content Güney Marmara Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
25 Ağu

Akduman’ın Haklı Üzüntüsü!

Cep telefonum çalıyor. Arayanın ismine bakıyorum; Haydar Akduman...
Haydar Akduman’ı, Bandırma’da siyasetin içinde olup da sanırım tanımayan yoktur.

Bir zamanlar ANAP’ın ağır topları arasında yer alan Akduman, daha sonra çok sevdiği partisinin DP ile birleşme çalışmaları karşısında her nedense bir küskünlüğe girip, eski aktiv siyasi yaşamdan elini eteğini çekti.

Aynı zamanda astsubay emeklisi olan Haydar Akduman, uzun yıllar Temad’ın da başkanlığını yaptığı için sivil toplum kuruluşları temsilcileri tarafından da hem sevilir hem de tanınır.

Yani hem siyasi hem de sosyal ilişkileri son derece kuvvetli olan Haydar Akduman, Bandırma’nın tanınmış simaları arasında yer alırken, sözüyle, sohbetiyle, kendisini ayrıca sevdirmeyi bilen mümtaz kişilerden biridir.

Ben de kendisiyle 10 yıl sevgi ve saygıya dayanan bir dostluk anlayışı içerisinde görüşürüm. Gelen telefona da bu dostluğun verdiği samimiyetle cevap verip, “Efendim sevgili ağabeyciğim” dedim.

Haydar abinin sesi bir buruk, bir kırık çıkıyordu sanki. Neredeyse ağlamamak için kendini zor tutuyor gibi geldi bana.

“Cihancığım nasılsın” diyerek, her zamanki o sevecen ve babacan tavırları ile söze girdi. Ama o hoş beş cümleler zorla çıkıyordu dudaklarının arasından...
“Hayrola abi... Sanki keyifsiz gibisin” deyince iyiden iyiye döküldü...
“Az önce 5 bin metre yarışını izledin mi? Bizim atlet birinci geldi...” dedi. Elvan Abeylegesse’den bahsediyordu... Hani birkaç gün önce 10 bin metrede ikinci gelip, Türkiye’ye gümüş madalya kazandıran atletimiz...
Dediğim gibi sesi ağlamaklı bir şekilde, “Kızcağıza verecek bir Türk Bayrağı bulamadılar Cihancığım...” diyordu Haydar abi...
“Yazıklar olsun böyle yöneticilere. Bu kızın dereceye gireceğini hepsi biliyordu, insan bir Türk Bayrağı bulundurmaz mı yanında?..” diye eklerken, üzüntüsünü de dile getiriyordu.

Evet... Başbakan televizyon ekranlarından, Amerikalı bir yüzücünün tek başına 8 altın madalya birden aldığını, Türkiye’nin ise daha bir tek altın madalya alamadığından yakınıyordu. Allah’tan bir güreşçimiz birincilik kürsüsüne çıktı da, sonunda bir altın madalyaya kavuştuk!..

Her ne kadar artık devşirme sporcularla, dünya sporunda kendimize bir yer aramaya çalışsak da, eski o başarılı günlerimiz aklımıza gelince, üzülmemek de elde değil...
Bir zamanlar dünya minderlerinde fırtınalar estiren Türk güreşçiler yüzünden, en büyük rakibimiz Sovyetler Birliği’nin güreşçileri sıklet değiştiriyorlardı... Ya şimdi... Artık, neredeyse Afrika ülkelerinin güreşçileri bile bizim güreşçiler ile karşılaşmak için can atar oldular!..
En azından bir tur geçeriz umudunda olanlar, bizimkilerle karşılaşmak için dua eder hale geliyorsa, demek ki, bizim ne kadar geriye gittiğimizin de durumu ortada.
Baksanıza, sonradan olma Türk sporculardan medet umarken, onlara verecek bir Türk Bayrağı bile bulamıyoruz. Yazık ki, bize ne büyük yazık!..

 

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank