content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

13 May

2015 Seçimleri Üzerine Kenarından Köşesinden

Bir daha ki genel seçimleri ya görürüz ya göremeyiz… Ya hatırlarız ya hatırlayamayız… Akıl sağlığımız ya elverir ya elvermez… Söz uçar yazı kalır bağlamında, notlarımız arasına 2015 seçimleri ile ilgili değerlendirmelerimizi ekleyelim istedik.

1.      Milliyetçisiyle, muhafazakârıyla, maneviyatçısıyla, ulusalcısıyla, toplumcuyla muhalefet partilerinin hemen hepsi, dinci-laikçi, sağcı-solcu, etnikçi-mezhepçi, senci-benci söylemlerden uzak duruyor. İktidar partisi yer yer bunları kullanmakta beis görmüyor.

2.      Muhalefet partileri varlığı hakkaniyetli paylaşmanın, kendilerince, ekonomik modellerini geliştirip bireyi amaç edinerek mikro ekonomiyi öne çıkarıyor, iktidar partisi makro ekonomik model ve projelerle ilgilenmeye devam ediyor.

3.      İktidar ve iktidardaki partiyle gönül bağını koparamayan istemeyen Sayın Cumhurbaşkanı, “mili iradeden” aldığı güçle kanunları tanımazlıktan gelirken, muhalif gruplara meclisten “mutabakatsız çıkma” kanunları dayatıyor.

4.      Bir süre beklemede kalıp, İktidar partisinde iktidara getirdiği Sayın Başbakan’ı izleyen Sayın Cumhurbaşkanı, AKP Genel Başkanının yetersiz kaldığını düşünmüş olmalı ki, elde Kuran çıktı meydanlara çıkma ihtiyacı hissetti… Başörtüsü söylemi seçmeni bloklaştırmak için yetersiz kalınca, cepheye kuran, imama hatip okulları, diyanetin kaldırılması gibi, kimi seçmen için “hassasiyetli” konular yeniden sürüldü… (Teşbihte hata olmaz bu bana Hz. Ali ile Ebu Sufyan oğlu Muaviye’nin arasında geçen Sıffın Savaşını hatırlattı; keza MHP’ye de bunu hatırlatmış…). Muhalefet, başörtüsü konusunu (çözülmüş olarak görmüş olmalı ki…) pek dert etmiyor; imama hatip okulları ve diyanet konusunda ise nesnel nitelikli öneriler sunuyor. Genel anlamda eğitimin niteliği ve diyanetin tekcil (Sünni Hanefi ağırlıklı) yapının değişmesi konusuna ağırlık veriyor. (Bu konular hala hassas ve buradan iş çıkıyor ki en uzun madde bu oldu.)

5.      Kürt ve güneydoğu sorununun demokrasi ve üniter devlet içinde çözümü konusunda tüm partilerde genel bir mutabakat var görünüyor. Kürtlerin yaşadığı komşularımızdaki Kürtlerin halini gördükçe, Kürtlerin de, üniter  (birlikçi) Türkiye içinde, demokratik hakların genişletilmesi ile bir arada yaşamayı tercih edecekleri görünüyor (Demokrasiyi kendi siyasal ve sosyal dinamiklerimizle sağlayamamıştık, AB müktesebatına sarılmıştık, oda başarısız olmuştu… Öteden beri, 1990’larden beri, kara mizah bir söylemim vardı: Kürtlerin elde edecekleri demokratik haklardan, naçizane biz sıradan Türkler de nasiplenme imkânını yakalayabilirdik…) Bak bu cümle de uzun oldu nedense…

6.      Sanırım “28 Şubat süreci” artık tarihin insafına bırakıldı, askerler (vesayet) üzerinden siyaset yapılmıyor, lakin “paralel yapı” diye bir şey icat edildi; derin devlet midir, gladyo mudur nedir basiretlilerin zaten bildiği, (kendi deyimlerince) “safların” yeni farkına vardığı bir yapı meydanlarda yeteri ilgiyi görmüyor…

7.      Belirli süreli çözüm süreci masaya otura kalka belirsiz süre çözüm sürecine dönüştü; sanırım daha birkaç seçim daha kaldıracak…

8.      Dün bir okuldaşımız (Atilla), Merkez Bankası faiz veri ve rasyolarını açıkladı. Küreselleşmenin maliyeti de diyebiliriz buna… Ekonominin kendi kuralları vardır ve bu kuralları lehe de aleyhe de çevirmek için “iyiniyet” yetmemektedir; akılcı ve kaynakları verimli kullanmak gerekir. Bu da ekonominin başıboş (bırakınız yapsınlar-bırakınız geçsinler) bırakılmasını değil daha zinde örgütlenmesini ve planlamasını gerektirmektedir. İktidara kim gelirse gelsin bu rasyolarla yüzleşecektir.

9.      Muhalefet tabandaki kitlelere, ekonomi ve refah artışı ile yaklaşmaktadır. Refah artışını ise “borçlanma” ile değil, adil gelir dağılımı ile sağlayacağını söylemektedir. Bu konu aslında küresel bir sorundur da… Yani küresel olarak bu sorun çözülmezse Türkiye’de de istenen sonuç alınamayabilir… Ama tersi makro ekonomik politikalarla da, altyapı yatırımları ve altyapısız gökdelenlerle de bir yere varamayacağımız görünmüştür.

10.  Bu seçimde gençler çok önemli; iki binli yılların başında onlu yaşlarda olanlar bugün yirmili yaşları yaşamaktadırlar ve sorunları da gelecek beklentileri de kırklı ellili yaşlardakilerde daha farklıdır. Bir neslin canlı tutmaya çalıştığı keskin farklılıkları onlar sorun etmiyor ve ilgilenmiyorlar…

11.  Bu seçimde 1970 ve 1980’lere damgasını vuran önemli şahsiyetlerden iki kişiyi birer gün arayla kaybettik. Birisi sanatçı Zeki Alasya, diğeri 1980 darbecisi Kenan Evren… Birisi herkesi güldüren sanatçı, herkesi üzmüştür; diğeri herkesin eleştirdiği darbeci, birçok kişinin 12 Eylül işkencelerini hatırlamasını sağlamıştır. Birisi tarihte sevgiyle anılacaktır, diğeri 17 yaşındaki çocuğu asmasıyla hatırlanacaktır. Birisi insanı amaç edinmişti, diğeri insanı araç görmüştü…

12.  Bu seçimde muhalefet demokrasi ve sosyal kavramlarda uzlaşmış görüntüsü veriyor, iktidar ise kavram kargaşasından medet ummaya devam ediyor.

13.  Bu seçimde ilk kez ve canlı olarak iktidar rejim değişikliği öneriyor, başkanlık rejimine geçme taahhüdünde bulunuyor; muhalefet parlamenter sistemden yana tavır koyuyor. (Başkanlık rejiminin yaratıcısı diyebileceğimiz ABD’de bireysel özgürlüklerin kaosundan, bireyler, gönüllü olarak otoriteyi kabule geçmişlerdir. Avrupa’da ise bireyler otoritenin ceberutluğundan bireysel özgürlükleri kotarmaya çalışmışlardır. Demokrasi kültürü gelişmemiş ülkelerde (bireyin aşiretçilik, irsiyetçilik, kabilecilik, mezhepçilik gibi geleneksel yapıların sultasında kaldığı), başkanlık rejiminin “başkancı” rejime dönüşmesi her zaman mümkündür, Arap ülkeleri örneği…)

14.  Bendeniz de bu seçimde, hep birilerinin ötekileştirdiği birisi olmanın dayanılmaz rahatlığını yaşıyorum yine… Hep kaybeden olduğumdan, kaybetmek benim için bir şey ifade etmiyor… Ama iyiye dönük (sosyal, siyasal ve ekonomik alanda) her gelişme benim için bir kazançtır… Şahsi düşüncem, bu seçimlerde, en azından muhalefet demokrasi kavramlarında uzlaşmış görünüyor. Öteden beri, kavram kargaşasına, etnik terör eylemlerine ve siyasal bloklaşmalara kurban giden “AHLAK” bu dönemin asıl sorunudur. Empati, hakkaniyet, adalet vs.bu kavram üzerinde oydaş olamazsak, bir kesimin hep şüpheyle bakacağı kavramlar olmaya devam edecektir… 12.05.2015

Etiketler :

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank