content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

17 Haz

Artık Yeter “TAYYİP BEY !..” (II)

BÖLÜM- 2
Evet Tayyip Bey!.. Bugün 4 Haziran 2010. Devri Sadaretinizin 2271. günü.
Çok istemenize rağmen henüz ne başkanlık sistemini, ne de taraftarlarınızca size layık görülen “Son Osmanlı Padişahı” taleplerini, yerine getirebildiniz. Yazık. Sadaret Makamında kaldınız. Oysa,yılar önce birdaha geri getirilmemek üzere tarihin karanlıklarına gömülen yandaşlarınızın bu talebini, gerektiğinde gizli tanıkları devreye sokarak nice suçluları teşhis edebilen bu ülkenin savcıları bile görmezlikten gelmişti bu taleple işlenen ağır suçu.

Bir başka yüce makamı da kendi ellerinizle “biraderinize” teslim ettiniz. Oysa ne de çok yakışırdı dostlarınızın size layık görüp takdim ettiği üstün hizmet madalyaları.. Kötü mü olurdu; “one munite”le korkuttuğun ülke adına size layık görülen “Üstün Cesaret Madalyasını diğerlerine eklemek!..

Günün birinde zatınıza nasip olacaksa, Devri Saltanat günleri, açıkça söyleyelim, bizler o günleri görmek istemediğimiz gibi, seninde o günlere erişmeni hiç mi hiç istemeyiz...

Alışık olmadığımız, o kadar çok şeyler yaşattınız ki bizlere bu 2271 gün içinde, sanki bir zaman tünelinden geçerek geliverdik bu günlere!.. Alışamadık. Bu gidişle alışacağımız da yok!.
Her sözünde “neereedeen nereeyee!” derken ayni yönlere bakamadık seninle.. Bu yüzden de ailecek katettiğin mesafeyi gördükte, ülkeye kateddirdiğin mesafeyi ölçemedik. Elimize tutuşturduğun arşın senin halep’ini ölçmedi, ölçmeye yetmedi!.. Senin deyiminle aklımız yetse de arşınımız kısa geldi..
Ne senin bildiğin geometriye aklımız erdi, ne de senin iki kere iki çarpımının 5 edişine..Ne “düğünle”gelen bereketin bolluğuna inanabildik..Ne de “gökten dür-ü güher yağarken” katresinin yandaştan başkasının başına düşmeyişine.. Ne olaylarla iyodun açığa çıkışına aklımız erdi, ne de iyotla açığa çıkan olaylara. Ne de kimin nesi, nasıl açığa çıktığına akıl erdirebildik.. Tek gördüğümüz açık, dilinden düşürmediğin, garibin, gurabanın açıkta kalan kıçıydı!.. Oysa, “Ali Kemal” basını, hayali kadife potur destanları düzdü bu açık kıçlara!..

“Açıkta kalan kıç sayısı arttıkça, erzak torbaları ile bire bir takasa giren oy sayıları da arttı...Devletin valileri, kaymakamları, şoför mahallinde, mahalleden mahalleye daha çok koşar,daha çok çalışır oldu!.. Övgüleri arşa yükseldi “malum” medyanın..

Tanrı bilyordu aslında halkın aldatıldığını, ama halk bilmiyordu kendisinin aldatıldığını, ama siz ikisini de bilmekteydiniz..bilmektesiniz. Düzen değişmeden sürsün istiyorsunuz..

Hep yandaşlarınız gördü dolu bardağı, yoksa onların bardakları ta baştan mı doluydu!? Yoksa halk, “din-ve-iman” paylaşımına çağrılırken; “han-hamam” paylaşımı çoktaaan tamamlanmış mıydı yandaşlar, candaşlar, paydaşlar arasında!?

Artık Yeter Tayyip Bey!..
Hep bir yolunu buldun mağduru oynadın. Hem de yolunu buldun.. Bir tiyatroydu sanki oynanan. Tutanlar tekrarlandı, tutmayanların senaryoları yeniden yazıldı.. Senaristlerin kimliği konusu biraz muğlak. Rivayetlar muhtelif. Ama, başrol oyuncusu kesin. Birşey daha var kesin olan!.. Senaryo dışına çıkmak yasak!.. Aksi halde başrolü kaybedersin!..

Bu başrol verilirken yerine getirmen gereken herşey sana taa baştan dikte ettirildi mi? Ettirildi. “Bak olmazsa, seni delikten süpürürüz” dendi mi!?.. Dendi.” aman süpürmeyin-kullanın dedi mi başdanışman!?.. dedi.. Onlar da başrol olarak, sana “ülkeyi pazarlama” göreviyle birlikte “BOP” eşbaşkanlığını da yüklerken; “Bak; BOP’un açılımı “Büyük Ortadoğu Projesi”dir. Bu proje ile Ortadoğuda yeni bir şekillendirme yapılacaktır, 23 tane ülkenin sınırları değişecektir, bu projenin mimarı değil taşeronusun!..Patronu biziz.” Dediler mi? Sen de, sana tevdi edilen bu görevi “kutsal bir görev” bilip meydanlarda halka tebliğ ettin mi!? Ettin!. Verilen başrolden sonraki tüm hizmetlerin bu asli görevin üzerine kurgulanmıştır.

İlk ders Saddama verilecek.. Sen de oraya daha kolay girilmesi için sınırlarını açacaksın, limanlarını açacaksın, hava sahanı ve hava alanlarını kulandıracaksın; gereğini yap!.. Dendi mi!? Dendi.. Gereği için, TBMM’ne sürdüğün, tezkere reddedildi. Buna rağmen uzun yoldan da olsa işgalciler girdi Irak toraklarına.. Sana da işgalci askerlerin salimen yurtlarına döne bilmeleri için dua etmek düştü. Reddedilen tezkerenin bedeli olarak türk askerlerinin kafalarına, işgalcilerce çuval geçirilmesine maalesef bir “gık” bile çıkarılamadı!..

Yıkılan devletin enkazına, eski devletin kuklası kuruldu. Başına ise, “bırak birtek PKK’lıyı, Iraktan Türkiye’ye bir kedi bile vermem” diyebilen yaşça büyük aşiret reisi Talabani getirildi. Küçük reis Barzani’ye ise, Kuzey Irak’da ikinci bir kukla devlet kuruluverdi.. Hem de tam kırmızı çizgilerimiz üzerine.. Hem de “siz kuzey Irak’a operasyon yaparsanız, ayni şeyi biz de Diyarbakır’a uygularız!” diyebilecek kadar cüretkar edalarla..

Patron emrederse, taşerona ne düşer?! Bu kurala uyarak, “dost ve müttefik” ilan edildiler ikiside. İz bile kalmadı kırmızı çizgilerden!. Ülkenin kapıları onlara komşu kapısı. Sanki düne kadar onlara aşiret reisi peşmerge gözüyle bakanlar, bugün onları devlet törenleriyle karşılayacak kadar “kak” Mesut diyecek kadar sarmaş dolaş olanlar başka ülkeden ithal!..

Bu “kak” mesut kimin kakı, kimin agası, kimin ka(n)kası!? Hani bu adam 6 yıldır, arsızlık yapan, haddini aşan, küstah, kudurgan bir peşmerge başı idi!? Ne zaman “ Kürdistan lideri” oldu. Kendi bayrağı asılmayınca Irak bayrağını da astırmadı!? Acaba Tayyip Bey ve ekibi, Barzaniyi ve Kürdistanı ne zaman tanıdı da resmi görüşmelerde Devlet törenleriyle karşılanır oldu!? Üstelik de beraberinde PKK müfettişi Sincari’yi de içişleri bakanı sıfatıyla getirdi!? Hani bu adamı biz bir zamanlar ülkeye sokmamıştık!?

PKK’ya terör örgütü bile diyemiyen bu adamı bu ülkeye kim davet etti, hangi sıfatla davet edildi? Davet etmek yetmezmiş gibi, halkın gözünün içine baka baka, halkla alay edercesine, peşmerge reislerine devlet başkanı muamelesi yaparak övgü düzen yetkililer bu yetkiyi kimden aldı!? Övgü sahiplerinin, bu ülkenin ve bu ülke insanının onuru ile oynama hakkı olabilir mi!? Kime hangi cesaret, kime hangi gözdağı veriliyor!?
Sapla samanın bu denli karıştığı bir ülkede, sapı samana karıştıranlara “artık yeter!” deme zamanı hala gelmediyse ne zaman gelecek!..

Haa!.. son anda aklımıza geldi!.. Sen bu kadar kısa sürede; bu kadar nasıl zengin oldun!?..
Bu da konularımız içinde!..
Artık yeter Tayyip Bey!.. (Devam edecek) (Bölüm-1 ulaşmadıysa isteyiniz.)

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank