content

ikradan-mahyaya-aydinlanma

18 Mar

Acı Bir Tecrübe: Mut’a ve Gerçekler (II)

“…Mut’a, Mânâsı ve İlgili Hadisler

Mut’a, yararlanılan şey, umre ile haccı birleştirme, boşanan kadına verilen eşya, bir kadınla geçici olarak evlenme gibi mânâlara gelmektedir. Fıkıh terimi olarak Mut’a, bir erkeğin bir kadını aralarında kararlaştırdıkları bir zamana kadar ve belli bir para karşılığında eş olarak aldığı muvakkat (geçici) bir evlilik şeklidir.

Mut’a uygulamasında, erkek malî bakımdan kadından sorumlu değildir; fakat, eğer kadın bir çocuk doğurursa, o zaman erkek o çocuğun masraflarını karşılamak zorundadır. Ayrıca, süre dolduğu anda Mut’a nikâhı sona erer. Bu evlenme şeklinde miras da söz konusu olmadığı gibi, süre için de, bu tür evliliğin sayısı için de bir sınır yoktur. Gerek bu nikâh, gerekse devamlı bir nikâhla evli bir kişi, ücretini vererek istediği sayıda ve gerekirse yarım saatliğine, bir saatliğine mut’a nikâhı yapabilir.

Bu nikâh şeklini kabûl eden Şiî ulemanın genel kabûlüne göre, böyle bir nikâh için şahit de, velînin izni de (kızın babası Mut’a’ya inanmayan bir Sünnî olsa da) şart değildir.

Bütün bu özellikleriyle Mut’a, üzerine dinî kılıf geçirilmiş para karşılığı fuhşa benzemektedir.

Mut’a, cahiliye devrinde uygulanıyordu. Peygamber Efendimiz döneminde ise bir-kaç kere ruhsat verildiği ile ilgili rivâyetler vardır. Bu izinler, İslâm’da teşri nihaî şeklini almadan öncedir. Dikkat edilirse, Mut’a’ya izin veren rivâyetler, bazı sefer ve gazvelere hastır. Mut’a, bilâhare kesin olarak yasaklanmış ve ebediyen haram kılınmıştır.

Rivâyetlere göre Resûlullah (s.a.s.), Mut’a’ya ilk defa Hayber Savaşı’ından önce üç gün izin vermiş; daha sonra da onu yasaklamıştır. Bir defasında, Mut’a’nın helâl olduğuna inanan birisi Hz. Ali (r.a.) ile bu konuda tartışınca, Hz. Ali ona, Allah Resûlü’nün Mut’a’yı ve evcil eşeğin etinin yenmesini Hayber günü yasakladığını söylemiştir. (Buhârî, “Nikâh”, 31; Müslim, “Nikâh”, 29-32; İbn Mâce, “Nikâh”, 44)

Bu hadis-i şerif, daha sonra bahsedeceğimiz Şiî hadis kitaplarında da mevcuttur. Allah Resûlü’nün Mut’a’ya ikinci kez izin verişi de Mekke’nin Fethi’nde vuku bulmuştur. Üç günlük izinden sonra Resûlullah Mut’a’yı tekrar ama bu defa Kıyamet Günü’ne kadar yasaklamıştır. (Müslim, “Nikâh”, 22)

Sebre b. Ma’bed el-Cühenî’den çeşitli yollarla nakledilen bir hadîs-i şerif de, Mut’a’nın sonsuza kadar yasaklandığını belirtmektedir. Resûlüllah (s.a.s) ile birlikte Mekke fethine katılan Sebre, Resûlüllah’ın (s.a.s) Hacer-i Esved ile Kâbe kapısı arasında durarak şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Ey insanlar, ben size kadınlarla mut’a yapmanız konusunda izin vermiştim. Şüphesiz Allah, onu kıyamet gününe kadar haram kılmıştır. Kimin yanında (Mut’a ile tuttuğu) kadın varsa, onu serbest bıraksın. Onlara verdiklerinizden hiçbir şey geri almayınız.” (Müslim, “Nikâh”, 19, 22, 24) Bazı rivâyetlerde bu yasaklamanın Vedâ haccı sırasında gerçekleştiği de belirtilmektedir. (Ebû Davud, “Nikâh”, 13; İbn Mâce, “Nikâh”, 44) Bu durumda anlaşılan, Allah Resûlü (s.a.s.), Mekke’nin fethedildiği gün ilan buyurduğu yasağı Veda Haccı sırasında tekrar etmiştir. Çünkü Veda Haccı’na çok sayıda Müslüman katılmıştı. Peygamber Efendimiz orada daha önceden bildirilen pek çok meseleyi tekrar ettiği gibi “Mut’a”nın haram olduğunu da tekrarlayarak duymayanlara yeniden duyurmuştur. Böylelikle Mut’a’nın Kıyamete kadar kesinlikle haram olduğu te’kiden ifade edilmiştir. (Bkz. İbn Hacer, Fethu’l-Bari, 11/74; Nevevî, Şerhu Müslim, 9/180)

Mut’a, Kıyamet Günü’ne kadar haram kılınmıştır.

Bu hüküm, şu kitaplardaki mevzuyla alâkalı hadislerle de tasdik edilmektedir: Müslim, “Nikâh”, 19, 22, 24; İbn Mâce, “Nikâh”, 44; Dârimî, “Nikâh”, 16; Müsned, 3, 406. Mut’a’nın helâl olduğu, daha doğrusu, aşağıda temas edileceği üzere, henüz yasaklanmamış olduğu bir dönem geçtiği için, kaynaklarda onun helâl olduğunu ifade eden hadisler de bulmak elbette mümkündür. Fakat, önemli olan, nihaî hükümdür.

İslâm’ın benimsediği Sünnî nikâha bir çok yönden ters düşen Mut’a’yı Peygamberimiz, bir çırpıda yasaklamamıştır. Bu itibarla, Mut’a’nın kesin haramlığını bildiren nihai hükümden önce geçici ruhsatları bildiren hadisleri esas kabul ederek nihai hükmü bildiren nassları görmezlikten gelmek ve “Mut’a’ya izin verildiğini” söylemek, İslâm’a iftirada bulunmak demektir.

Burada gözden kaçırılmaması gereken çok önemli bir nokta daha vardır. Esasen, ne Kur’ân, ne de Resûlüllah Efendimiz, Mut’a’yı helâl kılmış değildir.

Mut’a, Cahiliyye döneminde yaygın uygulamalardan biriydi.

Nasıl İslâm, tebliğinde, tatbikinde ve pek çok hükümleri uygulamaya koyarken tedricî bir yol izlemiştir, Mut’a’nın haram kılınmasında da böyle bir tedricîliğin söz konusu olduğu anlaşılmaktadır. Tıpkı içkinin tedricen haram kılınması gibi. (Bkz. İbrahim Canan, Namus Fitnesi Mut’a, s.25-29)

(DEVAM EDECEK)

ATATÜRK KÖŞESİ Türk Milletinin tabiatına ve geleneklerine en uygun yönetim, cumhuriyet yönetimidir DÜŞÜN-TAŞIN Kimin himmeti milleti ise o tek başına bir millettir… GÖNDERMELER

-Seçim yaklaşırken parti sempatizanı bazı fanatiklerin rakipleri ağızlarıyla kuş tutsa bile inanmadıklarından haberiniz var mı?

 -Son zamanlardaki Başbakanın katıldığı Ak Parti mitinglerinin çakma, montaj olduğu iddialarının ucuz ve kolay bir yöntem olduğunu bilmeyen var mı? 

-Meclis üyesi olmak için 5 yılda alacağı paranın 20 katını harcayan insanların eğer dedikodular doğruysa insanların zihninde kuşku meydana getirdiğini biliyor musunuz?

-Canlı yayında eşine seni seviyorum diyemeyen Hüseyin BAYRAK’a inat; Kendisine katlandığı için Canlı yayında ‘Eşimin ayaklarından öpersem ancak hakkını vermiş olurum ne var bunda Cennet hanımların ayağının altında değil mi? Diye duygularını ifade eden Magazin gazetecisi Kerem DEMİRAL’ı tanımayan var mı? 

-Canlı yayında, Adana Büyükşehirde Sayın Abdullah TORUN, Seyhan’da Abdullah ÇALIŞKAN için verdiğim sözümün MERTÇE arkasında olduğumu bilmeyen duymayan var mı?

-Lokum Fm ile birlikte gerçekleştirdiğimiz CENDERE programının Adana’ya damga vurduğunu biliyor musunuz?

-Cendere Üyesi Hüseyin BAYRAK’ın son zamanlarda yaptığı siyasi analizler yüzünden  sokaktaki insanlardan yüzüme beraber  acımasızca eleştiriler aldığımdan haberiniz var mı?

-Akdeniz Televizyonu’nun objektif habercilik anlayışıyla bütün Türkiye’de farkını fark ettirdiğini biliyor musunuz?

-Kerem Demiral ve Mehmet POYRAZ’ın katıldığı MERTÇE SÖYLEŞİ programının özellikle meslektaşlarımız tarafından izlenme rekorları kırdığını duydunuz mu?

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank