content
27 Ağu

Müsait Bir Zaman da İnecek Var!(I)

"Gecesi sabahında unuttuğum sevgili"

Gün yeni başlamıştı, hızla akıyordu zaman, yol bir çıkmaza doğru ilerlerken, kimse bilmiyordu nereye gittiğini. Sırf gitmek için gidilen bir yol gibiydi, ve kimse sormuyordu, soramıyordu. Gece yavaş yavaş üstümüze geliyordu, gündüze henüz çok vardı ve biz henüz nereye gittiğimizi bile bilmeden, kendimizi yolun sakinliğine vermiş ilerliyorduk. Sırf söylenmiş sözleri tekrar etmek , yada edildiğini bilmek adına varılan bir noktaydı bu sanki. Oysaki gece yeni başlamıştı ve bizler sakin , efendi, huzur dolu, yola vermiştik kendimizi.

Hiç masallarda bahsedildiği gibi değildi yolculuğumuz, nereye gittiğimizi bilen biri olmadan yada dışarıda el sallayan kimse yoktu bizlere. Cehennem gibi bir sıcak, yalanlarcasına yakıyordu tenimizi, çöl soğuğunun. Yanımda oturan adam leş gibi soğan kokuyordu, terle karışık ve durmadan geçmiş (neyse ki geçmiş) hayatından bahsediyordu. Ne kadar zamandır yollarda olduğumu hatırlamıyorum, uzun zaman olmalı ama. Çünkü alışmıştım, yollar artık o kadar yabancı gelmiyordu, sanki bir ömür vermiştim gittiğimi bile nereye, bilmediğim yollara.

Gecenin sıcağında, durmadan konuşan ve terle karışık soğan kokan amcam, dürtüyordu uyuklamaya başlarken beni ve söze kaldığı yerden (ki o yer her neredeyse) devam ediyordu.

"İşte büyle gazandık bizler savaşı, hepsini sürdük" o an aklıma çok iyi bir şaka geliyordu ama vazgeçiyordum yapmaktan, biliyordum ki anlamayacak.

Oysa ki gece yeni başlamıştı ve bir otobüs dolusu insan ve ben, bilmediğimiz bir yolda nereye bile gittiğini bilmeden (ki genelleme yapsam da aslında gerçek bir ben bilmiyordum yolun nerede sonlandığını) ilerliyorduk , tangur tungur.

Tıpkı hayatımın diğer zamanlarında olduğu gibi, hep hesapsız yaşadım, çoğu zaman düşünmeden geleceği ve bakmadan adımımın nereye düşeceğine ve şimdi ter ve soğanla karışık sağnak sıcak eşliğinde gidiyorduk. Tıpkı Yılmaz Erdoğan'ın dediği gibi "yüzüm otobüs camının garantisinde" ve kulaklarım ve beynim terle karışık soğanın anlattığı hikayenin bir bölümünde.

Karar verdim, inmeye otobüsten, "Şoför bey müsait bir zamanda inecek var!" şoför dönmeden arkasını dikiz aynasından önce bana sonra tarihe bakıyor ve bana geri sesleniyor "Tarih 1979 senin için uygun mudur gardaş?" aslında uygun olmaması gereken bir tarih ama yine de hayır demedim.

Otobüs'ün ve terle karışık tarih kokan insanların arasından sıyrılıp 1979 İstanbul'unda açtım gözlerimi. Az kalsın bir tank geçiyordu üstümden ve ardından tanımadığım bir yüz hızla üzerime geldi ve benden kimliğimi göstermemi istedi.

Daha ben cüzdana ulaşamadan ilk cop darbesi ve ardından sürüklenişim, halen terle karışık kan kokusunu hissedebiliyordum.

Kendime geldiğimde daracık bir hücrede, sandalyeye bağlanmış sıramı bekliyordum. Yan hücreden gelen çığlıklar terle karışık bana ulaşıyordu. Bir adam girdi kapıdan ve adımı sordu, daha ben cevap vermeye fırsat bulamadan suratıma inen okkalı bir tokat ve ardından onu seyreden birkaç tanesi daha ve sonunda zorda olsa adımı öğrenebildiler. "Demek adın Zülfükar? Söyle Zülfükar, neden zorluk çıkarttın buraya gelirken?" söylememe fırsat vermediler ama eğer fırsatını bulabilseydim yediğim coptan baygın düştüğüm için zorluk çıkarttığımı yani beni sürüklemeleri gerektiğini anlatabilirdim belki , ama lanet olsun o anda halen dayak yemekteydim ve canımı en çok penisime bağladıkları teller yakıyordu. Cop ve tokat aralarında verilen elektrikle vücudum kendine geliyor, sonrasında bir kova su ve ardından ter kokan ve kanla sıvanmış cop darbeleri inmeye devam ediyordu.

Yıl 1979'du ve ben heyecanla ve ısrarla ilk gelecek otobüsü bekliyordum, coplar, yumruklar ve elektrik aralarında.

Adım Zülfükar Soyadım Kayra, en büyük suçum suçumum olmaması. Yanlış tarihte yanlış mekanda olmanın dışında. Otobüs yaklaşıyordu ve ben hasretle ter ve soğan kokan amcamın yanına yerleşmeyi bekliyordum.

-
Devam edecek....

Etiketler : , , , , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

3 Kere Cevaplanmış to “Müsait Bir Zaman da İnecek Var!(I)”

  1. 1
    Ahmet AY Says:

    Neler yaşadım ki sen bilmezsin ve ne olur bilme hiç bir zaman, utanırsın insanlığından.

  2. 2
    Asuman ORHAN Says:

    Harika devamı mutlak gelsin dostum.

  3. 3
    Zülfükar KAYRA Says:

    Az çok tahmin edebiliyorum Ahmet bey. Anlatılanlardan yola çıkarak tabii ki....babamda sizlerden biriydi....o eziyet çukurlarından (azda olsa) geçenlerden biri....insanlığımdan utanıyorum zaten bu durumda bile....ama daha çok utandıracak bir şey varsa o da bu referandum da tüm bu yaşanmışlıklara rağmen "hayır" çıkması olacaktır.

    Teşekkür ederim dostum.....durmaya niyetim yok!

    kucak dolusu sevgilerimle,
    dostunuz ve kardeşiniz Zülfükar



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank