content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

20 Tem

İki Devlet Arasına Sıkışan Ülkücüler

Ülkücü hareket 12 eylülde büyük bir sınavla karşı karşıya.
Referandumda geçici 15 .maddenin kaldırılması da oylanacak.

Bu madde darbeyi yapanların yargılanmasını engelleyen bir madde idi.

Darbe sonrası mağdur edilmiş binlerce ülkücüde sandık başına gidecek.

Bir hesaplaşma ve o dönemin yargı kararlarını yeniden gündeme taşıma ,yaşanmış haksızlıkları ve adaletsizlikleri yeniden yargılama fırsatı ortaya çıkabilecek.

Yıllarca mahpus damlarında ömürlerinin en güzel zamanlarını gasp eden bir anlayış ve niyetle hesaplaşabilme imkanı da ortaya çıkabilecek.

Bütün bunların olabilmesi oylamanın sonucunda evet denilebilmesine bağlı.

Ülkücülerin bana göre kısmı ekserisi bu oylama da evet diyecek.

Siyasi kariyerini bitirme pahasına ülkücülere hayır demelisiniz baskı ve dayatmasıyla arz-ı endam eden
MHP ve kurmayları büyük bir yıkım yaşayacaklar bunun üzerine.

Bir zamandır malum çetenin borusunu çalıp duran ,çetelerin değirmenine su taşıyan ,gerekli gereksiz
polemiklerle hemen her gün boş yere zaman öldüren bir parti görüntüsünde MHP.

Cumhurbaşkanı seçimin de ve Başörtüsü konusunda milletten ve özgürlüklerden yana tavır alarak büyük bir oy artışı yaşayan parti ,şimdilerde barajın altına iner mi inemez mi konusunun merkezine oturdu.

Partinin genel başkanı statüko her geçen gün daha büyük bir güç ve değer kaybederken bile ,onun yanında olmaktan statükocularla aynı karede görünmekten kaçamıyor.

Temelsiz bir AKP düşmanlığıyla kendisiyle tabanıyla geçmişiyle büyük bir çatışma içine girebiliyor.

Evet ülkücülerin bir çoğu hayır demenin bu konuda ısrar etmenin kendilerine açık biçimde sebeplerinin izah edilmeyişiyle içten içe bir öfke kabarması yaşıyor ve referanduma yaklaştıkça bu sancıyı dışa dönük patlamalarla ortaya çıkaracağı hislerini uyandırıyor.

Söz konusu değişiklikleri ırkçı bir Kürt partisi dahi gerçekleştirmiş olsa yanında olmak gerekirken
kimine göre daha çok sembolik kimine göre ise gerçekten sonuç almaya yönelik 12 eylül darbecileriyle hesaplaşma imkanını inkar ederek büyük bir çelişkinin kollarına kendini teslim ediyor.

Ülkücüler bu partiyle hiçbir dönemde olmadığı kadar bu olayla karşı karşıya gelecek ve yakın zamanda
bu karşılaşma derin ayrılıklar getiren bir hesaplaşmaya dönüşecek.

Anadolu siyasi parti liderlerinin sahaya inmesi ile beraber derin ve keskin bölünmelerin hızlanacağı bir eylem alanına dönüşecek.

Ülkücüler büyük bir davanın mensupları olarak ,kendilerini bu kadar yakından ilgilendiren bir meselede ,hala hayaller ve halüsinasyonlarla hareket ederek akıntıya ters kürek çekmeleri yönünde ki beklentilere olumlu cevap vermeyeceklerdir.

İki aylık bir süre içinde çok şey yaşayacağız.Çok büyük kırılmalar yaşanacak.Saflar ayrılacak.AKP düşmanlığı gibi temeli ve dayanağı olmayan bir metaforu üreterek bunun üzerinden bir siyaset oluşturamaya çalışanlar yalnızlaşacak küçülecek ve güç kaybedeceklerdir.

Ülkücüler parti başkanı sayın Devlet’le son iki yüzyıldır milletin ayağında pranga olan devlet arasında sıkışarak geçmişleriyle gelecekleri arasında bir çıkış yolu bulmaya çalışıyorlar.

Geçmişte yaşadıkları o somut ve derbeder acıları yeniden ve daha derin biçimde kanatmak anlamına gelen hayır yönünde ki adım atmaları beklentisini boşa çıkaracak bir sağduyu veya akıllara durgunluk veren bir inadın ve statükonun gereğini yerine getiren kör bir siyasetin kurbanı/ figüranı olacak bir basiretsizlikle bu yolu çizmiş olacaklar.

Bekleyeceğiz ve göreceğiz.Yakın gelecek büyük siyasi tartışmalara ve ayrışmalara gebe.

Ben ise en çok ülkücülerin gitmekle kalmak arasında değil Araf’ta olmak seçeneği gibi görünen sessiz sedasız şimdi ki hallerinin az bir zaman sonra çok büyük çalkantılara bırakacağını öngörerek ,her ne olursa olsun bu çalkantıların ülkücüleri basit bir oy deposu olarak gören kolaycı yaklaşımın yerle bir olacağını belirterek yazımı sonlandırıyorum.

Etiketler :

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

7 Kere Cevaplanmış to “İki Devlet Arasına Sıkışan Ülkücüler”

  1. 1
    mert Says:

    merhaba
    öncelikle şunu demeliyim ki ne kadar acı çekmiş olurlarsa olsunlar,ülkücüler devletinden hesap sormaz,ve her ülkücü de olduğu gibi devletinin ve milletinin mutluluğunu huzurunu ister,islamın,vatanın bekçisidir.Yetimin hakkını koruyan kollayandır.Hal böyle olunca şimdi yetimin hakkını yiyip kaçmak için yapılan bu plana asla evet demiyecektir,Dikkatimi çeken şudur ki sizin ki ile neredeyse aynı bir çok yazı okudum son günlerde yapmak istediğiniz sadece kafa karıştırmaktır,ama çok üzgünüm başaramıyacaksınız
    Türk halkı gerçeği çok net görmüştür,o günü sabırsızlıkla beklemektedir
    Sizin dediğiniz gibi bekleyip görüceğiz
    saygılar

  2. 2
    Yalçın Says:

    mert bey...
    devlet dediğin darbeyi yapanlar mı?
    kenan paşa ve saz arkadaşlarımı ?
    bırakın bu sloganları.
    neden ülkücüler 12 eylülcülerin yargılanması konusunda
    isteksizler bunu anlatın....
    neden çetelerin değirmenine su taşıyorlar.
    yetimin hakkını yiyip kaçmak deyince koray aydın ve arkadaşlarını mı kastettin anlayabilmiş değiliz...

  3. 3
    Ahmet Kandemir Says:

    Öncelikle merhaba demek istiyorum.
    Anadolum da kullanılan ata sözlerimiz vardır bilirsiniz. mesela sizin yazınızı okuyunca hemen aklıma bir iki tanesi geliverdi.
    ''kol kırılır yen içinde kalır''
    ''kardeş kardeşi bıçaklarda kucaklarda ''
    bu sözlerden anlaşıldığı gibi Anadolumda neler neler olmuş ama kardeşlik kazanmıştır.
    Sayın yazar yazınızın içine iyi gizleyememişsiniz isteğinizi, o kadar net bağırıyor ki yazınız ne olur bize evet oyu verin,bizi kurtarın deyişiniz.
    Bu yazınızı okuyunca dönüp diğer yazılarınızıda okuma ihtiyacı duydum, orda da gördüm ki çizgi hep aynı halkı taraflara ayırmak,taraflaştırmak, yani bin yıldır yapılmak istenene çanak tukmak.Siz böyle olmadığına kendinizi inandıra bilirsiniz, ama dışardan bakınca böyle gözüküyor.Dedim ya diğer yazılarda da hep eynı belli kesimleri harekete geçirmek için hedefler seçmissiniz, aslında sadece okuyup geçicektim ama size yorum yapan mert beyin ''son günlerde okuduğum diğer yazılarla aynı'' cümlesini görünce yazma ihtiyacı duydum, inanın akşam gelen mailde ki bir yazı ne kadar da sizin yazınıza benziyor, anladığım kadarı ile bir noktadan hareket ettiğiniz veya ettirildiniz belli.
    Ha bu arada aklıma geliverdi karadeniz bölgesini işlememişsiniz,orada ki halkın aslında Türk değil rum potnus devletinden kalma olduğunu da ilerki yazılarınız da yazacaksınız her halde.
    Bu notu sizinle tartışmak için yazmadım ama şunu bilin ki Tük milleti binlerce yıldır zekasını ,kudretini,gücünü kanıtlamış bir millettir sizin de üstenizden gelir
    Saygılar

  4. 4
    yorumcu Says:

    Mert Bey, iyi bir tespit. Yetimin hakkını çalıp da kılıf arıyor bunlar. Bunlara evet denmeyecek aksine bir gün hesap sorulacak.

    Yalçın Bey,mesele darbeci yargılamaksa mezardakini boş verin maçanız sıkıyorsa Çevik Bir'i yargılayın. Çete mete propagandaları yalanlarınızı örtmeye yetmiyor mızrak çuvala sığmıyor artık.

    Ahmet Bey, tam üstüne basmışsınız şimdi sizi de çeteci diye içeri almaya kalkarlar.
    Bunların tamamı aslında "evet" oyu verin diye beyhude yalvarmalardır ama dedim ya beyhude.
    Bırakın ülkücüleri akp liler bile bu anayasaya evet demeyecek.
    Başbakan ın da asıl korkusu gizlemeye çalıştığı şey budur.
    Siz bırakın ülkücüleri de akp lilerin oyuna bakın. O kadara çantada keklik görmeyin akp seçmeninin oyunu. Bence çuval delik ve su sızdırıyor...

    Son söz, Ahmet Bey'in dediği gibi Türk Milleti, akp nin de cemaat düzenbazlığının da sizin gibi yazarların da üstesinden gelecek şuur ve beceriye sahiptir...
    Go home islamo faşolar...

  5. 5
    tamer Says:

    adminin son yorumu onaylamasını anlamış değilim.
    -isim belirtmemiş -ki bir şahsiyet problemi olduğunun delilidir bu durum-bu nasıl gözden kaçmış
    -islamo faşo gibi siyasal karşılığı olmayan bir tabiri kullanması cehalet ve basitliğe delalet edecek bir duruma işaret etmektedir,bu durumda da seviye diyorsak buna izin vermemeliyiz.
    -53 gün sabırla bekleyelim.çalışmalarımızı metanetle ve şuurla devam ettirelim,neticesini görelim.hayır dersek ülke ne kazanır ,millet ne kazanır diye çıkıp ta anlatanlar anlatsınlar.
    ne yazık ki hayır kampanyası akp ve politikaları hatta yargı kararları üzerinden yürütülüyor ki bu kafa karışıklığı bile hayırcıların her şeyi bir çuvala doldurma gayretleri olarak gözden kaçmamaktadır.

  6. 6
    Ezgi Kosuyolu Says:

    ÜLKÜ OCAKLARI GENEL BAŞKANI HARUN ÖZTÜRK'ÜN AÇIKLAMASI

    Ülkü Ocakları Genel Başkanı Harun Öztürk "Bu samimiyetsizliği, bu
    riyakarlığı ülkücüler görmektedir. Ülkücüler bunun cevabını 12
    Eylül'de referandumda HAYIR oyu vererek ortaya koyacaktır. Ve bu cevap
    AKP ve yandaşlarının yüzünde bir tokat gibi patlayacaktır." dedi.

    Ülkü Ocakları Genel Başkanı Harun Öztürk "Bu samimiyetsizliği, bu
    riyakarlığı ülkücüler görmektedir. Ülkücüler bunun cevabını 12
    Eylül'de referandumda HAYIR oyu vererek ortaya koyacaktır. Ve bu cevap
    AKP ve yandaşlarının yüzünde bir tokat gibi patlayacaktır." dedi.

    Harun Öztürk'ün bir TV kanalına yaptığı açıklama şu şekilde:

    "Başbakan bugün meclis grubunda yaptığı konuşmada şehidimizin
    mektubunu okuyarak istismarcı siyasette ve riyakarlıkta ölçü
    tanımadığını, hiç bir ilkesi olmadığını bir kez daha ortaya koymuştur.

    Ülkesinin ve milletinin birliği, bütünlüğü için mücadele eden ve bu
    mücadele neticesinde şehit olan Mustafa Pehlivanoğlu'nun adı, ülkesini
    ve milletini bölmeye, ayrıştırmaya, parçalamaya çalışan bir Başbakana
    yakışmamaktadır.

    Sayın Başbakanın bu tutumu ve davranışı o kadar tutarsız ve kendini
    bilmez bir haldedir ki; rahmetli şehidimizin ailesine gönderdiği
    mektupta 'Şunu hiçbir zaman unutmasınlar ki, Mustafa'lar ölür, Allah
    davası ölmez, milliyetçilik yaşar.' ifadesini okumaktan imtina etmiş,
    bu kısmı siyasetine aykırı bulması sebebiyle sansürlemiştir.
    Şehidimize, ailesine, yakınlarına gösterdiği saygı bu seviyededir.
    Başbakanın bu tutum ve davranışlarının şehitlerimizin kemiklerini
    sızlattığını ifade etmek istiyorum.

    Başbakan 'şehitler üzerinden, kan ve gözyaşı üzerinden' siyaset
    yapıldığıyla ilgili bazı dönemlerde bir takım ifadeler ve ithamlarda
    bulunur. Eğer şehitler,kan ve gözyaşı üzerinden siyaset yapılıyorsa,
    böyle bir hal varsa, işte o tam bugün Başbakanın yaptığı, uyguladığı
    siyaset anlayışıdır. Siyaset kan ve gözyaşı üzerinden ancak bu kadar
    ahlaksızca ve aşağılıkça yapılabilir. Biz Başbakanın bu tutumunu, bu
    istismarcı ve riyakar tutumunu vatandaşlarımızın, ülküdaşlarımızın
    vicdanına havale ediyoruz.

    30 yıldır ne bir ülkücü şehidimizin yakınını, ne bir mağdurumuzu ya da
    yakınını arayıp sormayanlar, hallerini hatırını sağlıklarını
    sormayanlar, dönüp bakmayanlar bugün nedense şehitlerimizin üzerinden,
    yakınları üzerinden mağdurları üzerinden siyaset yapmayı kendilerine
    ilke haline politika haline getirdiler. Bu samimiyetsizliği, bu
    riyakarlığı ülkücüler görmektedir.Ülkücüler bunun cevabını 12 Eylül'de
    referandumda HAYIR oyu vererek ortaya koyacaktır. Ve bu cevap AKP ve
    yandaşlarının yüzünde bir tokat gibi patlayacaktır." Ülkü Ocakları
    Genel Merkezi'nin yazılı açıklaması ise şu şekilde Hakkari ve Van'da
    güvenlik güçlerimizi hedef alan hain terör saldırıları sonucunda 7
    askerimiz şehit düşmüş, 16 askerimiz de yaralanmıştır. Bu menfur
    saldırılar sonucunda hayatını kaybeden şehitlerimize Allah'tan rahmet,
    acılı ailelerine ve Türk milletine sabır ve başsağlığı, yaralı
    askerlerimize acil şifalar diliyoruz.

    Ülkemizde giderek artan terör olaylarına rağmen, siyasi iktidarın
    gündemini açılım ve referandum süreçlerinin oluşturduğu görülmektedir.
    AKP, milletimizin beklentilerini karşılamaktan uzak bir halde,
    toplumsal gerilimleri arttırıcı ve beraberinde ülkeyi 'evet/hayır'
    ikileminde kutuplaştırmış bir siyaset anlayışı içerisinde politika
    gütmektedir. Başbakan Erdoğan, gerginlik siyasetinden nemalandığı
    iktidar süreci boyunca, ağır ithamlarda bulunduğu kişi ve kurumları,
    çıkarları doğrultusunda propaganda malzemesi yapmaktan kaçınmamıştır.

    Bu bağlamda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Meclis grubunda 20 Temmuz
    2010 tarihinde yaptığı konuşmasında, referandum sürecine ilişkin
    açıklamaları ve tavırları hepimizi şaşkınlık içerisinde bırakmıştır.

    Ülkücüler için geçmiş dönemlerde 'faşist, eli kanlı, mafya bozuntusu'
    gibi ağır ithamları ve iftiraları düşünmeden sarf eden Erdoğan, bugün
    'Ülkücü Şehitleri' politika malzemesi yapmak suretiyle siyasi çıkar
    amacı gütmektedir. İnce düşünceden uzak, timsah gözyaşlarıyla,
    şehitlerimizin ailelerine yazdıkları duygu dolu metinleri kullanarak,
    Ülkücülerin referandumda 'evet' demesini istemek riyakar, istismarcı
    siyasetin zirve noktasıdır. Rahmetli Başbuğumuz Alparslan Türkeş,
    şehitlerimiz Mustafa Pehlivanoğlu ve Hüseyin Kurumahmutoğlu'nun
    isimleri, Erdoğan'ın söylemlerinde kullanabileceği sıradan isimler
    değildir.

    Bu isimler, milletimizin karanlık dönemlerinde 'umut ışığı' gibi
    parlayan, varlıkları ve mücadeleleriyle tarihimize altın harflerle
    geçen kahramanlarımızın isimleridir. Erdoğan'ın bu kahramanları,
    ödüllü aktörleri aratmayacak bir oyunculuk başarısıyla politik malzeme
    haline getirmesi gayri ahlaki bir tutumdur.

    30 yıldır Ülkücü şehitlerimizin isimlerini ağızlarına almayan, onların
    şehitliklerini dahi tartışmaya açan, şehit ailelerini arayıp sormayan
    bu zihniyetin geliştirmiş olduğu söylemler, en hafif manasıyla
    "ahlaksızlıktır" !

    Açılım adı altında, milletimizin aleyhinde bölücülük faaliyetleri
    yürütenlerle el sıkışan, onlarla yakın dostluklar ve ticari
    ortaklıklar kuranların ağızlarına Ülkücü şehitlerimizin isimleri
    yakışmamaktadır ! Başbakan'ın Milliyetçileri karalamak için sık sık
    dile getirdiği "şehitler, kan ve gözyaşı üzerinden nemalanıyorlar"
    söylemleri adeta AKP zihniyetini tarif etmektedir. Yapılan grup
    toplantısında sarf edilen sözler de bunu ayan beyan ortaya
    çıkarmıştır.

    Öte yandan başta Kenan Evren olmak üzere, 12 Eylül 1980 darbesini
    yapanları birçok davette kapılarda karşılayan AKP, TBMM çatısı altında
    'darbecileri yargılayalım ve zaman aşımını ortadan kaldıralım" diyen
    MHP'nin önerisini kabul etmemiştir.

    Yeni Anayasa paketi hakkında AKP ve Başbakan yalan söylemektedir !

    Bu noktadan hareketle bir kez daha yinelemek istiyoruz; Erdoğan'ın
    Ülkücülere kabul ettirmek için uğraş verdiği Anayasa paketinde
    darbeciler yargılanamayacaklardır. Bunun yanı sıra Anayasa'da
    değiştirilmek istenen maddelerin AKP'nin gayri milli politikalarına
    hizmet ettiği açıktır !

    Milletimizin gözünün içine baka baka yalan söylemekten çekinmeyenler,
    Ülkücü camianın oyuna muhtaç durumda tüm pişkinlikleriyle siyaset
    yapmaktadırlar.

    Ülkücü şehitlerimizin, camiamızın istismar edilmesine göz yummamız
    mümkün değildir. Başbakan girmiş olduğu bunalımdan bir an önce
    çıkmalı, ülkemizin gerçek meselelerini görmeli, Ülkücü Camia ile
    uğraşmaktan SAKINMALIDIR !

    http://www.sonkale.org/modules.php?name=News&file=article&sid=4347

    Ülkücü şehit Mustafa Pehlivanoğlu'nun babası Necmi Pehlivanoğlu,
    kendisine ulaşan gazetecilere, "Biz MHP'liyiz. 12 Eylül'de oyumuz
    'Hayır' olacak" dedi. Son dönemde medyanın kendilerine ilgi
    göstermesini eleştiren Pehlivanoğlu, "Oğlum ve onun gibi suçsuz
    gençler idam edileli tam 30 yıl oldu. Medya bugüne kadar neredeydi. O
    cuntanın karşısına niçin dikilmediler" diye konuştu.

    Erdoğan'ın, "12 Eylül'de anayasa değişikliğine evet" kampanyasına
    destek vermeyeceğini söyleyen Necmi Pehlivanoğlu, "İyi güzel de
    şimdiye kadar neredeydiler. O dönemde Başbakan Erdoğan'ın mensubu
    olduğu parti, sağa sola kaçtı. Cuntaya tepki göstermediler" ifadesini
    kullandı.

  7. 7
    tamer Says:

    O küfürler Bahçeli mi?
    Bahçeli'nin Başbakan'ın gözyaşlarına ilişkin demecini okudum, onun adına üzüldüm mü desem, utandım mı desem, ne desem bilemiyorum.
    Bir acayip demeç o.
    Tam bir küfür dünyası.

    Başbakan'ı ruh hastası olarak nitelemeye kadar varan bir hezeyan bülteni.

    Bahçeli'nin, böyle hakaretlerle dolu pek çok nutkuna, ateş püskürten tavırlarına rastladım, onlarda da çok şaşırdım ama en azından bu kadarını beklemiyordum.

    Kendisi asla yazmış olamaz.

    Kim yazdı, nasıl bir ruh dünyasından fışkırdı o küfürler, anlamak mümkün değil.

    Onlar yazılsa bile, Bahçeli nasıl imza atar o metnin altına?

    Bahçeli'nin ruh dünyasında gerçekten o küfürler var mı varsa çok şaşırırım, çok hayıflanırım.

    MHP tabanının, o küfürlere tahammül ediyor olmasına çok şaşırırım, çok hayıflanırım.

    MHP liderliğinin, MHP tabanının kendilerinden böyle sözler duymak istediğini düşünmesine çok şaşırırım, çok hayıflanırım.

    Ben, MHP tabanının çok çok önemli bir bölümünün hak-hukuk hassasiyetine sahip insanlardan oluştuğunu düşünürüm.

    Nereye oturur o küfürname hak-hukuk hassasiyeti deyince?

    .....

    MHP şu sıralar gerçekten "yanlışı oynama"nın sıkıntısını yaşıyor.

    Şu halk oylamasında, hadi BDP'yi bir kenara bırakalım, CHP ile yan yana düşmek nasıl anlatılır MHP tabanına?

    Daha, 411 oyla geçen Anayasa değişikliğine yönelik CHP'nin iptal davasının ve Anayasa Mahkemesi'nde verilen iptal kararının mürekkebi kurumadı.

    Sormaz mı MHP tabanı?

    -Anayasa Mahkemesi'nin şu ana kadarki statüsünden çok mu memnunsunuz?

    -Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısından çok mu memnunsunuz?

    -YAŞ kararlarının yargıya kapalı olmasından çok mu memnunsunuz?

    -Sivillerin askeri mahkemede yargılanıyor olmasından çok mu memnunsunuz?

    MHP tabanının içi rahat değil, Başbakan'a ve AK Parti hükümetine karşı ciddi eleştirileri bile olsa, sonuçta Başbakan'ın "Nasıl, hangi mantıklı gerekçeyle hayır oyu vereceksiniz" sorusunun cevabını bulmakta zorlanıyor.

    .....

    Başbakan'ın 12 Eylül dönemi idamları için gözlerinin yaşarmasını "sahte" bulmak!

    Niye ki?

    Ağlayabilen bir Başbakan olması kötü mü?

    Bırakın ağlayabilsin Başbakan.

    Ben, bir MHP yöneticisinin de gözyaşını görebilsem diye düşünürüm...

    Ama o küfür dolu sözlerin içine gözyaşı karışabilir mi?

    .....

    Bir MHP yöneticisi, "Arkadaşlarımız idam sehpasına yürürken AK Partililer ne yapıyordu" diye sormuş.

    Ben bu sözdeki "Arkadaşlarımız..." ve "AK Partililer ne yapıyordu" sözcüklerine takıldım.

    Evet, "ülkücü camia"dan pek çok genç, 12 Eylül öncesinde-sonrasında hayatlarını kaybettiler. "Arkadaşlarımız" diye anlatılanlar onlar olmalı. O dönemde AK Partililer ne yapıyordu, kuşkusuz ülkücü camia gibi ateş hattında değillerdi. O dönem ateş hattında olmanın, hangi memleket sevdasına tutulmak, hangi oyuna kurban gitmek, hangi ihtilal zemini hazırlama projesinin içinde kalmak, ellere tutuşturulan silahların hangi ellerden geldiğini görememek gibi boyutları da var, onun muhasebesini yapan ülkücüler de var, o başka...

    Ama o "idam sehpasına yürüyen arkadaşlar"a atıf yapan MHP yöneticisinden, şu an MHP yönetiminde bulunan kişilerin o gün ne yaptıklarına dair de bir açıklama istesek...

    Bahçeli neredeydi, Paçacı neredeydi, Vural neredeydi, Bal neredeydi?

    O soruyu merhum Muhsin Başkan sorsaydı, sanırım daha anlamlı olurdu...

    .....

    Ağlayabilmek insanlıktır.

    Ben çok şeye ağlıyorum.

    Bir şehit annesine bakmaya dayanamıyorum, bir şehit babasının içine akıttığı gözyaşlarına bakıp ağlıyorum.

    Askerde verilen üç kuruşu fukara babasına gönderen asker haberini okuduğumda, şehit babasını törene hazırlamak için gece dükkan açtırıp elbise giydirildiği haberini okuduğumda, fukaralık ve şehitliğin böylesine yan yana gelişine ağlıyorum. Öksüz kalmış bir çocuk yüzüne baktığımda, bir annenin "Ne olur, şaka yaptım de geri gel oğlum" çığlığını duyduğumda, dağa çıkan oğlu için ağlayamayan anneyi gördüğümde ağlıyorum.

    Mamak ve Diyarbakır cezaevlerindeki işkence öykülerini okuduğumda içim kan ağlıyor.

    Mahkûmlara günde 100 kere İstiklal Marşı okutturulduğunu, bir köpeğe tekmil verdirildiğini okuduğumda ağlıyorum.

    Ne yapayım ağlıyorum ve ağlayabilen bir başbakanın bulunmasını, Türkiye'nin iyi yanı olarak görüyorum.

    Ya Türkiye'yi hep "Denge olsun diye bir sağcı bir solcu astık" diyen kişiler yönetseydi?..

    AHMET TAŞGETİREN.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank