content
16 Eki

Terörle Mücadelede Yeni Dönem (miş)

Mustafa GÖKTAŞ

BAKIŞ 

Birkaç gündür yazılıp çiziliyor.

Muhterem Basın olayı DERİNDEN izliyor…

Taraf gazetesi döktürüyor.

Belgeler yayınlıyor…

Aklımız karmakarışık oldu..

Ama ben bildiğimi yazmaktan geri kalmayacağım.

Bakın, yıllardır söylüyorum. Terörle mücadeleyi bizim gencecik çocuklarımız yapamaz.

Eline hayatında silah almamış, askere gidince silah alan gençler bu işi başaramaz.

Çocuklarımıza yazık oluyor.

Ben bunu hep söyledim, yıllardır söylüyorum, yine söylüyorum.

Yani…

Yanisi şu..

Profosyönel ordu…

Birincisi bu…

Sayısı azaltılmış, ama işi gücü bu olan profosyönel bir ordu meydana getirmek lazım.

Hem askerin gideri azalacaktır, hem burada kamu çıkarı söz konusudur, hemde daha başarılı bir grafik çizilecektir.

Her alanda.

Terörde, yurt savunmasında, askerin her alanına bu kendisini gösterecektir.

İki….

Bakın şimdi özel harekat birliklerini devreye soktular.

Daha öncede devredeydi…

Niye geri çektiler?

Ne değişti de şimdi geri istediler ve devreye soktular?

Bana göre ÖZEL HAREKET timleri oradan hiç gelmemeli.

Ayrıca askerin’de bu şekilde eğitimli özel birlikleri ve timleri olmalı, onlarda orada yer almalı.

Hayatında eline silah almamış, askere gidince piyade tüfeği ile tanışmış, 15-18 aylık asreklik yapacak olan senin benim fidan gibi çocuğum bu işi beceremez, beceremiyor ve yıllardır kayıp veriyoruz.

Artık bu işe son verin.

Terörle mücadelede yeni dönem ise, adam gibi bir dönem için tertemiz, yenilikçi bir sayfa açın.

Bu konuda orada görev yapmış, başarı göstermiş, ne kader emekli subay var ise, en küçüğünden en büyük rütbelisine kadar çağırıp kararğahda bir bölüm oluşturun ve o insanların fikirlerini alıp gerekirse o insanların yardımını alarak çalışmanızı sürdürün.

Nedir bu gizlilik ve bencillik?

Paylaşın, bölüşün, bildiğini öğret, bilmediğini sor kardeşim…

Bunun ayıbı, kaçarı var mı?

Tv lere çıkan ve kendinde cesaret bulup konuşan subayları dinliyorum.

Adamlar çok güzel adamlar.

Niye bunların konuşmalarını göz ardı ediyorsunuz?

Bunun iki cevabı var…

Birincisi, onların söylediğini sizde biliyosunuz işinize gelmiyor.

İkincisi, biliyorsunuz ama elinizden gelen bir şey yok, sizleri aşıyor, çaresiz kalıyorsunuz.

Başka…

Varsa siz söyleyin…

Olanlar, yaşadıklarımız, benim aklıma mantığıma sığmıyor.

Halen Hava Kuvvetleri orgeneralinin istifa etmeyip makamında kalmasını, ve genel kurmayında ona sahiplenmesini anlamış değilim.

Gelelim Hükümete..

Başbakan bazen çok sertleşiyor.

Dün Meclisde MHP lideri için benim muhatabım değil diyor.

Bir diğerine daha ağır laf ediyor.

MHP lideri çıkıyor o da çok ağır sözler sarfediyor.

CHP lideri ona keza…

Adamlar orada kayıkçı kavgası yapıyorlar.

Ben soruyorum bu liderlere….

Başbakan dahil, tüm liderler için geçerli.

Bu şehitleri verdik, bu kadar olay oldu, ayağınıza postalı giyip, gidip orada bir inceleme, gezi yaptınız mı?

Oralada bir baktınız mı?

Olayı yerinde inceleyeniniz var mı, yoksa kulaktan dolma bilgiler ile mi bu tantanalar veriliyor?

Bu kavgaların sonu gelmez.

Taraf gazetesiin eline geçen belge ve bilgiler ana muhalefetin ve diğer muhaletefet partilerinin eline geçmiyor mu, ve onlar neden bu mücadeleyi usturuplu vermiyorlar?

Gerçekleri ortaya sermek için neyi bekliyorlar?

Ve ne değişti de şimdi BARZANİ ile görüşülüyor, masaya oturuluyor?

En önemlisi taraf gazetesinin sorduğu sorulara neden cevap verilmiyor, açıklama getirilmiyor?

Geçmişte yaşadık.

Büyükanıt döneminde.

Girerim , istediğim zaman ordan çıkarım demişti.

Bu lafın akşamı ABD oradan derhal çıkın dedi, ertesi gün çıktılar.

Bu benim mantığıma ters geliyor.

Kamuoyuda bunu merak ediyor zaten.

Bir avuç PKK…

Öyle deniyordu.

Ki, öyle….

Ama neden bitmiyor, neden bitirilmiyor?

1980 öncesi her tezğah dönüyordu, 12 Eylül ihtilali oldu, ertesi günü her şey süt limandı.

Şıp diye bitti

Bunu nasıl izah edeceksiniz?

ABD ihtilal yapın diyor ihtilal yapıyoruz, kavga edin diyor kavga ediyoruz, durun diyor duruyoruz, oturun diyor oturuyoruz (!)

Yani bizi ABD mi yönetiyor?

Bu mu bilinende, bilinmeyen gerçek?

Halkın geniş kitlesinin düşündüğü bu işte…

ABD bizi hesaba dahil etmeden hesap yapıyor, sonrada bu hesaba uymamızı istiyor?

Nedir bu meselenin iç yüzü?

Bilen yok mu?

Memleket iyiye gitmiyor.

ŞEHİTLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ…

Devam edelim bu milli söyleme…

Boş işler bunlar boş…

Lafla olmuyor.

Çocuklar ölüyor ve vatanıda bölmeye çalışanlar hızını arttırdı, acaip tezğahlar döndürüyorlar.

Artık uyanalım kardeşim.

Hep birlikte uyanalım…

Bu işi ne bitirecek?

Para mı?

Millet olarak hep birlikte o parayı temin edelim.

ABD’nin tezğahı ise, millet olarak o tezğahı bozalım.

Yok başka bir nedeni ve sebebi var da ondan bitmiyorsa, o nedeni ve sebebi ortadan kaldırmak için millet olarak el ele verelim.

Ama bize bu sebepleri, nedenleri, niçinleri adam gibi akratsınlar, ikna etsinler…

Millet bıktı, usandı kardeşim.

Yazıp çizince de, orduyu ve TSK yı yıpratmayalım, hepimizin ihtiyacı var deniyor.

Doğru…

Hepimizin ihtiyacı var.

İtiraz eden yok.

Ama Ordu’da artık üstüne düşeni dört dörtlük yapsın.

Vicdanları sızlatmasın.

Çocuklar cephede savaşırken komutanları izin yapıp, golf, tenis, basket, futbol oynamasın.

Çocuklar cephede savaşırken, onlar debdebeli, şaşalı yaşamasın.

Bütçeden alınan trilyonlar gerçek manada askeri yatırıma dönüşsün, keyfi işlere akmasın.

Ülkemizin en güzide mekanlarında oluşturulan ordu evleri, dinlenme yerleri, tesislerine para akacağına, askerin daha iyi koşullarda iş üretmesi için yatırıma yönelinsin.

Bilmem ayıp mı ediyorum sizce?

Ama artık vatandaş bunları sokak aralarında, kahvelerde konuşuyor.

Vatandaşın konuştuklarını duysanız, çıldırırsınız.

Bu konuşmalar arttıkça işin kötüsü orduya güven hiç kalmayacak.

Tez elden bir toparlanma lazım.

Bu tezğah dümende yine bilinen adresten.

Bu millet ile 100 yıldır uğraşan kitle, halen uğraşıyor.

Hiç boş bıraKmadılar bizleri.

Hep karıştırıyorlar.

Alevi, sunni…

Solcu sagcı…

Devrimci, ülkücü…

Türk, kürt…

Yapmayın.

Hepimiz biriz, bir milletiz

Biz kardeşiz.

Atamız, dedEmiz Çanakkale’de, Kurtuluş harbinde beraber şehit düşmüş.

Biz neyi paylaşamıyoruz?

Durdurun bu oyunu, durdurun bu yanlış giden treni…

Katar devrilecek ve içindeki tüm yolcularda heba olacak.

Ne katar devrilsin, ne yolcular heba olsun, ne de yüzyıllardır taşıdığımız yük yok olup gitsin…

O yük bize atalarımızdan şehitler verilerek yüklendi.

Omuzlarımızda.

Yiten giden zaman aleyhimize.

Herkes aklını başına toplasın ve defalarca düşünsün.

Bu işin iktidarı muhalefeti yok.

Bu iş hep birlikte çözümlenecek.

Kavga ve gürültü ile değil.

Hükümete bir çift sözüm var.

Sen şu an iktidarsın.

Başsın.

Olgun başak eğik durur sözünü bilirmisiniz?

Muhalefete, biraz daha mütevazi, biraz daha ılımlı, olumlu, hoşgörülü bakmaya çalışın.

Muhalefete bir çift sözüm var.

Yapmayın değerli kardeşlerim, bu kadar germeyin.

Neyi, neden, niçin yapıyoruz tartışalım, ama işin ucunu kaçırmadan, öfkemize hakim olarak, kırıp dökmeden, kristal vazoyu parçalamadan…

Bu günlük de bu kadar.

Etiketler : , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank