content

21 Mar

Ayakta Ölmek…

Sağlam laftır.

Geçmişine yakışır şekilde kişilik ve onurunla varlığını sonlandırmaktır.

Her babayiğidin harcı olmasa da…

Tarihte birkaç güzel örneği vardır.

Kim becerebildiyse; takdirle, saygıyla anılmıştır.

Anılmaktadır.

 *

DSP İzmir Başkanının demecini okuyunca, deyim aklıma geldi.

Başkan Selçuk Karagülle diyor ki:

“ Genel merkez kaynağı kesti.

Gaziemir, Bayraklı, Balçova örgütlerini kapattık, levhaları indirdik”

Yurt çapında birçoğu zaten kapatıldı, diğerleri sıradaymış.

Her ilçeye her ay 500 ile 2 bin TL gerekli.

Ama ne kasada var, ne de bir avuç üyede.

Üye dediğin; Rahmetli Bülent Ecevit’in kara sevdalısı, ölümüne bağlı yaşlılar.

*

Partiyi ayakta tutmak için kaynak, para aranıyor.

Bir öneri gelmiş.

Kadınlar toplantısı yapılsın, üyeler pişirdikleri yemekleri getirsin, birbirine satsın, toplanan para örgütlere dağıtılsın.

!!!!!

*

Olmadı, para da toplanamadı.

Partinin fedakâr kadın üyeleri kalmamış ki, pişirecekleri yemek olsun.

*

İtiraf edeyim.

İçim acıyor, hatta kanıyor.

Hezeyanım, isyanım belki bu yüzden.

Özgürlüğün simgesi mavi üzerinde sevginin, barışın sembolü beyaz güvercinli partim ne hallere geldi.

O Demokratik Sol Parti ki, bir inançla kuruldu.

İki odalı bodrum katında, bu ülkede yaşayan temiz, dürüst, çalışkan insanların siyasette yer alması, seçilmesi,

yönetimde olması için yaratıldı.

“Demokratik Sol” söylemini siyaset yaşamına kazandıran Lider Bülent Ecevit, 14 Kasım 1985’de kurduğu partiyi şöyle anlatırdı:

“ Paramız yoktu, Desteğimiz de yoktu. Ama azmimiz vardı… İğneyle kuyu kazarcasına partinin sağlıklı bir zeminde

güçlenmesine ve doğrultu tutarlılığına özen gösterdik. Halkın güvenini böyle kazandık”

*

Demokratik Sol Parti’nin neler yaşadığını, neleri başardığını anlatmaya gerek yok.

Hepsi yakın tarihimizde ve beyinlerden silinmedi.

Ne yolsuzluklara bulaştı.

Ne de yozlaşmalarda yer aldı.

Hataları çoktu ama yanlışları yoktu.

*

Bugün partinin geleceği satılacak bilete, tenceredeki yemeğe bağlı.

Birkaç yöneticinin, ısrarla koltukta oturma sevdasına her geçen gün eriyor.

Dizlerinin üzerinde direniyor.

Umudu yitik, anlamsız, sonuçsuz direnişle.

*

O nedenle…

Ayakta ölmek, dizlerinin üzerinde yürümeye çalışmaktan onurludur.

Başın dik, geçmişten gelen zenginlik ve güzelliğinle “ Bizden bu kadar”  demek, büyüklüğünü bir kez daha sergilemektir.

*

Alkışlarla ayrılmak yerine siyasetin komikliğine düşmek de…

Farklı bir tercihtir!

*****************

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank