content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

12 Tem

Aramıza Kimse Gelip Girmesin!

Günümüzde evlenmek de evliliği keyifle devam ettirebilmek de zor olmaya başladı. Kendi kendine yalan söylemeyi alışkanlık haline getirmiş bünyeler evliliklerinde de aynı alışkanlığı sürdürmeye devam ettiğinden ortalık kan revan.

Yeryüzünün bazı kuralları olduğu gibi insan ilişkilerinde de bazı neden-sonuç bağlantıları kurulabilir. Her ne kadar söz konusu olan insan davranışı olduğunda kesin bir dil kullanmak tehlikeli olsa da bazı genellemeler yapmak, bazı yanlış kararları ya da girilen bazı çıkmaz sokakları önceden tahmin etmeye hizmet edebilir.

Bu gibi bir durumda ya yolunuzu değiştirirsiniz ya da yolda karşınıza ne çıkacağını tahmin ettiğiniz için önceden alınabilecek bir tedbir varsa alırsınız.

Hayatta olmak genel olarak bazı risklere de açık olmak demektir. Evlenmek de… Ama bazı evlilikler daha risklidir. Aldatma eğilimli ilişkilere bakıldığında, sosyal hayatı çok hareketli olanların, eşlerini aldatmaya daha eğilimli olduklarını görüyoruz.

Sosyal aktör olmak için ayrılan zaman ve efor, bir süre sonra eşlerin uzaklaşmasını ve arada açılan boşluğa bir üçüncü kişinin yerleşmesine zemin hazırlar çoğunlukla.

İşleriyle evli olanlar ve işlerine gereğinden fazla zaman ayıranlar için de durum değişmez. İşkolik erkek ve kadınların ahlakla ilgili boşlukları da varsa aldatma malum bir son olur çoğu zaman.

Eşler arasındaki ilişki aşırı yakınlaşmaya doğru gidiyorsa, merkezkaç etkisi doğurarak eşlerden birisinin bu yakınlaşmadan sıkılıp ayrışmak istemesiyle sonuçlanabilir. Birlikteliğin boğmaya başlaması ve taraflardan birisinin bireyselliğini kaybediyor olduğunu düşünmesi bir kaçışı doğurur.

Bu kaçış illaki karşı cinsle yaşanmaz her zaman. Bazen bir tutkuya kaçabilir birey, bazen de bir hobiye...

Kısır döngü başlar bu defa ve yalnız bırakılan taraf bir süre sonra aldatır diğerini.

Bazen de araya giren öteki, ilk çocuğun doğumu peşi sıra kendisini yalnız hisseden tarafın bir zaafına denk gelir. Anne bebeğe yönelip, erkek yalnız kaldığında…

Masumca paylaşılmaya başlayan dertleşme, eşten yakınma, ilgisizlikten yakınma, kısa bir süre sonra arkadaşlığa, sonrasında sevgililiğe ve aldatmaya dönüşebilir.

Son çocuk evi terk ettiğinde yaşanır bir başka aldatma. Son çocuk da yuvasını kurup gittiğinde birbirlerini fark eden adam ve kadın, çoktandır bitirmiş oldukları bir nevi ölmüş olan ilişkilerini gömmek isterler. Ama öncesinde bir başka yer hazırlamak telaşıyla aldatırlar birbirlerini.

İçiniz karadı biliyorum… Fakat bazen böyle de yazmak lazım. İşte bu da böyle bir yazı oldu, çirkin yanımızı gösteren.

Başta da söylediğim gibi eğer insansa söz konusu olan, hiçbir zaman genelleme yapamayız. Her zaman istisnaları vardır. Ama bilmek ve bilgiyle hâllenmek, kaçmaktan daha iyidir çoğu kere.

İşte bu yazıda bu amaçla yazıldı. Bilmek için, fark etmek için… Korkmak için, telaşlanmak için, karşı tarafı analiz etmek için, onu daha da kıskaç altına almak için değil!
“Ben ne yapabilirim?” ve “Ben nerede yanlış yapıyorum?” ve “Bu yanlışım nelere mal olabilir?” sorularının cevaplarını şimdiden fark etmek ve şimdiden duruşumuzu değiştirmek için. Fark eden taraf değişir çoğu kere.

Evet, “Aramıza akimse gelip girmesin!” diyorsak bir ara bırakmamak lazım elbette, çok yapışmamak da... Yani denge. Her zaman olduğu gibi… Bilginin ve fark ettiklerimizin hallerimizi değiştirmesine izin vermek dileğiyle…

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank