content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

13 Kas

Aldatmanın Kazancı Kaç Kuruş

Benimle konuşmak için kıvranıp duran hanımı dinleme gereğini duydum. “Nereden başlayacağımı bilemiyorum .” diye sancılar çekiyordu. “Nereden isterseniz oradan başlayın.” dedim sustum. Dinlemeye

koyuldum. Bocaladı bocaladı. Yüzme bilmeyen birinin sığ sularda çırpınışı geldi gözlerimin önüne. Sonra ince bir dala tutunur gibi konunun ucunu beraber yakaladık. Ruhundaki kelepçeler çözülmeye başladı. O ıslak kelimelerle olanları bir bir anlattı. Ben insanın düştüğü durumda ne hale geldiğini seyrettim. Anlatan nasıl aldatıldığını anlattıkça gönlündeki saflığı, yalnızlığı gördüm. Peki ya aldatan? Neydi o? Şeytan mı? Canavar mı? Nereye varmıştı? Nasıl bir paye almıştı usta aldatışından. Ne geçmişti eline. Aynada kendi yüzüne bakabiliyor muydu? Vicdanıyla hasbihale girebiliyor muydu? Ya da yıllar önce birinden duyduğum gibi “kadınlar akıllı olsun aldatılmasın.” Mı diyordu. Bence hayır. Bunları yapan kişi nasıl insan olabilirdi. Zaten insan olan insana, hatta hiçbir varlığa zulmetmezdi.

Elbette doğduğu andan başlayıp, ta ki yüz çizgileri değişerek, sonrada terki dünya edene kadar nefsi ayaklar altına almak her babayiğidin harcı değil. Sözüm bu babayiğitlere değil tabii ki.

Hayatı güzel yaşamanın birçok sebebi vardır elbette. Bunların en başında sevgi gelir. Sonra liste kişiye göre uzar gider. Aldatmanın cinsiyeti olmasa da, ben kadın gözüyle, kadın algısıyla kendime göre yorumlamak istiyorum.

Adam olduğunu sanan biri bir gün bir kadınla rastlaşır. Gözüne kestirmiş olacak ki en saf haliyle ne yapar eder kendisini kadına fark ettirir. Sonra zaman içinde kadına sevdirir kendisini. İnanır kadında ona. Erkek ya, hayatınızın bel kemiği, evimizin direği, gönlümüzün en masun tarafı, sığındığımız, gücümüz, kuvvetimiz, inanıp güvendiğimiz erkek… Çok kaçmak istemiş kaçamamış. Korkmuş ama göğüs germiş korktuklarına. İnanmış güvenmiş. ADAM’ a yaslanmış kadın. “İşte ömrümü tamam edecek eksik kalan yanım.” demiş. Her gün biraz daha sevmiş sevmiş. Hayaller kurmuş yuvaya dair. Aile büyükleriyle tanıştırmış. Dâhil etmiş bütün hayatın içine. Kadının babası ; “Damatta oğul gibidir evlat.” demiş basmış bağrına.

Ve aradan aylar geçmiş. Kadın gönlünün yanına aklını da koymaya başlamış. Zaman geçtikçe İçine kurtlar düşmüş. Her ne kadar kendine ar etse de, sevdiği adama yakıştırmasa da, şüpheler aklını karıştırmış. “Her gün bu sancıyla kıvranacağıma hakikati kendime ispatlayarak gönül sultanımdan bin özür dileyim.” demiş. Sormuş soruşturmuş. Vardığı sonuçla kahrolmuş, mahvolmuş. Adamın her sözü ardarda sıralanmış yalanlar dağıymış. Bütün sonraya bıraktıkları kendisine yaptığı perdeymiş.

Evli barklı, çocuk, torun sahibi olan adamın diğer yalanları, aldatmaları akıl almayacak kadar ustacaymış.

Kadın kahrolmuş, can evinden vurulmuş. Bütün bunların yalan olduğunu söyleyecek birinden umut dileniyordu. Kilometreler ötesinden onun nasıl yandığını sesinden, hıçkırıklarından, olanları anlatamamasından, çırpınışından anlıyordum. O anlattıkça insanlık erdeminin bir zavallının elinde nasıl öldüğüne şahitlik ediyordum. O yalanlar dağının mucidi gözümden düştükçe düşüyor, bütün benliğim sarsılıyordu. İnsana olan inançlarımı yitiriyordum.

Aklımın, bedenimin her zerresinde yankılanan bu telefon görüşmesiyle dolaşıyorum. Hayatım boyunca karşı karşıya geldiğim, ya da tanıklık ettiğim bu durumları anlamaya çalışıyorum. Gerçi bunca yaşa rağmen anlayamadığım bu hali bundan sonra anlayabilir miyim onu da bilmiyorum.

Karısını, çocuklarını, torunlarını ve de kandırdığı insanı hesaba kattığımda yaptıkları sonucunda kazandıklarına bakıyorum. Ancak ona” SEN KAYBEDENSİN” diyebiliyorum.

Ve son olarak nerede bir kadın ağlıyorsa arkasında bir erkek vardır diye düşünüyorum.

2015/ANKARA

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank