content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

06 Ara

İnancın Prensibi

İnsanı ayakta tutan iskelet ve kas sistemi değil, prensipleri ve inançlarıdır der Albert Einstein. İnanç sistemi içinde yaşamanın verdiği mutluluktur insanı insan yapan. Prensipler dâhilinde

yaşamanın tadını aldıktan sonra hayatın geceleri nasıl aydınlattığına tanık olur insanoğlu.

Bir labirent misali çıkmaz sokaklara dalmadan önce bir an durup düşünmeli aslında. Bir fikrin sınırlarında nelerin olduğunu düşünmek belki de şu kısacık hayatta doğru yolu bulma adına büyük bir mesafe kattedildiğini anımsatır kişiye. Uyumak değil de nefesi ciğerlerinde hissederek yaşamak budur biraz da. Bir kitap, bir sinema filmi, tiyatro sahnesi veyahut gerçek hayat içinde yaşanılan olaylardan ibret almaktır geçen saniyelerden yararlanmak. Boş yere zaman geçirmek için kişiye bir şeyler katmayan nice durum karşısında oyalanmak pek de akıl karı olmasa gerek. Her bir adımdan bakıştan oturuştan tat almak istiyorsa insan çevresine yaydığı enerjiyi de boşa harcamadığını bilmeyi ister bu hayatta.

Ruh bedene tenezzül etmez aslında. Ama yinede sorgular kendini bilmişçesine. Bir üvey evlat gibi zulmeder bazen. Ve sen hala doğru olduğunu sanan o kişisindir aslında. Muhatabın vicdanındır ve ona hesap verirsin inançların doğrultusunda. Seni sınayan, yalnız olmadığını sana hatırlatan, sadece ve sadece ona güvenip yanlış bir sonuç vermeyeceğine inandığın bir hesap makinesidir adeta. Önceden seni sen yapan prensiplerini ne zaman delip geçtiğini inançlarına neden artık sahip çıkmadığını sana hatırlatan bir kontrol mekanizması görevini üstlenir çoğu zaman. Verilen kararlarda, her türlü olay ve durumlarda neyi doğru yapıp neyi yanlış yaptığını gün be gün sana raporlayan adeta bütün bunların muhasebesini tutan hâkimin belki de avukatındır işte o. En güzel yanı da bir rahatlama mekanizması ya da pişmanlıklar silsilesi içinde bitap düşüren insanoğlunun sigortasıdır.

Vazgeçmek zordur bu prensiplerden. İnancın kuvvetliyse eğer daha çok zorlanırsın bu yolda ilerlerken. Şu da vardır ki daha çok acı çekersin ilkelerin olmadan. Benliğini oluşturan o madde madde saymış olduğun ruhunun derinliklerinden çıkardığın var olduğunu en önemlisi sen olduğunu kanıtlayan prensiplerindir seni ayakta tutan. Bir makineye kodların yüklendiği gibi sen de kendi ruhuna inci ince işlemişsindir onları. Kararlıysan bir de; daha kaliteli bir insansındır ve daha dik durursun hayatın karşısında. Yılmaz yorulmaz yıkılmazsındır işte o zaman. Maddiyattan daha çok maneviyat adına ruhunu ortaya koymuşsundur; insanlar kendi labirentleri içerisinde kaybolurken. Bir kimlik belirtisidir aslında bu ve bu kimliğe sahip olabilmek içindir bütün çabalar.

Bütün bu espri insanoğlunun hayat ile kendisi arasındaki savaşıdır aslında. Kimin galip geleceği var olan inancının sağlamlığına bağlıdır. Vicdana verilen hesaba karşılık alınacak rapora göre yüzü güler insanoğlunun ve bu çerçevede sürdürür bütün yaşamını. İşte bütün bu döngüler hiç yorulmadan tekrar eder. Bir dejavu görüntüsünde her daim o hisleri yaşar insan. Hiç yorulmadan bıkmadan oynar bu senaryo. Ama işte o bir gün gelir ki davayı kazanan ya da kaybeden belli olur. Şunu sakın unutma ki hâkimin vereceği karar gerçekten kendini cezalandırmaya yeter de artar bile. Tek yapmam gereken başını yastığa koyduğun anda tekrarlamak istediğin inançlarını ve uygulamaktan hiç bıkmadığın prensiplerini uygulamak için yeni bir sen ortaya çıkarmaktır. Bu konuda kararlı olmak da cabası. Çünkü insanı ayakta tutan iskelet ve kas sistemi değil, prensipleri ve inançlarıdır der Albert Einstein.

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank