content

ikradan-mahyaya-aydinlanma

03 Ara

Anne Sütü Tazeliğinde Eskimeyen Kitap!

Yaşam ne güzel değil mi? Egzoz dumanları ve motor sesleri arasında kaybolan masmavi göğe belki de çok uzun zaman oldu,doya doya bakamayalı.  Şakaklarımızdan, kulaklarımızın üzerindeki tüylerden ve saç tellerimizin uçlarından süzülerek giden ılık yaz rüzgarının farkına varabiliyor muyuz acaba!..

Yemyeşil dut yada ince dallı erik ağacından, korku ve  telaşla meyve koparıp kaçtığımız zamanlardan o kadar uzağız ki…

İnsan, yaşlandıkça gökyüzü ile arasındaki mesafeler daralıyor.

 

Artık günlük telaşın ve dünyalık değerlerin çemberi bizi o denli sarıp sarmalıyor ki, aslında bizi biz eden değerlerin ayırtına varamıyoruz.  Hani, geceleri korkulu rüyalarımızdan uyanır annemizin sımsıcak şefkatine sarılır, sevginin güçlü kollarına kendimizi bırakırdık.

Hayatın acımasızlığıyla ilk defa yürümeye başlayınca tanışmamış mıydık? Yarım atılmış bir adım, bir adım daha derken yere abandığımızdaki o sinir ve hayal kırıklılığına annelerimizin gülümseyen yüzü ile ferahlamamış mıydık?  Uzanıp da almaya çalıştığımız ne ki tüm çabalarımıza rağmen alamadığımız biberonumuzu şıp diye avuçlarımıza veren  al yanaklı, pamuk elli, süt depomuz annemiz ile şimdilerde aramızdaki mesafe acaba o biberon kadar var mı?

Üre ve dışkının burun yakısı kokusuna aldırmaksızın yada en derin ve en tatlı uykulara ağlama seslerinin verdiği molalara aldırmaksızın yanağımıza minicik bir öpücük konduran kara kaşlı, al yazmalı, kara yazılı analarımızın yürekleri halen bizler için atmaz mı?

Eğer ölmüşlerse Allah gani gani Rahmet yağmurlarını onlar için yağdırsın,. Işıklar içinde yatsınlar, eğer yaşıyorlarsa da tüm duaları kabul olsun…

Zaman denen acımasız nehrin akışına boğuşmaya başladığımız o günden bu yana içimizdeki ana sevgisini ya da bilinç  altımızdaki anne resmini hangi sebep silebilir? Silinmez, silinmez  elbet de, öyle nedenler olur ki, o resmi bulanıklaştırır.

 

Elektrik faturası, kredi kartı borcu, dolmuş, arabanın benzini, alış veriş, maaş, borsa, haberler, Diziler, anaokulu, üniversite taksiti, çeklerin ödemesi, menkul ve gayri menkuller, amir ve müdür siniri, senelik izin, kira, banka taksiti ve daha bir çok anne resminin üzerine kara bulutlar gibi kümelenen sisler.

 

Doğruya, bankalar yada elektrik idaresi beklemez ama anneler bekler. “Zaten annem de olsa önce ödemelerimi yapmamı isterdi” gibi hayra yorma oyunlarını da unutmamak gerek.

Lafı evirip çevirmenin aslında ne alemi mi var?

Haklısınız. Uzatmamak gerek. Hepimizin dünya kadar dünyalık işi var. Hiç birimizin bu yalan dünya da evrensel değer ve Evrensel sevgilerle uğraşacak zamanı yok.  Eh, adı sanı duyulmamış kişiler için verdiğiniz zaman da kısıtlı. Değil mi ya?

Ne demek istiyorsak bir an önce demeli ve değerli dünyalık zamanınızı almamalıyız.

Tamam o zaman. Burada keselim. Pembe yanaklı annelerimizde duralım.

 

Güçlü ve gücünü bizler için feda eden babalarımızdan bahsetmeye kalkmadan ana konuya girelim.

O zaman şöyle diyelim, zamanımızın büyük çoğunluğunu alan ve bizi asıl ve evrensel değer ve sevgilerimizden alı koyan bir dolu dünyalık işlerin ne başı ne de sonu geliyor.

Ödediğimiz bankaların yada faturaların ardı arkası kesilmiyor.

Şu an hangi yerde ve zamanda bu satırları okuyorsunuz ama şu bir gerçek sizin yapacak çok işiniz var.   Ne için? Anneniz için mi? Babanız için mi? Eşiniz yada çocuklarınız için mi? Belki de kendiniz içindir? Yaptığınız ve yapacağınız bütün  işlerde acaba hayatın ilk günlerindeki anneniz gibi her konuda, her işte, her yerde ve her zaman ellerinizden ve aklınızdan tutacak bir rehbere ihtiyaç duyduğunuz anlar olmadı değil?

İşte size ana konu.

Annenizin, Borsada yada mesleki  kariyerinizde yükselmede sizlere bir faydasının olamayacağı konusunda haklı olabilirsiniz. Şu da bir gerçek ki, yaptığımız ve yapacağımız tüm işlerde bizi asla ama asla yalnız bırakmayacak bir gizil gücün varlığını yadsıyamayız.

İşte o gizil güç bahsetmiş olduğumuz Evrensel Değer ve Evrensel Sevginin ta kendisi Rahman ve Rahim olan Allah’tır. Allah annelerimizin rahmine koyduğu o sıvı ile bizi dünyalık olan bu işlerle baş etme yolculuğuna attı.

Kendini bilmezler bu işleri sevk ve idare ettiklerini sana durursunlar.

Biz, var olan her gerçeğin ilk ve sonunda Rahman ve Rahim olan Allah’ı unutmamaya çalışalım. “Ama nasıl olur, dedik ya  bir dünya dolusu  işimiz var diye.” sesleri duyulmuyor değil.

 

Şunu unutmamak gerek ki, Allah, yaratılışımızı gerçekleştirdikten sonra bizi bunca dertlerle baş başa bırakacak değil.Dünyalık  bunca işin çözümü dünyayı yaratanda saklı. Aslında saklı da değil. Yanı başımızda duruyor. Dünyalık bunca işin çözümü, bu dünyada ilk rehberimiz olan annelerimiz kadar içten, sonsuz tazelik ve sonsuz bilgeliğin bileşimi olan bir kitapta duruyor.

O kitap nerede mi?

Her evde.

Her yerde.

Ulaşılması  en kolay.

Anlaşılması en kolay.

Yanı başımızda.

Baş köşedeki yerinde.

Başı Allah ve sonu da Allah olan zaman denen sınır içindeki yaşantımızda bize rehber olacak kitap elbette Rahman ve Rahim olan Allah’ın tüm dünya insanlık ailesine kurtuluş reçetesi olarak gönderdiği Kur’an’ı Kerimdir

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank