content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

26 Şub

“Berdel Anıtı” Dikelim

Toprak bile isyanlardaydı… Sevgi, Seniha, İbrahim, Yasemin ve daha nice katledilenlerin mezarı başında ağıt yakanlar, Bilge Köyü’nün gökyüzüne doğru gözyaşları arasında haykırıyordu. Bir kadın, eşi Abdullah’ın mezarı başına kapanmış, sırtındaki çocuğu ise, ölümün bilmezliğinde babasının yok oluşunu izliyordu…
Ve Doğunun artık neredeyse kemikleşmiş, “Töre”, “Berdel” ve “Toprak Paylaşımı” ardından gelen cinayetlerin “Kan Davası” izdüşümleri.. Silah ve kavganın genetikleştiği ve eksik olmadığı yapısının, sevgi, hoşgörü ve bilgeliye dönüştürülemeyen kaderi…
Bixi, Keleş, M16 ve G3 gibi silahların gölgesindeki ölüm korkusunun her yeri sardığı yaşam kaygısı ardında. cahillerin tetiklediği ve ardında bırakılan onlarca yetim ve öksüz çocuklar...
Şimdi suçluları arayacağız kendimiz olduğunu bilmeden. Uzun uzadıya yine yıllar öncesinde olduğu gibi tartışacağız. Sosyoloji ve psikolojiyle bağdaştıracağız. Ve sonunda unutulup gidecek bir dahaki patlak verecek olaylara kadar.

Benden bir teklif; Adı da anlamlı olan Bilge köyü bundan böyle cehaletin bittiği yer olsun. Toplu mezarlığa ölenlerin adına bir anıt dikelim ve adını da “BERDEL” koyalım. Burada her yıl düzenleyeceğimiz etkinliklerle toplumu duyarlı olmaya davet ederek, düalist yapının kolu olan cahilliği, burada yok edelim.
Ne dersiniz?
İlk dönem, oğlumun da içinde bulunduğu ve farklı sınıfların bir araya geldiği 7-G öğrencilerinin anlaşmazlığı sonucunda davet edildiğim toplantıda, öğretmen, veli ve okul yönetimi üçgeninde çözümler üretildi.

İkinci dönem sonu için tekrar toplantıya çağrılmıştık. Toplantıya “ Acaba yine mi yaramazlıklar?” kaygısıyla ürkerek Bursa Kükürtlü Ticaret ve Sanayi Odası İlköğretim Okulu’nun ‘Konferans Salonu’ndaki yerimi aldım. Ön sırada 7-G öğrencileri oturmuş ardında da velileriydi. Değerli Sınıf öğretmenleri Muhterem Hüyük, hoş sunumlu paylaşımının sonunda , ön sırada oturan çocuklarımızın birden bizlere dönerek, besteledikleri, “7-G denildiği anda/Sesimiz duyulur her yanda/ Merak etmeyin arkadaşlar/7-G dimdik ayakta/ diye başlayan, Sevgiyi, dostluğu, başarıyı, çalışmayı, bilgiyi ve sonunda “ Bizim sırrımız ne mi?/Tıpkı havuz problemi/Muhterem öğretmen ve biz” Birlikte çözdük bu denklemi” marşını seslendirdikten sonra, içinde her öğrenciden bir şeylerin bulunduğu 12 sayfalık kalite baskılı “KAZAN” dergisini aldığımızda, ilk dönemdeki tedirginlik, yerini “Birliktelik ve Kaynaşmaya” yani “BİZ” olmaya terk etmişti. Çıkıştaki anı defterine;
“Bugün değerli öğretmenimin gözlerindeki sevgi ışıltısını, çocuklarımızın yüzlerinde gördüm. Onur ve mutluluk duydum. Hakkını helal etmesi dileğiyle…” sözcüklerini yazarak evime bu kez mutlu dönmüştüm.

Sizlere çok sevdiğim “Patates” hikayesini anlatmadan geçemeyeceğim.

“ Bir lise öğretmeni, bir gün derste öğrencilerine ‘Bir hayat deneyimine katılmak ister misiniz?’ diye bir teklifte bulunur. Öğrenciler, çok sevdikleri öğretmenlerinin bu teklifini hemen kabul ederler. Öğretmen; ‘ Yarın ki ödevinize hazır olun ve yarın herkes birer plastik torba ile beşer kilo patatesle gelecek’ dediğinde öğrenciler buna pek anlam veremezler ve kendisine merakla bakan öğrencilerine; ‘ Şimdi bugüne kadar affetmeyi reddettiğiniz her kişi için bir patates alın ve o kişinin adını patatesin üzerine yazıp torbaya koysun.’ Bazı öğrenciler torbalara üçer-beşer tane patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolar.

Öğretmen ikinci açıklamasını yapar; ‘ Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbayı yanınızda taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okuldayken sıranızın üstünde, hep yanınızda olacaklar. Aradan bir hafta geçmiştir. Öğretmenleri sınıfa girer girmez denilenleri yapmış olan öğrenciler şikayete başlarlar. ‘ Hocam bu kadar ağır torbayı, her yere taşımak çok zor ve patatesler koktu. Vallahi insanlar da tuhaf bakıyorlar. Hem de sıkıldık ve yorulduk. Öğretmenleri gülümseyerek; ‘Görüyorsunuz ki affetmeyerek asıl kendimizi cezalandırıyoruz ve kendimizi ruhumuzda ağır yükler taşımaya mahkum ediyoruz. Affetmeyi karşımızdaki kişiye bir ihsan olarak düşünüyoruz. Halbuki affetmek en başta kendimize yaptığımız iyiliktir.”
İşte size iki olay ve bir hikaye… Umarım içinden size de bir pay düşer…

Sevgiyle ve dostça kalın…

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank