content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

13 Şub

İstanbul Siyasallı Olmak

İstanbul Siyasal Bilimler Fakültesi’nin birkaç belgesel çıkacak çekimleri, 1979 girişli ‘83 mezunu Gala Film sahibi okuldaşımız Oğuz Turan Can’nın değerli gayretleri ile sonuçlanmak üzeredir. İnşallah Mayıs ayı içerisinde yapacağımız geleneksel mezunlar yemeğine CD’lerini yetiştirmiş olacağız.

Kuruluş dönemini kapsayan ilk bölüm, şimdi bazıları rahmetli olmuş kuruluş ve kurumsallaşma sürecinde katkıları geçen hocalarımızın çekimlerinin tape edilmiş yazılarını okudum (Ersan İlal, Aydın Aybay, Vakur Versan; çekimlere yetişmeden vefat eden Tarık Zafer Tunaya, Murat Sarıca; okul açıldıktan ve ilk sosyoloji dersimize girdikten bir hafta sonra katledilen Ümit Yaşar Doğanay). İstanbul’a bir Siyasal Bilimler Fakültesi kazandırmak hiç de kolay olmamış. Okurken kuruluşuna öğrenci olarak 1979 yılından sonra katkıda bulunmuş ilk öğrencilerden biri olarak, o günleri hatırladım.

Bugünden o günlere baktığımda, İstanbul Siyasal sadece bir fakülte olarak kurulmuyormuş, bir ekol olması da öngörülüyormuş… O zamanlar, çoğu Anadolu’dan gelmiş biz öğrencilerin bildikleri bir disiplinden yoksun olarak okuduğumuz kitapların dışına, ufkumuz İstanbul’un ötesine geçmiyormuş, geçemiyormuş… Dünyada ekol olan okulların (fakültelerin, üniversitelerin) olduğunu hocalarımızdan duyardık. Türkiye’de ise, bir ODTÜ, bir İTÜ, bir Boğaziçi, bir Mülkiye (Ankara Siyasal) ekolleri olduğunu bilirdik. Bir ODTÜ matematiksel düşünen, Bir İTÜ fonksiyonel düşünen, bir Boğaziçi kuramsal düşünen, bir Mülkiye devlet odaklı düşünen ekoller olmaya başlamışlardı. İstanbul Siyasal’ın ise kavramsal (evrensel) düşünen bir ekole sahip olması amaçlanmış. Hukukçu analitiği ile evrensel düşünen, çözüm odaklı (analitik) bir ekol…

Bir sınıf arkadaşımın, fakültenin kuruluşu için 17 yıl İstanbul Üniversitesinde mücadele vermiş ve Kurucu Dekanımız olmuş T.Z. Tunaya hocamızdan naklettiği şu söz, oluşacak İstanbul Siyasal ekolünün ana fikrini de veriyor diye düşünüyorum: “… İnsanların hangi dilde konuştuğunun önemi yoktur, önemli olan insanların kavramlarda anlaşmasıdır; demokrasi, hak ve hürriyetler, sevgi ve barış gibi..” Siyasetin öğreniminin bir bilgi değil (bilgi durağandır), bilim olması (bilim canlıdır) gerektiğini de sık sık duyardık kurucu hocalarımızdan…

Fakülte ilk kurulduğunda ilk 2 yıl dersler ortaktı. 3. Sınıftan sonra dahiliye, maliye ve hariciye olarak ayrılıyorduk. 1979 girişliler 3 sınıfı bu şekilde okuduktan sonra bölümler YÖK tarafından kapatılmış, dördüncü sınıfı Kamu Yönetimi olarak okumuştuk hepimiz. Yani bölümler sadece bir dönem kalabilmişti. Ve o zamanki Ankara bürokrasisinin devletçi yorumu ile fakültemizin adı Siyasal Bilimler Fakültesi olduğu için kaymakamlık sınavlarına alınmamıştık. (İçişleri Bakanlığının başvurumu bu gerekçeyle red ettiği yazıyı uzun süre saklamıştım.) Bunu aşmak için fakültenin adı değiştirilmek zorunda kalmıştı sanırım 1985 yılında…

Bu ortak ilk iki yılda bir hukukçu kadar hukuk, bir iktisatçı kadar iktisatçı olmuştuk. Hukuksal ve ekonomik kavramlar yerli yerine oturmuş, evrensel düşünmeyi, hukuk analitiği ve ekonomi diyalektiği ile çözümlemeler yapmayı öğrenmiştik. Bu disiplinlerin bizlere gerek kamusal alanda gerekse toplumsal yaşamda farklılık kazandırdığını ileride, yaşamın gerçeklik ve pratiğine atıldığımızda görecektik.

İstanbul Siyasallı olmak… Şablonlarla değil, kavramlarla düşünebilmek; konjonktürel değil, evrensel düşünmek…. 12.02.2014

Asım SES

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank