content
11 Nis

Rızasız Bahçenin Gülü Derilmez

Kabil ile Habil’in öyküsü, bir ask üzerine kurulmuş ve bir kıskançlık sonucu haset ve fesadın esiri haline gelen Kabil, Habil’i öldürmüştür. Böylece, yeryüzünde ilk cinayet bir kadın yüzünden aşk üzerine işlenmiştir.Kıskançlık, insanın sahip olduklarını koruma isteğinden kaynaklanan bir tür refleks midir?
Yoksa kaybetme değil de, paylaşamama korkusu mudur?

Gülistan'da Şirazlı Sa'dî, başından geçen bir öyküyü şöyle anlatır:

"Hatırımdadır ki gençliğimde bir dostum ile bir kabukta iki badem içi gibiydik. Öyle kaynaşmış ve birbirimizi sevmiştik. Umulmadık bir zamanda bir işi çıktı, sefere gitmek zorunda kaldı. Seferden döndüğü zaman başladı siteme:

– Bu kadar zaman geçti, ne bir mektup, ne bir selam yolladın. Bu kadar da vefasızlık olur mu? Dedim.

– Ben yüzünü görmekten mahrum iken bu şerefi postacıya mı kazandıraydım?" diye cevap verdi…

İşte budur kıskançlık. (İskender Pala- Kitab-ı Aşk)

Kıskançlığın azı karar çoğu zarardır. Zira aşırısı hastalıklı bir ruh halinin göstergesidir ve karşıdakine olan güvensizlikten ziyade, kişinin kendisinde olan özgüven eksiğinden kaynaklanır. En çok da karşısındakini kendi gibi bilemesi insanı kıskançlığa sürükler. Kendi yaptığı yanlışları, karşısındakine yansıtarak ve ithamda bulunarak vicdanının sesini bastırmaya çalışır kimileri.

Kıskançlık hissi bir nevi zehirdir. Sadece içeni değil çevresindekileri de perişan eder. Kontrol edilemez hale geldiğinde, insanın tüm benliğini mantık dışı şeyler yaptırabilecek kadar kuşatır ve insanın birçok şeyi sonunu hiç düşmeden göze almasına sebep olur. Kıskançlık ateşini bastırmaya kalkmak ise, bataklıktan çıkmak için uğraşan insanın daha çok çamura batmasına benzer. O ateş bir defa düştü mü içine, zehirli bir virüs gibi bütün organlarına yayılır ve en son beynini kemirmeden asla bırakmaz adamı.

Sevginin tek yanlı yozlaşması, akıldışı hale gelmesiyle eziyet haline dönüşür kıskançlık. İnsan gayrı ihtiyari olarak ne kadar çok sever, sahiplenir, kıskanırsa sevdiğini, kaybetme ihtimali o kadar az olur sanır ama maalesef tam aksi olur ve aşırı kıskançlığın kaçınılmaz sonu hep kaybetmekle sonuçlanır.

Kıskançlığın müspet hali gıpta etmektir. Gıpta etmek nefesi dışarı vermek, kıskançlık ise içine çekmek gibidir. Gıpta ruhun ezilmesi, kıskançlık çürümesidir.

Kıskançlık genelde hainliğe sebebiyet verir ve kıskanan insan akrep gibi olur. Önce kıskandığını zehirler sonra ise kendini…

Kıskançlıkta ‘benim var onun olmasın’ düşüncesi hâkimdir ve sadece ilişki kalıbına yerleştirilmiş duygusal zaaflardan kaynaklanmaz.

İmam-ı Gazali’ye göre;

Kıskançlığın sebeplerinden bir diğeri, gayeye ulaşamama korkusu,

Ötekisi ise, üstün bir makama gelme arzusudur.

Ve bunların hepsinin temelinde hırs vardır. Aşırı hırs ise hasaret sebebidir.

Kıskançlık ilerledikçe boyut değiştirerek ‘benim yok, onun neden var?’ yahut ‘benim yok, onun da olmasın!’ şeklinde haset etmeye dönüşür.

Lionel Kreeger kıskançlıkla hasedin farkını şöyle özetler: Kıskançlığın aşk ve kaybetme korkusuyla ilgili, üçlü bir temeli olmasına karşın, haset ikili bir ilişki içinde var olur ve diğer kişideki arzulanan özelliklerin yok edilmesi veya zarar görmesine yönelik derin dürtüler içerir. Haset ve kıskançlık insan varlığının iki temel durumu olarak tanımlanmıştır. Haset sahip olmamakla, kıskançlık ise sahip olmakla ilişkilidir.

Gelelim bu konunun en bariz örneği, son günlerde gündeme damgasını vuran, içlerinde eski Milli Futbolcu Rıdvan Dilmen’in de gözaltına alındığı ve sorgulandığı ‘telekulak operasyonuna’.

Bu operasyonun ilk olarak 2 yıl önce Belçika Polisi’nin düzenlediği narkotik operasyonu ile ortaya çıktığı anlaşılmıştır. Şebeke üyelerinin Türkiye’de iş yaptığı bazı alacaklarını tahsil etmek için alacaklılarının yerini baz istasyonu üzerinden yer belirleyerek baskın düzenlediği ve alacaklarını bu yolla tahsil ettiği öğrenilmiş. Böylece Belçika Polisi’nin Türk makamlarla irtibata geçerek konuyu paylaşmaları üzerine çalışmalar başlayan Türk Polisi bu yolla telefon dinleyen veya dinleme yaptığından şüphelenilen kişileri gözaltına almıştır. (kaynak: kanal 24)
Ehh, kime niyet, kime kısmet…!

Telekulak hadisesinde en çok adı geçen Rıdvan Dilmen Turkcell merkezli dinleme çetesine başvurarak sevgilisi gazeteciyi ve arkadaşı Tanju Çolak'ı dinlettirdiği ortaya çıkmıştır. Hakkındaki iddialar henüz mahkeme tarafından onaylanmamış olsa da; adamı bir günde vezir etse bile, öteki gün rezil etmekten çekinmeyen halkımız, Rıdvan ile ilgili infaz kararını verip, defterini de dürüp eline vermiştir. Bir defa düşmeye gör, tekme atan çok olur bizim ülkemizde.

Güral Porselen'in ortaklarından Erol Güral, Kaşıbeyaz Restoran'ın sahibi Ahmet Besim Kaşıbeyaz, Bayraktar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Bayraktar, Sheraton Çeşme Oteli’nin ortaklarından Adil Dilek'in adının da bu soruşturma kapsamında olduğunun gözlerden kaçırıldığını, Rıdvan Dilmen'i kurban seçenlerin yalnızca öteki yayın kuruluşları olmadığını, pazar gününe kadar ekranına çıkıp yorumlar yaptığı NTV televizyonun bile artık Rıdvan’ı tanımaz olduğunu yazmış bazı gazeteler.

Rıdvan Dilmen'den her fırsatta "NTV yorumcusu" diye söz eden NTV, olayın ortaya çıkmasından itibaren ünlü futbolcuyu tanımaz olmuş. Haberlerinde Rıdvan Dilmen adını kullanmamaya özen gösteren NTV, serbest bırakılmasını ise “Eski Milli Futbolcu Rıdvan Dilmen serbest bırakıldı” diye izleyicilerine aktarmış. (kaynak: cafesiyaset.com)
Kimilerine göre bir hastalıktır kıskançlık, kimilerine göre seven kıskanır... Kimilerine göre insanın kendine sadistçe acı çekmesi, kimilerine göre ise muhatabını bunaltmasıdır...

Kıskançlığa sebebiyet veren duygularına ket vurduğunda geçti sansa da insan, bu öyle sinsi bir illettir ki bir kere düştü mü aklına, nefes aldırmayacak kadar esir alır insanin bütün ruhunu. Ve bazen de hiç olmaması gereken hatalar yaptırıp, işte böyle bir anda bütün geçmişini sıfırlatır adamın.

Keza Rıdvan belki de paranoya boyutuna varan kıskançlığının esiri olarak bu yola başvurmuştur.
Rıdvan veya diğerlerinin, hakkındaki iddialar eğer gerçek ise, yaptıkları çok büyük ahlaksızlıktır zira kişilerin özeline tecavüz söz konusudur.

…dost elinden gel olmazsa varılmaz

rızasız bahçenin gülü derilmez…

Ama daha kararı kesinleşmemiş bir iddianın arkasına, mal bulmuş mağribi gibi düşüp, sanki herkes çok namus timsali, sütten çıkma ak kaşıkmış gibi hüküm verilmesi çok daha büyük ahlaksızlıktır.

Yazılanlar doğruysa ne Rıdvan’ın, ne diğerlerinin asla savunulacak bir yanı yoktur. Kim olursa olsun birisinin mahremine izinsiz kulak vermek affedilebilir bir şey değildir. Şüphe, endişe ve evhamın neden olduğu suizan yerine asıl olan hüsnü zan olmalıdır…

Ya eyyühellezıne amenütenibu kesıram minez zanni inne ba'daz zanni ismüv ve la tecessesu ve la yağteb ba'duküm ba'da e yühıbbü ehadüküm ey ye'küle lahme ehıyhi meyten fe kerihtümuh vettekullah innellahe tevvabür rahıym(49:12)

Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir çok merhamet edendir. (49:12)

Etiketler : , , , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

2 Kere Cevaplanmış to “Rızasız Bahçenin Gülü Derilmez”

  1. 1
    Ahmet AY Says:

    Zehra Hanım, ben yazının "kıskançlık" kısmıyla ilgiliyim. Kıskançlığın "kutsal" bir duyguya eşlik ettiği kanısındayım. Kıskançlık "kimse benim bulduğumu bulmasın ve hissettiğimi hissetmesin" duygusu ise ve erdemli şahsiyete yaraşır kıvamdaysa yarar, aksi halde zara getirir.

  2. 2
    Salih Görmez Says:

    Aşure gibi...
    Yazının girişi ilgimi çekti, güzel olmuş.
    Ancak devamında işler arapsaçına dönmüş.
    Rıdvandı, NTV'ydi, telekulaktı, kıskançlıktı, ayetlerdi derken biraz aşura gibi olmuş.

    Aşure gibi olmuş da maalesef ki şeker yerine bir avuç tuz atmışsınız tadı berbat olmuş:(((

    Konuyu dağıtmayan yazılarınız daha güzeldi arkadaşım. Başarılar.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank