content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

05 Nis

Erguvan Ağaçları

Neyi düğü belirsiz bir zaman dilimindeyiz, yelkenlerimiz suya düşmüş bile, biz olmak duygusu her yanımızı sarmış çoktan. Dünyanın ayak sesleri karıncaların ki kadar, kulaklarımız pek çok gürültüye tıkalı...Soluklarımız tik tak seslerine karışmış, seninle olmak ayda yürümek gibi, hatta Mars da; ki orada olmak nasıl bir şey daha bilmiyoruz!.

Aşk  polenlerini salmış rüzgârla, toprak yeniden kök salacak bebeklerini bekliyor. Aşkın çocukları yolda sevgili… Kendimizinkileri diğerlerinden ayrı tutuyoruz, diğerleri bizimkilere hiç benzemiyor.

Kulak memende seni arıyorum, sense yarı yolda  sızıp kalmışsın, sana “kalk” demeye dili varmıyor kalbimin. Şimdi, seni seyrederken, ne kadar geciktiğimiz umurumda mı sanıyorsun? 

Erguvan ağaçları şahidimiz, birde yetimliklerine aldırmadan geçip gittiğimiz sokak çocukları, her ikisi de orada duruyorlar, tamda yanı başımız da, ama bizim onlara aldırmaya niyetimiz yok, sayıyoruz ki hiç olmamışlar.

Neyi düğü belirsiz bu zaman diliminde çok şey düşünmek istiyorum. Yalnız ikimize dair olmamalı, dünyayı kucaklamaya yeterse aşkımız, ona da varım. Seni seyrederken, yetişir diye düşünmekten alamıyorum kendimi…

Yağmalanmış sokakların biçare veletleri dediğimiz, bizden olmadıkça umarsızlıkla geçip gittiğimiz dünya çocuklarını, senin sayende sevebilirim. Sen çok şey olmanın o kadarda zor olmadığını kanıtladın, çok sevmekten korkmadın beni.

Elimde buruşturup attığım anılarımla kalakalmışken ve dünyaya nefret tohumları saçmışken, gözlerinde şefkati gördüm. O an utançtan ördüğüm duvarlarıma gülüp geçmedin, duvarlarıma dokunmayı seçtin, bütün vakurluğun, inancın ve inadınla hem de...

Kapılarım kapalıydı, kimin çaldığı önemsizdi, sen çalmamayı seçtin. Hesapsız, buyur edilmeyi beklemeden, sadece “işte ben geldim” diyerek daldın içeri. Ben sana bakakaldım, sustum, sustukça duydum yüreğinin sesini.

Kelepçelerim vardı önüme kim gelirse yüreğine takmak için. Sen özgürlüğün bir nevi tutsaklığa gebe olduğuna inanıyordun, kelepçelerimi kaldırıp attın, yerine ciğerlerime çektiğim binlerce nefes aşk bıraktın. Tutkuyla yüzdüğüm hayat nehrinde solungaçlarım varmışçasına daldım suların ta en dibine, orada yaşam kollarını açıp beni buyur etti içeri. Hiç korkmadan yüzdüm balıklarla, yengeçlerle, denizatlarıyla... Su olmak nasıl bir şeymiş anladım.

Zihnimin satır aralarında neyi aradığımı söyledin. Tuttuğun gibi yakamdan fırlatıp attın keşkelerimi… “İşte buradayım” dediğinde baktığım o bir çift göz, yaratılışın gizemini sundu, bu ihtişam önünde boyun eğdim. Seni sevmeyi seçmek gereksizdi, hayatı sevmeyi seçmekti elimden gelen.

Sen,  ruhlarımızın örtüştüğü ve tenlerimizin birbirine “merhaba” dediği o gecede, kulağıma fısıldadın adımı. Adım bir ninniydi ve sen bendin sulara vurmuşken bakmaya doyamadığım aksin!

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank