content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

03 Şub

Balyozla Terazi Ayarlanır mı?

Demokrasi soluklamak isteyen ülkenin soluğunu kesen, atacağı adımları durdurmak isteyen, yapacağı hamleleri akim bırakan yine bizim kendi sistemimizdir. Ne yazık ki ülkemizde böylesine mevcut bir sistem var. Kendi kendini tuş eden bir sistem düşünün ki, bu sistemle ilerlemek pek mümkün olmasa gerek. Bu sistemde, bazen sonsuz uzunlukta ve genişlikte, kalınca bir cehalet duvarı, bazen de körlüğe ve sağırlığa bilenmiş duyarsız bir heykel var. İşte böylesine bir bulantıyla kirleri temizlemek, ya da ferah bir nefes almak olanaksızdır. Öncelikle temizlik yapılacaksa kendimizden başlamak gerektir. Bu bağlamda mevcut bulantı sistemimizin birkaç öğelerini sunalım.

Değil tek gözü, iki gözü görmeyen bir yargı, adalet sistemimiz var ki, adalet kelimesi anlam yönüyle teğet bile geçmemektedir. “12. ve 14. Mahkemeler bizden 13. Mahkeme onların” diye isnad edilen mahkemelerden ve onların hukuk sistemlerinden ne beklenir ki…

Darbe planlarına karşı hemen hemen ülkenin bütün baroları ayağa kalkarken, Avrupa’nın sayılı barolarından olan İstanbul Barosu’ndan ses çıkmaması, hatta yeri geldiğinde darbecileri dahi savunan bir ‘heyet-i mühimme’ var ki onların adalet anlayışlarını buyurun da siz müzakere edin…

Ergenekon sanıklarıyla yediği içtiği ayrı gitmeyen eski Yarsav başkanı vardı ya; ‘Nasılsanız öyle yönetilirsiniz’ misali onun başkanlığında bulunduğu o kadar adalet amirlerinin adalet sisteminden ne beklenir ki? (pek bilmediğimden bu istifhamlı cümlelerim)

Emasya protokolü gibi darbeye zemin hazırlayan, hangi durumlarda darbe yapılacağını hukukçuların iliklerine kadar işlettiren, benimsenen protokolün bulunduğu mevcut hukuk sistemimizden ne umut edilir ki…

İki terazinin birbirine denk olması anlamına gelen, objektif yorumları dahi zor içeren bir hukuk düzeninde, kişinin şahsi menfaatleri doğrultusunda müspet yada menfi sübjektif yorum sunmamaları gerekir. Kendilerini doğru yolda zanneden ve bu yüzden öznel hükümler veren bir sistemin sonucunda, yine inleyen aynı bir sistem bulursunuz.

Diğer bir tartışma odağı ise askeri sistemimizdir: Emir- komuta zinciriyle hareket eden bir ağın, siyasete hatta ülkenin yönetimine kadar yaptığı planları görünce, ordunun demokrasi aşığı, hürriyet sevdalısı bir sistem olduğunu zannediyoruz. Fakat balyoz, balta, keser planlarıyla inşaat işçiliğini gözüne kestirmiş gibi görünen bir sistemimiz var ki, işi devleti korumak olurken, birden fikirler değişip devleti yıkmak mı oluyor acaba? İtalya’nın Trablusgarp’a işgali için gerekli maddiyatı Trablusgarp’ın bağlı devleti Osmanlı’dan aldığını duymuşsunuzdur , bu da onun gibi bir şey mi yani?

Planların ne olduğunu açıklamak yerine, bunların kimin sızdırdığını sorup-soruşturan komutanlar öfkelerini halka kusmaktansa, yaptıkları işlere bakıp düzenli bir ordunun gerektirdiklerini yerine getirseler daha iyi olmaz mı?

Siyaset topuzunu tutsalar elleri silah tutmak için dolu olacaktır. O halde, siyaseti politikacılara bırakıp, elleri silah mevzi arasalar eminim daha tutarlı olacaktır.

Demokrasinin şimdileri heceleme dönemi yaşayan ülkemiz, işte böyle birkaç sistemini düzelttiği takdirde daha güzel yerlere gelecektir. Atatürk’ün de belirttiği gibi muasır medeniyetler seviyesine çıkmak için öncelikle elimizdeki balyozu, baltayı fırlatıp, terazinin ayarlarını ince ayarlayıp, kapanmış gözlerimizi de açtığımız zaman, bakın o gün bu ülkenin durduğu yere… Şahikalarda süzülen bir kartal gibi, vakur, gururlu ve keskin olmasını seyredin…

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank