content

10 Ağu

12 Mart 1971 Muhtirası ve Ordu

Türkiye; bulunduğu konum itibariyle, enerjin havzalarına hakim, Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkasya ortasında, Karadeniz, Akdeniz ve Ege ile çevrili jeopolitik ve Jeostratejik bir yarımadadır. Musevilik Hıristiyanlık ve İslamiyet'in yeşerdiği geliştiği, teolojik tartışmaların yaşandığı antik çağın uygarlıklarını bağrında taşıyan bölgedir. Türkiye'nin güçlü olması ya da olmaması dünya dengeleri açısından hep önemli görülmüştür.

1967 yılından itibaren Türkiye'nin Ortadoğu politikaları da değişmişti.

1967 Arap-İsrail savaşı başlar başlamaz Türk hükümeti, Türkiye'deki Amerikan üslerinin Araplara karşı kullanılmayacağını ilan etmiş, İsrail'le savaşan Mısır, Ürdün ve Suriye'ye yiyecek ve giyecek malzemesi göndermiş, dış politikada İsrail'in işgal ettiği topraklardan çekilmesi tezini savunmuştu.

Rabat'ta toplanan İslâm Zirvesi Konferansı'na Dışişleri Bakanı düzeyinde katılarak yıllar sonra İslâm Alemiyle bir araya gelmişti.

Bu politikalar gerek ABD, gerekse NATO tarafından kabul edilmesi mümkün olmayan değişimlerdi.

Sovyetlerle iyi ilişkilerin yükselişe geçtiği dönemde ülkede sol örgütler ve antikomünist milliyetçi örgütler türemeye başladı, daha önce karşılaşılmayan türden eylemler patlak verdi.

12 Mart 1971'de TSK tutum, görüş ve icraatıyla yurdumuzu anarşi, kardeş kavgası, sosyal ve ekonomik huzursuzluklar içine sokan parlamento ve hükümete muhtıra verdi. Demirel hükümeti istifa etti.

Bu muhtıradan sonra, 11 ilde sıkıyönetim ilan edildi. Ülkede komünist avına çıkılarak geniş kapsamlı tutuklamalar yapıldı. Ordu içerisinde 9 Martçılar olarak bilinen sol bir askeri darbe yanlısı subay kadrosu tasfiye edildi. Sonuç olarak, Sovyetlerle kurulan iyi ilişkiler bir kez daha sona erdirildi.

12 Mart muhtırasını hazırlayan örgütlenmeleri ve eylemleri Gladio'nun yaptığı iddia edildi.

Kontrgerilla/Gladio, Varşova Paktı'nın NATO üyesi ülkeleri işgali ihtimaline karşı cephe gerisinde direniş başlatmak amacıyla NATO tarafından kurulan gizli örgütlerdi.

Türkiye'nin NATO'ya girmesinden sonra bu örgütlenme Türkiye'de de yapılmış, 1952 yılında Seferberlik Tetkik Kurulu adıyla kurulan bu örgüt daha sonra, 1956 yılında Özel Harp Dairesi adını almıştı.

Özel Harp Dairesi'nin ilk Lojistik Şube Müdürü olup, Özel Harp Dairesi'nde görev yapan Albay İsmail Tansu, 09.10.2007 tarihli Sabah Gazetesi'ne verdiği röportajda, Özel Harp Dairesi'ni Amerikalıların teklifi üzerine kurduklarını, zaten Amerika'nın Toroslar'da kendi karargâhları olduğunu, burada CIA mensuplarının görev yaptığını açıklıyordu.

Albay Tansu'nun ifadesine göre, Ruslar işgal ettiğinde Türkiye hükümetinin dışarıda kurulacağı yer bile belliydi. Özel Harp Dairesi'ne alınan siviller, karargâhla irtibatlı olarak görev yapıyorlardı. Tansu, silah depoları ve yerlerini Amerikalılarla birlikte kontrol ettiklerini, kendilerinin Amerikalıların binasına gidip geldiklerini, onların da kendilerine geldiklerini açıklarken; Görüştüğümüz Amerikalıların hepsi CIA mensubuydu. Başlarında albay vardı. Bütün harekât işlerimiz ortaktı, diyordu.

12 Mart'la birlikte ordu içerisinde ikili bir Atatürkçülük yapısı ortaya çıkmıştı. Öteden beri, solculuğu Atatürkçü olmanın gereği olarak gören kesimlere karşı, komünist düşmanı olan cumhuriyetçi muhafazakâr/devletçi bir Atatürkçülük daha ortaya çıkmıştı.

Doğan Avcıoğlu'nun Türkiye'nin Düzeni ve Atatürkçülük milliyetçilik sosyalizm kitaplarında anlam kazanan sol-kemalist-alevi ideoloji ordu da zemin bulmuştu. ABD; Gladio kanalıyla ABD'ci Atatürkçülük yorumunun taraftarları ile 12 Mart muhtırasını verdikten başka, Sosyalist devrim bayrağını iktidara taşımak isteyen sivil-asker kesime, bir kez daha darbe indirir ve ABD ve Avrupa karşıtı devrimci solu ezer.

Günün Sözü: Toplumsal tabanı olmayan hareketlerin başarılı olması zordur.

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank