yaşıyorum’ diyebilmem… Kabullenmek diye hiç çabam olmadı. Sadece hissederek yaşıyorum. Tek kaygım son zamanda hissi kaybetme yolunda olduğumla yüzleşmek.. Ve hiç uğruna hiç olmak…
Adam kötü oluyor… Şaşırmaya devam ediyor… Kem küm ediyor. Ağzından birkaç kelime dökülüyor:
– Kötü olma üzülürüm… Arkamdam yıkıntılar bırakarak yürüyorum. Kötü birşey.. Galiba sorun yine ben de…
– Neyse yorgunsun, yorgunlukların var. Bu arada ben senin arkanda bıraktığın yıkıntılarından değilim, bilesin… Aksine senin farkında olmadan arkanda bıraktığın ruhunum, ortak yarattığımız ruhumuzun harika eseriyim. Seni seviyorum. Seni sevmeyi de seviyorum.
– Seninle olduğum her an mutluyum… Ötesi yok… Önemli olan seni hissetmek.. Sıcaklığını güzelliğini seni… Sende kendimi… Seni seviyorum…
5
Kadın kızıyor adama…
– Baştan da söyledim. Tekrarlatma bana… Uykularımı bölüyorsun, hiçlik uğruna…
Adam yoruluyor… Sevmiyor uzun konuşmaları… Kestiriyor atıyor.
– Benim tek kötülüğüm, kötülükse kadınları seviyorum. Aynen hayat gibi… Böyle olduğu için kötüysem kötüyüm… Tek gerçek bu.. İnsan kendisini bilir be sevgili… Ben de böyleyim… İnsan birisini kendisine benzetmek için sevmez ki, çünkü insan kendisine katlanamazken, kendisine benzemiş birine hiç katlanamaz ki… İnsan birini çoğalmak, çoğaltmak için sever… Azalmak için değil… İnsan diğerini kendisinden farklı olduğu için sever… Kendi dünyasının dışında ayrı bir dünya olduğu için sever… Ve ne zaman, sevdiğini kendisine benzetmek ister, işte o an herşey bitmiştir. Büyü bozulmuştur, bilesin..
Son bölüm… 
Konuşma bitmiştir…  Aynı konuşmalar dünyanın her yerinde farklı zamanlarda, farklı mekanlar sürmektedir… Sonucu mu? Sonuç yoktur… İki insan farklı oldukça, sevgili oldukça bu tür konuşmalar devam edecektir… Hem de milyonlarca buna benzer diyaloglar yaşanmasına rağmen…
Kendi hayat hikayemizi yazarız… Ve çoğu da birbirine benzer… Yazanlarınkini okuruz.. Yazmayanların da dinleriz, duyarız… Yaşanan diyaloglara rağmen yine de biz kendi diyaloglarımızı yaratmaya devam ederiz… Hem de başkalarından duyduğumuz, okuduğumuz kitaplardan  bilmemize rağmen.. 
Not: Bir hikayenin ortasından… Hikaye devam etmektedir.. 

Etiketler :

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank