content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

27 Nis

Anasır, Ensar, Muhacir, Mübadil ve Cumhurbaşkanlığı Seçemi

Önce makalede kullanacağımız kelimelerin anlamlarını açıklayalım.

1. ANASIR    : Türk ve Müslüman olmayan (gayrimüslim) soydan gelen ahali.2. ENSAR   : Yerli, yerleşik kadim Türkler ve Müslümanlar. Anadolu da yerli halkın tarihi Mustafa Kemal Atatürk tarafından 4000 (dört/bin) yıla, Kâzım Mirşan, Haluk Tarcan ve çağdaşlarına göre 7000 (yedi/bin) yıla; Benim araştırmalarıma göre ise 17000 (on / yedi / bin) yıla varır. Bu anlamda Türk’lerin Anadolu’ya 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi ile geldikleri iddiası maksatlı bir tuzak ve menfur bir yalandır. Üstelik, günü gelince Türkleri Anadolu’dan çıkartıp, Orta Asya’ya sürmek amacıyla kurgulanmış bir plânın dayanağı olarak kullanılmak üzere, hafızalara empoze ile kitap ve kayıtlara ısrarla nakşedilmektedir.

3. MUHACİR: Yakın tarihte, muhtelif zaman ve dönemlerde.; Başta tarihin şeytan imparatorluğu, Türk, İnsan ve Müslüman düşmanı Çarlık olmak üzere; Kazıklı Voyvoda’nın Romanya ve havalisi; Azılı İnsanlık düşmanlarının tam şeytan suretine iblâğ ettiği Sırbistan, Bulgaristan, Ermenistan ve Yunanistan topraklarında zorunlu tehcir, soykırım (Çrna Ruka) ve engizisyon baskısı, dehşet, alçakça vahşet ile türlü mezalimden kaçarak Anadolu’ya sığınmak zorunda kalan Türk, Müslüman ve diğer akraba topluluklar…

4. MÜBADİL            : Lozan Antlaşması gereği; 08.11.1923 kabul, 18.11.1923 yayın tarih ve 368 Sayılı Mübadele, İmar ve İskân Kanunu’nun öngördüğü şartlar çerçevesinde, Batı Trakya dışındaki Yunanistan topraklarında yaşamakta iken, Anadolu’ya göç ettirilerek, Türkiye’deki Yunan asıllı sanılan Rum (Romalı) gayrimüslimlerle mübadele (değiş tokuş) edilen Türk veya Müslüman Rum’lar.. Not: Türkiye’ye getirilen mübadillerin nüfus kaydında bir sorun yoktur.

İLGİ VE ALÂKA KURAMI

Şimdi sorulur, yukarıdaki tanımların lüzumu, gereği ve sebebi nedir?

Aslında, Türkiye Cumhuriyeti ile özellikle yakın çevre ülkeleri (eski Osmanlı mülkü üzerinde kurulu devletçikler) arasında; AKP hükümeti tarafından Vakıflar Kanununda yapılan değişiklik ile “bir takım gayrimüslim şahıs ve kurumlara ait müsadere edilmiş malların gerçek sahiplerine iadesi” bağlamında.; Son dönemlerde vaki bir takım “karşılıklı hak iddia, takip ve mütekabiliyet hukukunu işleterek” miras edinme taleplerinin akamete uğratılarak, sonuçsuz bırakılması; Daha doğrusu: Hak iddiasına mesnet teşkil edecek resmi “secere/soy” evrakının imha edilmiş olması nedeniyle ortaya çıkan çok garip ve devlet olmakla bağdaşmayan acayip bir durum!.. Her ne kadar sebep önce anlaşılamasa da, sonradan her şey apaçık ortaya çıkıyor.

Diyelim ki, Mekke, Medine, Suriye, Irak veya Romanya’da Dedenize ait bir mülk var. Şu anki mevzuata göre, akrabalık iddianızı resmi nüfus kayıtları ad ve soy isim değişimlerini ispat ettiğiniz takdirde taraf ülkede dava açarak mirasa sahip olabiliyorsunuz. Şu anda Türkiye dışında yaşayan herkes için bu mümkün. Özellikle bütün Avrupa ülkeleri, Amerika, İngiltere ile bilhassa İran, Çin, Hindistan, Suudi Arabistan’da neredeyse 1000 (bin yıl) öncesine kadar secere kaydı çıkartılabiliyor. Bütün aksine direnmelerine rağmen, Bulgaristan bile, kararlılıkla takip ettiğiniz takdirde, Osmanlı dönemine ait kayıtlara bile ulaşma imkânı elde ediyorsunuz!

Bizde ise, başvuruların büyük bir bölümüne: “Başvurunuza ilişkin olarak yapılan arşiv araştırması/incelemesinde: 1936 / 1944 ve/ya 1974 Tarihinden öncesine ait her hangi bir bilgi, belge ve kayda rastlanılmamıştır” cevabı geliyor! Bu defa meseleyi sorup-soruşturduğunuz ve araştırdığınızda size; Gayri resmi ve sözlü olarak:, Önce 1936-40’lı yıllarda müteakip defalar, daha sonra da, özellikle Ecevit’in başbakan olduğu (Ecevit-Erbakan) hükümetleri zamanında, “anasıra (soyu Türk ve Müslüman olmayan eşhasa ait) kuyudatın, yakılarak bütünüyle yok ve imha edilmesi yolunda vaki emirler nedeniyle tebahur etmiş (buharlaştırılmış) gibi, enteresan cevaplar verilmiş olduğu anlaşılmakta ve görülmektedir…

1983 yılından itibaren, başta Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü ile yerel Nüfus Müdürlükleri olmak üzere Sayıştay dâhil, çok önemli bazı kurum arşivlerinde meydana gelen su basması, yangın, aşırı nem ziyanı gibi nedenlerle vaki evrakların ekseriyeti kimlik kaydı, dava dosyası ve kamuoyunda “fişleme” denilen kişi takip cetvellerinden ibarettir.

KİM KİM’DİR?..

Üstelik dünyanın bütün ileri, ilkeli ve modern devletlerinde olduğu gibi bizde böyle bir; “KİM, KİM’DİR” kütüğü veya soy-secere kaydı yok. Türk Tarih Kurumu (TTK) Başkanı iken, Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun, bu hususlara dair özgün bir araştırması nedeniyle başına gelenler belli!.. Başına gelenler bir yana; Eğer parlâmenter olup, dokunulmazlık ve imtiyaz zırhına bürünmese idi, Allah bilir şimdi hali nice olurdu?

Kaldı ki, 2000 yıllarından itibaren soy adları: Türk ve Türk’ten türeyen en güzel, cazip ve çekici kelimelerden oluşan hemen herkesin dönme, devşirme ve kripto olduğu anlaşıldı ya da bizzat kendileri tarafından muhtelif vesilelerle itiraf edildi.

TÜRK MİLLETİ’NE VE ANADOLU’YA BÜYÜK HAKSIZLIK

Aslında bu iki yüzlülük, çifte standart, aldatmaca, kandırmaca ve en uygun tabiriyle ‘nitelikli sahtekârlık’ başkaca yer ve coğrafyalar için olağan bulunabilir ve normal görülebilir. Fakat Anadolu başta gelmek üzere Türkiye Cumhuriyeti için bu gaflet, dalâlet, büyük bir ayıp ve özellikle bedhahlıktır.

Bedhahlık (gizli-örtülü düşmanlık) tır… Çünkü: Dünyada medeniyetin, insan hakları, eşitlik, adalet, hukuk, refah ve insani boyutta mutluluğun banisi olan Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti, haksız yere geri bırakılmış, haksızlıklara maruz kalmış ve en başta 50 yıldır süregelen anarşi, terör ve tedhişe kurban edilmiştir.

Mustafa Kemal ATA-TÜRK’ün zehirlenerek taammüden öldürüldüğü.; (Ogün Deli’ye ait kitap, yayın ve belgeleri) 10 Kasım 1938’den itibaren yürürlüğe konulan ve başta Türklük, Müslümanlık olmak üzere, bilumum milli değer, ilim, kültür ve bütün manevi kutsalları fiilen hayat ve millet hafızasından silmek anlamına gelen karşı devrim: 1939 – 1950 ilâ 1961 – 2014 yılları arasında büyük bir tahribata neden olmuştur.

Mezkür dönemlerin devlet ricalinden Mustafa Kemâl Atatürk, Mahmut Celâl Bayar ve Kenan Evren ile Başbakan, Bakan, Genel Müdür ve Müsteşarların büyük bir bölümü; Etnik kök, soy ve secere itibarıyla tartışmalıdır.

Üstelik bu iddia, ileri sürüm ve tartışmalar, son 10 yıl içinde “saklı-gizli” olmaktan çıkmış, GOOGLE veya her hangi bir arama motorundan dahi rahatlıkla bulunabilir, görülebilir, okunabilir olmuştur. Hattâ bunların provokasyon amaçlı ve ihanet odaklı, haddini aşanlar bölümünde: İstiklâl Savaşı, Türk Büyükleri ve Bilhassa Mustafa Kemal Atatürk hakkında bir takım yalan/iğrenç, asılsız, fütursuz iddia/iftira/tefrika ve komplo teorileri görmek mümkündür… Bu haddini, hududunu aşan tetikçi sitelerin iddia ve iftiralarını şiddetle red, tekzip ve Türk Milletini tamamından tenzih ederim. Ancak!...

ASIL AZMAZ BAL KOKMAZ            

Daha yenice, Cumhuriyet tarihimizin en şaibeli yerel seçim atmosferini bin türlü iddia, itiraz ve şaibelerle çıktık. Çok kısa bir sürede Cumhurbaşkanlığı seçimi atmosferine giriyoruz. Bu hayati bir süreçtir. Altın değerindedir.

Tekerrür etmeyecek bir tarihin yazılma; Bilinçsizce sürüklendiğimiz, müstakbel felâketleri önleme; Devleti, milleti ve tartışılı hale gelen adalet, hukuk, özgürlük ve bağımsızlığı bir kez daha kurtarmak zamanıdır. Bu, en yüksek derecede bilinç, arı-duru samimi inanç, ortak akıl, milli uzlaşma ve demokrasi kültürünü zorunlu kılar. Aksi takdirde, Millet aday göstermekten aciz, akıl tutulması almış yürümüş, yeri göğü ihtiras, hırs ve kifayetsiz muhterisler sarmıştır. Gözümüzün önünde tiyatro oynanmaktadır.

Ülkeyi fiilen yöneten tek partinin başkanı kendisinin aday olup olamayacağını vekil ve örgütlerine soruyor, hepsi de bu demokratik (!) onaylamaya “evet” diyorlar. Kişi seçilirse “Tüm yetkileri kullanacağım” diyerek, delice bir hırs, korkunç ihtiras ve çılgınlık sergiliyor.

MUTLAKA TÜRK CUMHURBAŞKANI

Şu hale nazaran ve yukarıdaki kaygıları dikkate alarak denilmelidir ki: Tıpkı ABD’de olduğu gibi, Cumhurbaşkanı adayların 7 göbek seceresi mutlaka açıklansın. Öncelikle aday Türk olsun; Değilse bile, mazisinde Türk Milleti ve Devleti aleyhine bir cürüm bulunmasın!..

--

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank