content

30 Nis

Bizim Mustafa

Şu günlerde sinemalarda gösterilen Mustafa filminin tartışmalarından anlıyoruz ki… herkesin kendine göre hayâl ettiği bir Mustafa’ sı var. Olabilir de. Türk musikisine âşık olanların nasıl bir Mustafa’sı olduğunu Prof. Dr. Alâettin Yavaşça’ nın hocası Saadettin Kaynak’ tan naklettiği bir hatırası çok güzel dile getiriyor. İşte bu da ‘Bizim Mustafa’ mız’.

Safiye Ayla, Atatürk’ ün Çankaya’daki sofrasında bir akşam Saadettin Kaynak’ ın yeni bestelediği ‘Yanık Ömer’ isimli hüseyni şarkısını okur ve Atatürk de ilk kez duyduğu bu muhteşem eseri büyük bir hayranlıkla dinler.

Yanık Ömer Türk musikisinde klasik formların dışında, belki biraz köçekçelere benzeyen, serbest başlayan, sonra aksak, sofyan ve nim sofyan usullerinde devam eden, arada serbest bölümleri de olan çok farklı bir eserdir.

 ‘İşte bizim musikimizde bu tür coşkulu… heyecanlı… hamasi… şarkılar da bestelenmeli…’ sözleriyle heyecânını dile getirir ve eserin bestekârının kim olduğunu sorar, kendisi ile ilk fırsatta mutlaka tanışmak istediğini söyler.

 Safiye Hanım da ilk görüşmelerinde Saadettin Kaynak’ a Atatürk’ ün bu isteğini bildirir. Kısa bir zaman sonra Atatürk’ ün bir İzmir seyahatinde Kaynak da tesadüfen bu şehirdedir. Saadettin Kaynak Atatürk ile görüşme isteğini bildirir ve hemen huzura kabul edilir.

Atatürk bestekâra yakın alâka gösterir ve tebriklerini bildirir. ‘Hafız, ne zaman bir şeye ihtiyacın olursa… veya canın istediğinde bana gelebilirsin.’ sözleriyle vedalaşırlar.

Alâettin Hoca’ nın yirminci yüzyılın Itrı’ si sözleriyle tanımladığı Saadettin Kaynak Atatürk’ ün bu iltifatlarından çok mutlu olmuştur. Bu büyük insan için de bir beste yapmak arzusu içinde güfte ararken Fuat Hulusi Demirelli’ nin ‘Gazi’ başlıklı bir şiirini görür:

Yıllarca elim kalbimin üstünde eğildim

Gölgen gibi topraklara aşkınla serildim

 Sensin emelim başka temennileri sildim

 Dünyayı tebessümlerinin gülşeni bildim

  Göklerden yeşil gözlerinin aşıkı ay gün

 Gönlüm gibi lâkin olmazlar sana düşkün

 Ruhumda güneş doğdu nedir anlamadım ülkün

 Gazi’ sana sevgisi gökten de büyük Türk’ ün

 Saadettin Kaynak bu mısraları kısa zamanda evcâra makamında besteler ve Ankara’ ya giderek Atatürk’ ün Kalem-i Mahsusa’ sına görüşme isteğini bildirir. Huzura kabul edilen Kaynak eserini seslendirir. Atatürk şarkıyı çok  beğenir ve birkaç kere okutturur. Eserin az kullanılan evcara makamında olması da Ata’ nın hoşuna gitmiştir.

Kaynak huzurdan ayrılacağı zaman Atatürk ‘Biraz bekle Hafız’ diyerek dışarı çıkar ve kısa zaman sonra elinde bir kitapla döner. Bu, Hafız Osman’ ın el yazması bir Kuranı Kerimi’ dir.

Bu Kuran-ı Kerim’ in sende olması daha uygun. Sana hediye ettiğimi içinde Allah’ ın lafzı olan bir kitabın üzerine yazamayacağım için, ayrı bir kağıda yazıp arasına koydum’ diyerek kutsal kitabımızı Kaynak’ a verir.

Alâettin Hoca sağlığında da hasta olduğu zamanda da her zaman yanında olduğu ve ‘Ben bestekar olmuşsam bunda Saadettin Kaynak’ ın çok katkısı var’ sözleriyle anlattığı Hoca’ sının evinde Ata’ nın hediyesi bu Kuran-ı Kerimi ve onun yazısını da gördüğünü sözlerine ekledi.

İşte, herkesin bir tarafa çekmek istediği… dinini de Türk musikisini de sadece çok seven değil aynı zamanda çok da iyi bilen, bizim gönlümüzdeki Bu Mustafa’ dır

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank