content
27 Şub

‘4+4+4’, ‘Eş’, ‘Bilişim’… Milli Eğitim’de ‘Akıl Oyunları’!

‘4+4+4’ sistemiyle, kesintili zorunlu eğitim getirip öğrencilere ‘esnekleşme’ sunmaya hazırlanan Milli Eğitim Bakanlığı, aksaklıkları ve tedirginliği

giderme konusunda hassas olacaklarını beyan etmekte. Anti parantez, ideolojik kaygıları dikkate almayacaklarını vurgulayarak!
İlk dört yıl zorunlu olarak okumayı, sonrasını kesintilere ve keyfiyete bırakıp açık öğretimle yürütmeyi olanaklı kılan bu düzenlemenin en önemli özelliği; türbana geçit vermesi ve eğitim takvimi nedeniyle yaz aylarına kaydırılan kuran kurslarının tüm yıla yayılmasına olanak sağlaması. Öyle ya, sekiz sene başı açık okuyan ve yetişkin hale gelen bir kız yerine 10-11 yaşındakine başını kapattırmak daha kolay. Sakın bu sözlerden başını örtenlere karşı olduğumuz çıkartılmasın. İnanç özgürlüğü bağlamında isteyen istediğini yapar. Ne var ki, henüz ergen olmayan bir çocuğu yönlendirmenin ve dahi zorlamanın kolaylığı da aşikârdır! Dini öğretmekte yetersiz kalan ve amaçlara alet edilen kurslar için de aynı eleştiri geçerli.

İlk dört yılda sınıf öğretmenleriyle yürütülen eğitimi ikinci dört yılda branş öğretmenlerine ağırlık vererek sürdürecek olan sistemin cilalı sunumunun ötesinde, eğitimi geri götüreceği kesin! Özellikle kırsal kesimde… Mevcut durumda bile kız çocuklarını okutmaktan kaçınan yörelerde dört yıl okula yollanan kızların eğitim hayatı meçhul olacak. Küçük işçilerin ve küçük gelinlerin artışını körükleyecek bu ‘açık öğretim’ seçeneğinin eğitim kalitesini düşüreceği de, görünen tehlikelerden. Dördüncü sınıfı 11 yaşında bitiren bir çocuğun açık öğretimle, evde kendi başına ya da TV yayınlarını takip ederek oturup ders çalışması ne derece gerçekçi olabilir düşünmek lazım! Hele ki, anne-baba eğitiminin yok denecek kadar zayıf olduğu yörelerde… Amaç, eğitimli-çağdaş bir ulus yerine eğitimsiz ümmet yetiştirmekse o başka tabii!
Sözde zorunlu eğitim 12 yıla çıkıyormuş gibi ekranlardan anons edilen, laf kalabalığıyla allanıp pullanıp sunulan ve Avrupa standartlarındaki ‘yeteneğe göre mesleki yönlendirme’ kılıfıyla cazibe katılan bu yeni yapılanmanın yaratacağı olumsuzluklar, geçim derdine düşen ve çocuk okutmakta zorlanan halk tarafından şu an için net kavranamamakta. Dolayısıyla, toplumsal değişimlerin ana ayağını eğitim sistemindeki yapılandırmanın oluşturduğunu hatırlatmakta fayda var. Bu gerçek, dünya tarihine yansıyan köklü devrimlerde görülebilir. Atatürk’ün yeni siyasal düzeni kurarken bunu harf ve eğitim sistemindeki inkılâplarla pekiştirmesi bunun en güzel örneğidir!
Yaz-boz tahtası haline getirilip öğretimsiz eğitime, sorgulamasız ezberciliğe dönüştürülen Milli Eğitim’de sorunlar ‘4+4+4’ sistemiyle de sınırlı kalmamakta. Toplumun geleceği olan öğrencileri etkileyecek bu düzenlemenin yanı sıra, eğitim verenlere dert yaratan yenilikler de mevcut. En çok şikâyet edilen konular, ‘Eş Durumundan Atamalar’ ve ‘Norm Kadro Sorunu’!
‘Bizler Haziran, Temmuz ve Ağustos 2011'de Türkiye'nin çeşitli illerinde öğretmenliğe atanıp, bayramın da araya girmesiyle 5-15 Eylül 2011'de göreve başlayabilen öğretmenleriz.

Eşimizin bulunduğu ile atamamızı isteyebilmemiz için 1 yılı doldurmamız gerekmekte. 1 yılı doldurduğumuz tarih de yine 5-15 Eylül. Fakat Sayın Milli Eğitim Bakanımız Ömer Dinçer atanmaya hak kazanan kişileri 31 Ağustos'ta işe başlayanlarla sınırlamak istemekte. Eğer bu sınırlama 31 Ağustos olarak baz alınırsa 5-15 Eylül'de atananlar sadece "5 GÜN" ile atanma hakkını kaçırmış olacaklar. Bu da 1 sene daha bekleyip toplamda 2 sene sonra eşlerine ve çocuklarına kavuşabilecekleri anlamına geliyor. Bu konudan mağdur olan binlerce öğretmene destek olacağınızı ümit ediyoruz’ cümleleriyle açığa çıkıyor aile olmaya çalışan öğretmenlerin mağduriyeti.

‘Hepimizin ailelerinde rolleri vardır. Kimimiz anneyiz, kimimiz baba, kimimizde çocuk. Anne-baba çocuğundan, eşler bir birinden 2 yıl ayrı kalabilir mi? Siz çocuğunuzdan, eşinizden 2 yıl ayrı kalabilir misiniz? Sayın Milli Eğitim Bakanımız bizi eşimizden çocuklarımızdan 2 yıl ayırmaya çalışıyor. Ama ben tam bir aile olmak istiyorum. Çocuk yapmak istiyorum. Lütfen bakanımız eski yıllarda olduğu gibi bize bu sene eş durumundan tayin hakkı versin. Ücretsiz izine de razıyım. Allah rızası için bir el uzatın’ sözleriyle sıkıntısını dile getirerek kulak verecek birilerini arıyor, anti depresyon ilacı kullanacak kadar dertli bir öğretmen...
Öğrencileri ‘Fatih’ projesiyle internetli tablet bilgisayarlarla donatmayı hedefleyen eğitim sistemindeki diğer aksaklık olan ‘Norm Kadro Fazlası’na gelince… Bunu da yine sorunu bizzat yaşayanların satırlarıyla aktaralım.

‘Bizler haklarını yasal yollardan arayan Bilişim Teknolojileri öğretmenleriyiz. İlköğretimde Bilişim Teknolojileri dersinin seçmeli oluşu ve 4.- 5. sınıf öğrencileri için bu derse Bilişim Teknolojileri Öğretmenlerinin giremeyişi nedeniyle birçok okuldaki Bilişim Teknolojileri Öğretmenleri norm kadro fazlası durumuna düşmüşlerdir. Ayrıca norm kadro fazlası olarak başka okullara tayin istemeye mecbur bırakılan Bilişim Teknolojileri Öğretmenleri gittikleri okullarda da derslerin seçmeli oluşu ve Bilişim Teknolojileri için ayrıca bir norm verilmeyişi nedeniyle tekrardan norm fazlası durumuna düşmüşlerdir. Bu konuda Sayın Milli Eğitim Bakanımız Ömer DİNÇER’e BT öğretmenlerinin norm kadro sorununu içeren yazılı soru önergesi verilmiştir. Ancak bu konuda herhangi bir gelişme yaşanmadı ve Bilişim Teknolojileri öğretmenlerin norm sorunu çözülemedi’.

Öğretmenler cephesinden serzenişler ve dilekler böyle… Herkes sürekli değişen sistemde çözüm peşinde. Ancak görünen o ki, her geçen gün bir yeni cevher üretilen Milli Eğitim’de sorunların arkası kesilmeyecek. Birinci kademeden sonrası Bakanlık Kurulu’nun kararlarına teslim edilen ve İmam Hatip Liseleri’ne yönelik ikinci kademe okulların yolunu açan ‘4+4+4’ sistemi bugünleri de aratacak!
Anibal Güleroğlu

Etiketler : , , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank