AK Partililer, Yetmez mi Gayri! (II)
Bir yanınız çürüyor, farkında mısınız? Yazımın başlığı neden 'yetmez mi gayri.'
İstanbul'da AK Parti kurucularından ve halen yöneticiliğini yapan çok sevdiğim bir arkadaşımın babası ile anlatıklarını paylaşmak istiyorum.
Arkadaşımın babası, Taksim Gezi Parkı direnişinde, gençlerle beraber olmak için alana gider. Onlara kitaplar götürür, içlerinde dua kitapları da vardır.
Ve oğluna der ki; “O çocuklar haklı siz haksızsınız. Yeşil bırakmadığınız İstanbul'da her yere inşaat yapıyorsunuz. Nefes alanlarımızı yok ediyorsunuz. Herşeyi rant olarak görüyorsunuz.”
****
AK Partili kadrolara şunları hatırlatmak isterim.
Tamam güzel şeyler yapıyorsunuz.
Tamam Türkiye'yi değiştiriyorsunuz.
Tamam 80 yıllık birikmiş sorunları çözüyorsunuz.
Tamam Türkiye'yi tüm eksikliklerine rağmen demokratikleştiriyorsunuz.
Tamam 30 yıllık savaşı bitiriyorsunuz.
Tamam 2023 hedefleriniz Türkiye'yi küresel bir güç yapmak için...
Taksim'e Topçu Kışlası yapmak isteğiniz; yaptıklarınızla, yapmak istediklerinizle nerede buluşuyor, nasıl örtüşüyor?
****
Son 10 yıldır İstanbul'da yaptığınız parsel bazında binlerce plan tadilatı ile bir tarafınızın çürüdüğünün farkında değil misiniz?
İnançlarınızdan uzaklaştığınızın, saflıklarınızı terk ettiğinizi görmüyor musunuz?
Cemil Meriç'in şu sözüde mi size bir şey hatırlatmıyor: “Çürüme de bir değişimdir, lakin gelişim değildir”
****
Ne olur bazen vicdanınızla başbaşa kaldığınızda, tarihe bakın, mezarlıklara bakın, “orasının, vazgeçilmez olduğunu, muhteşem olduğunu düşünenlerle dolu” olduğunu göreceksiniz.
Yaptığınız usulsüzlükler, yolsuzluklar, kayırmalar yetmez mi gayri...
Yalan söylediniz ve
size inanmıştım!
Taksim Gezi Parkı olaylarında, meydanda yüzbinlerin toplandığını, inşaat çalışmalarından dolayı kimsenin başına bir şey gelmediğini her akşam televizyonlardan izledik.
Ve ben size inanmıştım, 1 Mayıs kutlaması yapılmak istendiğinde Taksim' için söylediğiniz gerekçelere... Bugün ise söylediğiniz yalan, Gezi Parkı olaylarıyla tüm çıplaklığı ile ortada duruyor.
1 Mayıs’ta inşaat çalışmalarını gerekçe göstererek, İşçi Bayramı'nın kutlanmasına izin vermeyenlerin, yalanlarını hatırlayınca Victor Hugo'nun bir sözü aklıma geliyor: “Beni mahveden şey; bana yalan söylemiş olman değil, sana bir daha inanmayacak olmam”
Son söz: Halkınıza karşı ne zaman yalan söylemekten vazgeçeceksiniz, eskinin alışkınlarını ne zaman terk edeceksiniz? Ne zaman eski saflık haliniz olmasa da, tekrar vicdanınızla ne zaman tanışacaksınız?
